Uysal,Kahraman'ı Çok Sert Sözlerle Eleştirdi
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın “yeni anayasada laiklik olmamalı” sözlerine çok sert cevap verdi
“Sayın Meclis Başkanı, AKP’li kimliğini ayan beyan ortaya koyarak siyasete dahil olmuş, içinden geldiği geleneğin ‘dini siyasete alet etme’ teamülüne uygun hareket etmiştir”
DP Genel Başkan Gültekin Uysal, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın “yeni anayasada laiklik olmamalı” sözlerine çok sert cevap verdi. Uysal, Meclis Başkanı’nın AKP kimliğini apaçık ortaya koyarak siyasete dahil olmasını da sert sözlerle eleştirdi.
Yaptığı yazılı açıklamada Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın sözlerini değerlendiren Uysal, Kahraman’a yönelik çok önemli sorular sordu. Sorduğu sorulara kamuoyundan da açıklama beklendiğini belirterek “Dindar anayasa” dolayısıyla mahkemelerimiz şer-i hukuka göre hüküm verecekse isimleri yolsuzluğa, hırsızlığa, cinsel istismara karışmış çalışma arkadaşı, eş, dost, akraba ve zümrenin boynu kıldan ince midir?” dedi.
Genel Başkan Gültekin Uysal’ın yaptığı yazılı açıklama şöyle:
Meclis Başkanı “Kahraman” olmaya çalışıyor
TBMM Başkanı Sayın İsmail Kahraman, dün bir konferans sırasında 14 yıldır itina ile korudukları ve güçlerinin referansı olagelmiş 1982 Anayasası’nı eleştirirken “yeni anayasada laiklik olmamalı” diyerek yeni anayasa tartışmasında da dini siyasete alet edeceklerini zımnen beyan etmiştir.
Sayın Meclis Başkanı, bir taraftan AKP’li kimliğini ayan beyan ortaya koymuş, bir taraftan siyasete dahil olmuş, bir taraftan da içinden geldiği geleneğin dini siyasete alet etme teamülüne uygun hareket etmiştir.
Sayın Meclis Başkanı bu ifadeleri ile birinin ve birilerinin “kahraman”ı olmaya çalışmıştır, çalışmaktadır.
İşlerine gelmiyor
Sayın Kahraman, sözlerinin devamında “dindar bir anayasa yapmalıyız” demiş ve dindarlık kavramını laikliğin yerine ikame etmeye kalkmıştır.
Kendisinin bildiği, ancak belli ki işine gelmeyen şey; laikliğin, din işlerinin devlet işlerine, yani siyasete, yani vatandaşa hitaba, yönetime, idareye araç edilemeyeceğini kastettiğidir.
Bu bir perdeleme girişimi
Söylemlerine baktığınızda, mütedeyyin insanlarımıza “laiklik” kavramını “öcü” gibi göstermeye çalıştıkları görülecektir. Bu şekilde peşinde oldukları, anayasal değişikliğe mütedeyyin insanımızı destekçi etmektir. Türkiye’nin ana meselelerini ağızlarına dahi almayanlar yine dini siyasete alet etmiş, anayasadaki diğer meseleleri perdelemeye yeltenmiştir.
Mevzuatsızlığı aşmaya çalışıyorlar
Kendilerini koruyan anayasa maddelerini ağızlarına almayan ama anayasanın “PR”ında dahi dini kullanan bu zevat, adeta Türkiye’nin tek sorunu kendi sorunlarıymış gibi davranmaktadır. İktidarın ve iktidarın “Kahraman”ının sorunu dini daha fazla kullanamamaktır. Anayasa’nın “dindar” olmasından kasıtları, dinin siyasete alet edilmesinin önünü açmaktır. Hali hazırda dini, bir iç politika aracı haline getiren AKP iktidarı ve “Kahraman”ı bunun mevzuatsızlığını aşmak için yeni anayasayı bir fırsat olarak görmektedir.
Laiklik inanç hürriyetinin teminatıdır
“Yeni anayasada laiklik olmamalı” diyenlerin, laikliğin, demokrasinin asli unsurlarından, inanç hürriyetine teminat olduğunu da bilmesi gerekmektedir. Kendilerinin propagandasını yaptığı gibi laiklik dine karşı ya da dini değerleri aşağılayan bir kavram değil aksine her bireyin inancını hür bir biçimde yaşamasını sağlayan, devlet işleri ile din işlerinin ayrı erklerden idaresini sağlayarak vatandaşın dini ve vicdani değerlerinin istismar edilmesini yasaklayan, bir nevi hukuki bir kavramdır. Laiklik inanç hürriyetinin teminatıdır.
