Şu Bizim Kadınlarımız!
Şırnak'ta önceki gün akşam düşen helikopterde şehit olan 13 askerden, Türkiye´nin ilk kadın komutanı Yarbay Songül’ün annesi,
Sebahat Yakut! Sebahat Yakut diyor ki; "Kızımın babasını o küçük yaştayken kaybettik. Ben kızıma hem annelik hem babalık yaptım. Kızım bana dedi ki Anne sana bir şey olursa ben ne yaparım?' Kızım sen şimdi gittin ben ne yapacağım? Beni de al götür".
Şehit Songül Yakut FETÖ’nün iftira kumpasında hedefe oturtulmuş, üretilmiş sahte delillerle, pespaye, şerefsiz bir iftiraya muhatap olmuştu. Ordudan ihraç bile edilmişti ki, yine bir kadın Şule Nazlıoğlu Erol davasını üstlendi, destansı bir hukuk mücadelesi verdi! Hem Songül’ü temize çıkarttı, hem de Balyoz Kumpasını çökertti. Songül Binbaşı temsil ettiği Atatürkçü kimliğiyle başı dik, alnı açık tekrar canından çok sevdiği ordusuna döndü… Türkiye’nin ilk kadın ilçe jandarma komutanlığını yaptı.
Ve o helikopter kazası Songül’ü şehit etti!
Kahramanın anası Sebahat Erol, çırpınıyor! Şehit kızı Songül’e sesleniyor; “Beni de al götür”!
***
Uzman Onbaşı Mustafa Sarı, önceki gün Lice'de kahpe bir PKK'lının, kahpe kurşunuyla şehit edildi... Şehidimiz Ülkücüydü! Şehidimizin Anası Beyhan Sarı da Ülkücüydü… Mustafa Sarı gibi, Kato Dağı’nı PKK’lı çakallara dar eden bir Bozkurdu doğuran bir Asenaydı!
Asena Beyhan Sarı dün oğlunun, şehidimizin cenaze töreninde, Bozkurdunu, Bozkurt selamı yaparak ebediyete uğurladı!
***
Yine bir Asena! Adından anlaşılacağı gibi Ülkücü bir ailenin korkusuz, zeki, kalemi çok keskin kızı! Selcan Taşçı! O, Ergenekon, Balyoz kumpasları sürecinde erkek geçinen birçok sünepenin kalemlerini kırıp, köşelerini terk edip kaçtığı, araziye uyduğu bir zamanda, Türk Basın tarihine geçecek bir cesaret örneği oldu. Tırsmak yerine, kalemini daha da sivrilterek AKP – Fethullah ittifakına, işbirliğine, karşı saldırıya geçti! Her gün bir mahkeme salonundaydı. Mahkemelerde görülen davalarda, düzmece suçları, uydurulan, üretilen delilleri dünya kamuoyunun bilgisine sundu. Davaların kökten tartışılmasını, kumpas olduklarının bilinmesini sağlamaya büyük katkı sağladı…
Bugünlerde evlendi. Taşçı soyadına Hamşioğlu’nu da ekledi. Rabbim inşallah onları mutlu eder…
Selcan’ı zaman zaman şeytan dürtüyor, kimsenin göremediklerini görüyor! Yazıyor! İşin kötüsü düşünmeyi unutanları zahmete sokuyor, düşündürüyor! Korku mu? Onun sözlüğünde yok o kelime! Eline aldığını benzetmekte üstüne yoktur, her kelimesi bir tokat, yumruk oluverir! İyi ki var hayran edecek kadar dürüst, düzgün cesur, yiğit! Ve kadın gazeteci…
***
Seçil Karatay, o da bir Asena. Bir akademisyen, Üniversitesinden teşekkür beratı alacak kadar ilme katkı sunuyor. Ömrünün yarısı akademik çalışmalar için yollarda geçiyor. Bir çeşit Seyyah-ı Fakire! Ama Türkiye gündeminden hiç kopmuyor, Ergenekon, Balyoz kumpaslarına karşı kampanyalarda hep yer aldı! Irak’tan, Suriye’den kopup gelen Türkmen soydaşlarımızın devletçe ortada bırakılmasına karşı başlattığı kimsenin bilmediği kampanya ile binlerce Türkmen Mülteci soydaşımızın doymasına, giyinmesine, soğukta donmaktan kurtulup başlarını sokacak bir ev temin etmesine çok değerli katkılar sağladı. Seçil karınca gibi çalışıyor, siyasette de üzerine düşeni yapıyor, o alanda da önemli bir aktivist. Eyvallahsız, korkusuz, yiğit… ‘Asena’ dedik ya, kimseden ‘aferin’ almak gibi bir derdi yok! Yaptığı her şey, Türklük adına, Turan namına… Çünkü o tam bir Türk Kızı, kadını… Örnek!
