İslam coğrafyasını bir süredir adeta bir ateş kuşatmış durumda. Neredeyse her köşesinde çatışma var. Oluk oluk Müslüman kanı dökülüyor. Masum canlar yitiriliyor. Kimileri de yerlerinden yurtlarından sürülüyor. Ve ne yazık ki, çoğu zaman Müslümanlar farklı nedenlerden birbirlerini vuruyor. Bazıları ise, bu durumu İslamofobi’yi tırmandırmak için bir dayanak olarak kullanıyor.
Müslümanlar, cehalet, mezhepçilik ve ayrılıkçılığa yol açacak fitneyle mücadele etmek zorunda. Tüm bunların yanında tevhid ve vahdet ile rahmet ve merhamette buluşmalı. Bu sayede, İslam coğrafyasında güven ve barışı hakim kılmalı.
Vahdet, din kardeşliğinin gereğidir. İslam dünyasında yaşanan acıları ve dertleri sahiplenip, dualarına ortak olmaktır. Dostluk ve dayanışmanın da temelidir. Ayrıca, birlikte yaşamak ve ortak ideallere yönelmenin de kaynağıdır. Müslümanlar, tevhid sancağı altında toplanırsa, Allah’ın izni ile her türlü zorlukla daha kolay başedecektir.
Birlik içinde yaşamamız her zamankinden daha fazla önem taşımakta. Unutmamalı ki, Rabbimiz Enfâl Suresi’nde “Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü, Allah sabredenlerle beraberdir” diyor. Peygamber Efendimiz de, “Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmayınız. Birbirinizi kıskanmayınız. Birbirinizle dostluğunuzu kesmeyiniz. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz. Allah katında en sevimliniz, dostluk kuran ve kendisiyle dostluk kurulanlarınızdır. Allah nezdinde en sevimsiziniz ise arkadaşların arasını açanlardır" demiştir.
Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’i andığımız Kutlu Doğum Haftası’nın hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Nihat ZEYBEKCİ