Ülkücü Olmak Moda Oldu Şimdi...

Ülkücü Olmak Moda Oldu Şimdi...

Ülkücü Olmak Moda Oldu Şimdi...

A+A-

Ülkücülerin tamamı yani tamamına yakını Galip Erdem'i yani Galip ağabeyi tanır. Onun nasihatlarından nasiplenmiştir veya bir veciz sözünu mutlaka ezbere bilir. Tıpkı Akif  denince İstiklal Şairimiz Mehmet Akif diye hemen bilir.Mesela Üstad denince akla hemen Necip Fazıl Kısakürek'in geldiği gibi.

Bizim Yunus dendiğinde zaten Yunus Emre gelir Ülkücülerin aklına... Tam gündemde Ülkücüler varken,daha doğrusu haklı davalarında hatırlanmışken Galip ağabeyin yıllar önce ülkücüleri tarif ettiği bir yazısını buradan siz değerli okuyucularımıza aktaralım istedik... Galip ağabey gerçek ülkücüleri ( Makam,mevki, para,koltuk uğruna kişiliklerinden,benliklerinden geçenleri değil ) işte böyle tarif etmiş...

Galip Erdem Ağabey bakın ne demiş seneler önce...

Gün olur, ülküsüz insanlara gıbta ile bakasınız gelir. Rahat yaşarlar. Tıpkı Şairin söylediği gibi: «Akl-ı şuur»ları vardır, güzel severler. «Bade» içerler ve nihayet göçüp giderler.

 

Ülkücülerin hayatı bambaşkadır. Sözlüklerinde rahatlık kelimesinin yeri yoktur. Daimi bir mücadele içinde ömür tüketirler. Hemen herkesle, her şeyle zaman zaman çatıştıkları görülür. Arkadaşları ile, aileleri ile, hattâ sevdikleri ile... Belli bir ülkünün esaslarından ziyade politikanın değişen icaplarına uymayı tercih eden kudret sahipleri de sık sık ihtilâfa düşerler. Çok defa, başları belâya girer; gene de sinmezler. Bu halleri «kalabalık»a göre, uslanmamaktır; kendilerine göre de, yılmamak.

 

Ülkücü, dünya nimetlerinden yana nasibsizdir. Gözü yoktur ki, nasibi olsun. Bir lokma, bir hırka o'na yeter. Paraya karşı o kadar müstağnidir ki; halkın hayretine sebep olur. Herkesin istediğini istemez, ne istediğini de herkes anlayamaz. Kendi zevkleri dışında zevk tanımayanların gözünde «zevksiz» bir adamdır! Küçümserler onu, hayatı anlamamakla, üç günlük dünyanın hakkını vermemekle itham ederler. Böyle davranışlara hiç önem vermez. Elverir ki, inandığına dokunulmasın!

 

Kalabalığın nazarında o, zavallı bir hayalperesttir. Olmayacak fikirlerin rüyasına dalmış öylece uyumakta, başkalarını da uyumağa teşvik etmekte...

 

Bir gün fikirlerinin gerçekleştiği görülse bile, O'na karşı hiç kimse «aferin» demez. Üstelik «böyle olacağı zaten belli idi» buyrulur.

 

Ülkücünün, ülküsü ile münasebeti, hakikî bir aşkta sevenle sevgilinin münasebetine benzer. Hep verir, hiç almaz. Sevgili nazlıdır, sitemi eksik etmez, incinmeğe de hiç gelemez. Diğer sahalarda umumiyetle dikkatsiz hareket eden Ülkücü, sevgili bahis konusu oldu mu baştanbaşa hassasiyet kesilir. Şahsına fenalık yapanlara pek aldırmaz ama ülküsüne yan gözle bakanlara tahammülü yoktur. Sadakati için karşılık beklemez, mükâfat istemez, bir garip kişidir... Ülküsüne hizmet edenlere son derece hürmetkârdır. Gerçek âşıklar gibidir; kıskanmaz. Sevgilinin sevildikçe güzelleşeceğini bilir. Sevmenin gururu yegâne süsüdür.

 

Ülkücünün en çok dinlediği «nasihatdır. «Yapma derler, hayatını heba etme derler, gününü gün et derler». O kadar çok şey söylerler ki, hiç bitmez. O hepsini dinler, ama hiçbirini tutmaz, gene bildiği gibi yaşar.

 

Ülkücülerin en amansız düşmanları «eyyamperest»lerdir. Menfaatlerine tapan bu adamlar, daha çok kazanmalarına, daha rahat yaşamalarına mâni olacak sanırlar da, ülkücüyü hep ezmeğe çalışırlar! Ne garip tecellidir ki, ülkücünün gayretlerinden en çok faydalananlar da «eyyamperest»lerdir.

 

Gün gelir, ecel hükmünü icra eder, ülkücü dünyasını değiştirir. Kalabalık o'na acır, daha iyi yaşamış olmasını temenni eder. Hâlbuki o, inançları uğrunda yaşamanın hazzını tadamadıkları için ömrü boyunca «kalabalık»a acımıştır.

 

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.