Zeybekci,19 Mayıs'ı Şiirle Kutladı!
Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ile sonlanan Gençlik Haftası'nda, anasının kınalı kuzularının okuldan cepheye koştuğu zamanlarda henüz 15 gibi bir yaşta şehadet şerbetini içmiş kim varsa şükranla anıyorum.
Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ile sonlanan Gençlik Haftası'nda, anasının kınalı kuzularının okuldan cepheye koştuğu zamanlarda henüz 15 gibi bir yaşta şehadet şerbetini içmiş kim varsa şükranla anıyorum. Başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk başkumandanı Gazi Mustafa Kemal ile ‘Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!’ dediği Türk Ordusu’nun eşsiz komutanlarından Mareşal Fevzi Çakmak ve kahraman neferleri olmak üzere, vatanı uğruna can vermişlerin hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.
Onların 19 Mayıs 1919’da Samsun’a adım atmakla açtığı yolda gençler, o gün bugündür aynı azimle durmadan yürüyor. O yol aslında Alparslan’ın Malazgirt’ten 1071’de Anadolu’ya girmesiyle çizildi. Asırlar önce Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) tarafından müjdelenen, 1453’te Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethetmesinin ise devamıydı.
Tarihi boyunca dünyanın dört bir köşesinde at koşturmuş, kılıcını inancının dünyanın dört bir tarafında hüküm sürmesi için sallamış bir milletin gençleri, iyi bir eğitimle, yeniden dünyayı yönetmeye talip olabilir. İyi yetiştirilmiş nesiller, gelecekte dünyaya hükmedecektir. İnsanoğlunun tecrübesiyle de sabit olduğu gibi, kalem kılıçtan keskindir! Bugün artık kalem tutan ellerin meslek sahibi olması ve tıpkı ecdadı gibi dindar yetişmesi ise önceliklerimizdendir. Buna ulaşmak, toplumsal sıkıntıları yok denecek kadar azaltacaktır!
Gençliğimizin muhtaç olduğu kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. 623 yıllık ömrünün 300 yılı aşkın bir süresini dünyanın en büyük devleti olarak geçiren Osmanlı İmparatorluğu'nu, başarılı kabul edildiği dönemlerde hep genç beyinler yönetti. Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han 34, Yıldırım Bayezıt 29, Kanuni Sultan Süleyman 25, Fatih Sultan Mehmet Han ise 19 yaşında tahta çıktı. Herbiri yaptıklarıyla, her zaman gururla yâd edilen tarihimize adlarını altın harflerle yazdırdılar.
Her daim gençlerimizin Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta olduğu bilinciyle hareket eden AK Parti, gençliğe olan güvenini seçme yaşını 18, seçilme yaşını ise 25’e indirerek gösterdi. Henüz 40 yaşındayken, İstanbul gibi ülkemizin en büyük şehrinin belediye başkanlığını üstlenen kurucu liderimiz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da, gençlere hep önem verdi. Genç bir parti olan Ak kadroların başarısının yegane dayanak noktalarından biri de hep buydu.
İktidara yürümek için aynı çatı altında toplandığımız ilk gün ne hissettiysek, o günkü duygularla bugünlere geldik. Her koşulda, hep hedefe doğru yol aldık. 15 yıldır ‘Çözüm bekleyen sorun, yapılacak iş, görülecek hizmet var!’ denilen her cephede koştuk; hak bildiğimiz bu yolda milletimizden gördüğümüz destek sayesinde de hiç yorulmadık. Bu sancağı, dünyanın merkezine dikinceye kadar da durmayacağız. İnanıyoruz ki, bu bir bayrak yarışı; atalarının emaneti o sancağı yarınlara taşıyacak inançlı bir gençliğimiz var. Onlar da biliyorlar ki, vatan sevgisi imandandır. Bu yola baş koyanlar, göğsündeki imanla ulaşılmaz denilen sınırları, çelik zırhları aşmışlardır!
Ülkemiz bugün, dünyanın çekim merkezi. Sözü dinlenen, yaptıklarıyla örnek alınan, attığı her adımda adından söz ettiren, farklı coğrafyalardan milyonların gözünü ayırmadığı bir yerde. Lakin, ne kadar yol alırsak alalım, nerede olduğumuzu unutmalı; hep çalışmalı hatta sanki daha hiçbir şey yapmamış gibi de çok çalışmalıyız. Çünkü, daha gidecek çok yol var!
Bizim bugünlere gelmemizde tabiki bu davaya gönül verenlerin büyük emekleri var. Ondan önce ise atalarımızın cephelerde geçen kahramanlıklarla dolu hayatı, milletimizi aynı amaç doğrultusunda buluşturan bu kutsal yolun ilk kilometre taşı. Onların arasında istisnai bir yere sahip olan Mustafa Kemal Atatürk’ün örnek teşkil ettiğini düşündüğüm vecizlerinden biri şöyle: “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır!”. Atatürk’ü anmak isteyen Türk Gençliği, işte bu sözünü rehber edinmeli. Ve bu bilinçle, ortak sevdamız vatanımızın yalnızca milletimizin değil ümmetimizin de umudu olduğunu hatırda tutarak, hep daha ileriye atılmalı.
Yol ne kadar uzun olursa olsun, yol almamız ne kadar güç, hedef ise ne kadar yüksek; nice Mehmetçik’in toprağa düştüğü bu davada, kaleminden damlayan her harfinden derya kadar ders aldığımız üstad Necip Fazıl Kısakürek’in şu bir kaç mısrası, dilerim moral bulduğumuz güç kaynağımız olur:
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
Nihat ZEYBEKCİ
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.