Laiklik eşit yaklaşım prensibidir
Mütedeyyin vatandaşımızı aldatmaya yönelik bu hareket, kimlikleri itibariyle en kolay mücadele edecekleri alandan başlamıştır. Laikliği din ve dindar düşmanlığı olarak gösteren iktidar, bu şekilde anayasanın tartışılmaz maddelerini de tartışmaya açmıştır.
Bilinmelidir ki laiklik sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması değil; devletin, vatandaşının diline, dinine, rengine, mezhebine bakmaksızın muamele etmesi, eşit hizmeti verebilmesinin kavramsal adıdır.
Yine çıkardılar gömleği
Demokratlık, hürriyetçi bir bakış açısı ile mümkündür. Bu gibi açıklamaları yapanların demokrat oldukları da açıklamalarının gösterdiği üzere şüpheli, hatta netamelidir.
“Kahraman”ı olmaya çalıştıkları zihniye,t demokrasiyi de bir gömlek olarak görmektedir. Sayın Meclis Başkanı ne zaman giymiştir bunu bilmiyoruz ancak kendisinin demokrasi gömleğini çıkardığı bellidir.
Mesele suistimal edilebilir
Aklına geleni önce ağzına sonra da milletin önüne getirmeye alışmış bir zihniyetin siyasi rant kaygısı ile sarf ettiği cümleler bir takım kişi ve kişilerce suistimal edilebilecek niteliktedir. Kendini "sol" diye tanımlayıp birçok zaman din düşmanlığı yapanlar, bu gibi ucu açık cümlelerle memleketin huzuruna kastetmeye yeltenebilir. Bir gibi bir ihtimalde yaşanacak her türlü olumsuzluğun "kahraman" ları da kendileri olacaktır.
Geçmiş dönemlerde laiklik yanlış anlaşıldı
Maalesef geçmişte dönem dönem laiklik prensibinin çok katı bir şekilde din ve dindar karşılığı olarak algılandığı, devletin bir takım kurumlarının bu saikle vatandaşa muamele ettiği günlere tanık olduk. Eminiz ki "kahraman"ın sarf ettiği sözler bu yanlışların hatırlatılmasına, "rövanş" beklentisinin oluşmasına sebep olacak şekilde, geçmişin mağdurlarını ve bu konudaki zalimlerini içinden çıkılamaz şekilde karşı karşıya getirecek şekilde yol alacaktır.
Gidilen yol yol değildir. Geçmişin mağduriyetleri böyle rövanşist bir anlayışla aşılamaz.
Cepheyi genişletmek istiyorlar
Bugüne kadar karşıtlıklar üzerinden beslenen bir zihniyetin "1 numaralı" temsilci olan Sayın Meclis Başkanı, iktidarın kutuplaşmayı derinleştirme gayesine kürek sallamıştır. İktidar kah doğrudan kah dolaylı olarak cephe genişletmeye çalışmaktadır.
Buna en çok siz ses çıkarmalısınız
Bu tartışmaya bugün sağduyunun sesi olarak, mümeyyiz vasfı dindarlık olan kitlelerin ve organizasyonların, siyasetten bağımsız ses vermesi gerekmektedir. Dinin siyasete alet edilmesi bizleri rahatsız ettiğinden çok, onları rahatsız etmelidir. Dini bir perde olarak kullanan, araç eden, din üzerinden beslenen bu ve benzeri zihinlerin karşısında, önce salih bir amelle faaliyet gösteren kişi ve kurumlar durmalıdır.
İktidarın “Kahraman”ı Sayın Meclis Başkanı’na bu açıklamaları doğrultusunda soru sormak “vacip”tir.
Sayın Meclis Başkanı’na soruyoruz;
Laiklik kavramının neresi sizi rahatsız etmektedir?
Bu anlayışınızı idareciliğiniz sırasında aktüel olarak kullanıyor, “laiklik” olmadan hükmediyor musunuz?
Sizin için “dindarlık” kıstası nedir?
Dindar nesilden sonra dindar anayasa da bölücülük değil midir?
Yakın zamanda bölücülüğü de suç olmaktan çıkacak mısınız?
Anayasa dindar olduğunda hangi mezhebin itikadına göre bir dindarlık sağlanacaktır?
İslam dinini odağa alan bir “dindar anayasa” mevzu bahisse tecavüz, hırsızlık ve yolsuzluk suçunun cezasını da şeri hukuka göre mi tayin edeceğiz?
Biz size soruyoruz lütfen aracı olunuz ve arkadaşlarınıza sorunuz;
“Dindar anayasa” dolayısıyla mahkemelerimiz şer-i hukuka göre hüküm verecekse isimleri yolsuzluğa, hırsızlığa, cinsel istismara karışmış çalışma arkadaşı, eş, dost, akraba ve zümrenin boynu kıldan ince midir?”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.