Tülay Gazalcı Akishaber İçin Yazdı
Anayasa’mızın 104’üncü maddesine dayanarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlar buluşması yaptı ve terör örgütlerine karşı milli seferberlik ilan ettiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmada “Anayasa’mızın 104’üncü maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başı olarak PKK’sıyla, DEAŞ’ıyla, FETÖ’süyle, DHKP-PC’siyle adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum” dedi.
Peki, nedir Milli seferberlik? Silahlı Kuvvetler dışında kalan bütün kamu ve özel kuruluşlar ile yurttaşları kapsar. Memleketin, maddi ve manevi bütün güçlerinin (askeri, siyasi, ekonomik ve psikolojik güç) topyekûn savaş ihtiyaçlarını karşılayacak ve savaşın devamını sağlayacak seviyeye getirilmesidir. Seferberliğin ilan edilmesi için, bir devletin diğer devlet veya devletlerle savaş ihtimalinin kaçınılmaz olması, ayrıca iç bünyedeki karışıklıkların normal şartlarla karşılanmadığı bir ortamın meydana gelmesi gerekir. Bu durumda Genelkurmay Başkanının mütalaası alınarak, Bakanlar Kurulunca seferberlik uygulamasına karar verilir.
Verilen seferberlik kararı Cumhurbaşkanının onayından sonra yürürlüğe girer. Kaldırılması da başkomutan veya Genelkurmay Başkanının mütalaası alındıktan sonra Bakanlar Kurulunun kararıyla olur. Seferberlik ilanıyla barış zamanında tespit edilen plan gereğince taşınır veya taşınmaz mallardan ihtiyaç duyulanlar silahlı kuvvetlerin emrine verilir. Buraya kadar anlaşılması gereken nedir? Bugün hem bölgemiz hem ülkemiz üzerinde çok sinsi ve alçak oyunlar oynanıyor. Görünmez bir el her gün yeni şeytani planlarla ortaya çıkıyor. Şu gerçeğin farkına varalım. Bu bir güç savaşıdır. Bu bir güç yarışıdır. Millet olarak bizden uzakta yaşanan sorunlara sadece sözel tepki gösterip, var olan acıları benim acılarım benim sorunlarım gözüyle ve mantığıyla sahiplenmediğimiz müddetçe, bu sorunların çözülemeyeceği bellidir.
Terörle mücadele sadece askeri boyutta sürdürülüp, toplumun geri kalanı normal yaşantısına devam ederse, önüne geçilmesi imkânsızdır. Bir evden şehit cenazesi çıkarken, bir diğer evde evlilik programları veya toplumsal kimliğimizin çok altındaki toplum bilincini bozan dizileri izleyerek gün geçmemelidir. Neredeyse şehit haberi almadığımız, gözüne yaş, gönlüne köz düşmeyen annemiz kalmadı. Gözümüzün gördüğü her güne şehit haberiyle uyanır olduk. Durum böyle olunca kitle etkileşim aracı olan televizyon kanallarının tamamı karartma yapmalı, bir gurup insan şehitlerimiz için yürüyüş yaparken, geri kalanımız yediği yemeği, gittiği tatili paylaşıp hiçbir şey olmamışçasına vicdansızlık yapmamalıdır.
Çiçekten böcekten konuşulacak günlerden geçmiyoruz ne yazık ki. Türk tarihine bakıldığı zaman hep zorluklarla yoğrulmuş bir millet olduğumuz aşikâr. Bugünlere gelinebildiyse, tüm varlığıyla vatanını sahiplenen, makam mevki ve çıkar davası olmayan, 15 Temmuzda olduğu gibi,15 Temmuz öncesinde ve sonrasında da var olan şehitlerimizin ve davasına inanmış insanların varlığı ile mümkün olmuştur. Bu ülke ne zaman bir sorun yaşasa, ne gariptir ki zengin olan daha zengin, fakir olan ise hepten fakirleşmiştir. Ortada akıl almaz oyunlar, çıkarlar, ihanetler mevcuttur. Eğer milli seferberlik olacaksa, işe öncelikle ülke ekonomisine katkısı olacak bankalar, büyük şirketler ve birçok kuruluşun elini taşın altına koyması ile başlanmalıdır.
Mesela geçmiş süreçte yaşadığımız bir kriz sürecinde bazı bankaların, verdiği kredileri geri topladığı, birçok büyük fabrikanın yüzlerce işçiyi çıkardığını, eli kolu uzun birçok kuruluşun olaylara tepkisiz kaldığı ve ülke yöneticilerimizin de bu duruma kayıtsız kaldığı unutulmamalıdır. Bu vatan korunacaksa, parası olanın evladı parayı bastırıp evinde yatarken, gariban evlatları harcanarak yapılmamalıdır. Parası olanın ülke dışına çıkıp, tabiri caizse paçayı kurtarmasına göz yumulmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti kimliği ile dolaşıp, hıyanetlik içinde olan kim varsa yetkililer tarafından gereği yapılmalıdır. Ülkeyi yönetenlerin yaşanılan acılarda vebali büyüktür. Bilmemek, görmemek, anlamamak gibi bir durum yoktur, olmamalıdır. Kendi ülkesinde can korkusu taşıyarak yaşayan bir millet olduk. Bunca acı yaşanır olunca gülmeyi kendimize ar sayar olduk.
İyiden iyiye şehit haberlerine alışmış, uyuşmuş, psikolojide öğrenilmiş çaresizlik denilen durumu yaşayan bir millet hali aldık. Çözüm nerde peki? Çözüm başta bu ülkeyi yönetenler olmak üzere, Türkiye toprakları üzerinde yaşayan herkesin milli bilince dayalı davranışlarında, yaşayışında. Sokağımızın temiz olmasını istiyorsak önce kendi evimizin önünden temizliğe başlayalım deriz ya hep. Ülkemizin selametini istiyorsak, önce kendimizden başlayalım, ayrımcılığı çıkarcılığı bir kenara atıp milliyetçi ruhla yaşayalım. Tayyip beyinde seferberlik ilanı resmi değil, toplum bilinci oluşması adına yapmış olduğu bir çağrıdır. KENDİNE GEL TÜRKİYE,GİDECEK BAŞKA YERİMİZ YOK !!
Tülay GAZALCI Türk Eğitim-Sen Denizli Şube Eğitim Sekreteri
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.