Sofralarımızın Bereketli Aşı ''Aşure''
Muharrem ayı aşure ayıdır. Bu ayda kazan kazan ya da tencere tencere pişer aşureler.
Diyetisyen Rumeysa Arslan, Muharrem ayının gelmesi ile bir çok kişinin evde hazırlayıp eşi, dostu, akrabası ve komşuları ile paylaştığı,Aşure'yi, yapılışını ve tüketimini anlattı.
Muharrem ayı aşure ayıdır.
Bu ayda kazan kazan ya da tencere tencere pişer aşureler…
Bazı yörelerimizde aşureye “bereket aşı”, “bereket tatlısı”, “bereket çorbası” ya da kısaca “aşır” denir. Hem aş, hem çorba, hem tatlıdır. Bereketi, birliği, dirliği temsil eder. Azı aza katıp çok kılmanın, yoğu var etmenin sırrı buradadır. Karıp karıştırılır. Kaynatılır. Piştikçe artar… Arttıkça tatlanır… Paylaştıkça güzelleşir… İçine her türlü yiyecek girer. Ama hiçbiri diğerinin tadını bozmaz. Uyum içinde, yan yana, yeni bir tat oluştururlar. Aşure kabına giren her yiyecek, kendi tadını da içinde saklar. Ana maddesi buğday. Buğdayın faydaları saymakla bitmez. Kısaca buğday B grubu vitaminleri açısından oldukça zengin bir besindir. Ayrıca posa içeriği de yüksek olan bu besin bağırsak hareketlerimizi hızlandırır, doygunluk sağlar, kan şekerimizin düzenlenmesinde de oldukça önemli bir yere sahiptir… Arkasından bakliyatlar gelir. Fasulye, nohut… Kurubaklagiller de posa içeriklerinin yanında oldukça önemli protein kaynaklarımızdır. En az et kadar önemli protein içeriğine sahip kurubaklagiller de sindirim sistemimiz için oldukça faydalıdır. Fındık, fıstık, badem, ceviz, susam, çörek otu… Yağlı tohumlar… B grubu vitaminleri, mineraller, yağ ve proteinden zengin olan besinlerdir. Ancak yağlı tohumlar diğer besinlere göre daha fazla yağ içerdiklerinden tüketim miktarlarına dikkat edilmelidir. Kurutulmuş meyveler; incir, kayısı, erik, üzüm… Kuru meyveler… Karbonhidrat, lif, mineral, antioksidan ve karotenoid bakımından zengin olan kuru meyveler, gerçek birer enerji deposudur. Fakat kurutulup içerdikleri su miktarı oldukça azaldığı için şeker içeriği oldukça yüksektir. Bu yüzden tüketim miktarına dikkat edilmelidir. Sonra meyveler, meyve kabukları… Portakal, limon kabuğu…
Neler yok ki… Her türlü yiyeceği kabul eder. Evde ne varsa katılır. Ne kadar çok yiyecek girerse içine o kadar makbuldür. Şeker ya da pekmez eklenip kaynatılır. Bize kalırsa pekmez katılmalı. Aşurenizi azıcık karartırsa da gelenekselliğe ve anlamına uygun düşer. Kaynadığını içindeki bakliyatın yumuşamasından anlarız.
Kaynayınca tabaklara konulur. Süslemek amacıyla üzerine tarçın ve nar taneleri serpilir.
Soğuması için biraz bekleyin. Acele etmeyin. Tadı soğuyunca çıkar. Aşure tamam. Yemeye hazır. Herkese birer kepçe; kimilerine iki; isteyene daha çok… Konu komşuya, etrafa dağıtılır. Onlardan da bize gelir. Millî tatlılarımızdan biridir. Hatta birincisi desek yeridir. Bazı yörelerimizde aşure, tam bir tören havasında, açık havada kaynatılır. İstiyoruz ki hep kaynatılsın. Bu güzel tattan yoksun kalmayalım…
Tabiki bu güzel tatlının içerisinde bolca bakliyat, tahıl ve şeker bulunduğundan kalorisi yüksektir. Tüketilecek miktara dikkat edilmelidir. Günde sadece 1 kase tüketilmesi yeterlidir. Eğer şeker hastasıysanız şekersiz olarak yaptığınız aşureyi günde 1 kase tüketebilirsiniz….
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.