***
Evren Şeker, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni! Öğrencilerine kendi çocukları kadar bağlı. Çok daha iyi şartlarda ve yerde iş teklifi almasına rağmen onları bir türlü terk edemiyor. “Ve Türk Yaratıldı Dünyaya Nizam Versin Diye”, diyenlerden. İyi yazar, şair, şiirleri çarpıcı, sarsıcı, yazıları hedefine koyduklarında kurşun etkisi yapıyor. Yazdıklarını ‘öteki’ler bırakın yazmayı, okusalar, ‘gören olmuş mudur’, diye korkularından etraflarına bakınırlar! Gazi’de gazetecilik, İ.Ü’de Türkoloji okumuş… Yüksek lisans yapıyor.
Turancı! Turanı günlük hayata adapte edip yaşayabilenlerden. Şu satırlar ona ait; "Osmanlı'nın artığısınız dediklerinde kahroluyorum" diyen Kerküklü nineye; "Bizi kimlere bırakıp gidiyorsunuz?" diye haykıran Şamlı dedeye; "Bu vazifeyi Yavuz Han verdi, 500 yıldır İstanbul'u bekliyoruz" diyen Halepli mücahide; Türkiye için dua etmeden seccademi kaldırmam" diyen Bosnalı teyzeye; "İki patik ördüm, köyüme ilk gelen Türk askerlerine vereceğim" diyen Ahıskalı geline; ordumuza katılmak için ceketini satan Pakistanlı gence; şahadet parmağını İsrailli askerlere uzatarak, "Bir gün gelecekler" diye ağlayan Gazzeli çocuğa... Baykal'a, Hazar'a, Tuna'ya, Fırat'a ve Nil'e... Türkmen dağına, Apşeron'a, Elbruz'a ve Erciyes... Ahlat'a, Urumçi'ye, Fergana'ya ve Tebriz'e... Velhasıl-ı kelam... Yürek bohçasında bize dair ağıt ve umut taşıyan her yere, her sese, herkese. Hayırlı ramazanlar. Hayırlı ramazanlar güzel IRK'ım”.
Turan daha iyi nasıl anlatılabilirdi ki! İşte Turan coğrafyası ve o coğrafyadaki Türkler veya bakiyeleri! Bu satırları okuyup Turanı yeniden kurma planı yapmamak olur mu? Evren insanlara hiç ummadıkları yerlerinden dokunuyor… O bir fenomen…
Bizim kadınlarımız, yav siz niye bu kadar dayanıklısınız, mukavimsiniz, sabırlısınız, cesursunuz, yardımseversiniz, kitlendiğiniz hedefe varmak için niye bu denli inatçısınız, dünyayı serçe parmaklarınızla sarsabilecek güce nasıl erişiyorsunuz?
İyi ki varsınız, sizleri tanıdıkça, yaptıklarınızı gördükçe dolukuyorum. Dokunsalar gururdan ağlayacağım… Şükür ki Hakk sizleri Türk yaratmış! Şükür ki…
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.