Damarlardaki genişleme ya da beyin damarlarından dışarıya üzüm tanesi gibi taşma sonucu oluşan balonlaşma durumuna anevrizma olarak tanımlandığını ifade eden uzmanlar, “Halk arasında genelde baloncuk olarak bilinen anevrizma, damarlardaki genişleme ya da beyin damarlarından dışarıya üzüm tanesi gibi balonlaşma sonucu oluşan genişleme durumuna denir. Anevrizmada damar duvarı inceldiği için en küçük bir tansiyon fırlamasında, kabızlık, hapşırık gibi kafa içinde basıncı değiştiren günlük olaylarda bile kanama ile karşımıza çıkabildiği için çok önemlidir. Sebep ne olursa olsun kanama yaptığı için tablo çok ağır seyrediyor. Hastalarımız ensede ya da başın bazı bölümlerinde bomba patlaşmış gibi şiddetli bir ağrı ile bize başvuruyorlar. Toplum içerisinde haberi olmadan beyninde anevrizma ile yaşayan çok fazla kişi var. Dünya literatüründe bu oranlarla ilgili çeşitli bilgiler mevcut. Hatta bilinenden daha yüksek bir rakam olduğunu biliyoruz. Çünkü bu oranlar çeşitli sebeplerden dolayı hastanelere başvurmuş ve tesadüfen yakalanmış ya da kanama ile belirti vermiş hastalarda yapılan incelemeler sonrasında verilen oranlar. Yani tüm toplumu tararsak bu oran çok daha yükseklere ulaşabilir. Anevrizmalar kanadığı vakit ancak bilinebiliyor. Kanama olmazsa hiçbir belirti vermeden gidebildiği yere kadar gidiyor. Bir gün kişi tansiyonun bir anda yükselmesine bağlı patlama yaşarsa ancak o zaman anlaşılma ihtimali de var”
“Anevrizmanın belirtilerinin yanında neden olduğu da çok önemlidir”
”Anevrizmanın belirtilerinin yanında neden olduğu da çok önemlidir. Anatomik yapıyı incelediğimiz zaman anevrizmanın nasıl oluştuğuna bakarsak damar duvarında değişik katmanlar mevcut. Bu damar duvarındaki katmanlardan bir tanesi elastik dediğimiz damarın genişleyip daralmasını sağlayan bir kas tabakasıdır. Bu kas dokularında bazı insanlarda genetik olarak hasar ve bu hasara bağlı da damar duvarında bozukluk oluşur. Bunun sebebi de genetik yapıya bağlı bir hasar. En sık karşılaştığımız konjenital ya da doğumsal bozukluğa bağlı anevrizma dediğimiz kısımdır. Bunların yanında sonradan olan anevrizmalar da mevcut. Bu anevrizmalara sekonder anevrizmalar da diyoruz. Geçirilen bir travma, kaza, darbe ya da daha önce geçirilen enfeksiyonlar olabilir. Bunların hepsi damar duvarında hasara yol açmaya sebep olabiliyor. Bir de sendromlar dediğimiz kombine hastalıklar var. Mesela hastanın böbreğinde kistler var bunun yanında da beyinde anevrizma var. Bunlara kombine sendromik hastalıklar diyoruz. Bunlara bağlı da olabiliyor. Bu tür anevrizmalar tedavisi biraz daha zor olabiliyor. Bu tür hastalar ne tür şikayetlerle kliniğimize başvuruyorlar konusuna gelecek olursak tesadüfen kontrol hedefli gittikleri sağlık merkezinde yapılan tetkikler sonrasında anevrizma olduğu tespit ediliyor. Bu genelde kanamamış anevrizmalarda görülen bir durum. Kanamamış anevrizmalarda sürekli olarak görülen baş ağrısı çok nadir görülen bir belirtidir. Bu tür baş ağrıları genelde farklı sebeplerden kaynaklanmaktadır. Bir de kanamış anevrizmalar var ki bu anevrizmaların en büyük belirtisi şiddetli baş ağrısıdır. Bu baş ağrısı ile beraber kanamanın bulunduğu yere bağlı, kanamanın şiddetine bağlı çok farklı keşiflerle gelebilir. En net işaretler bulantı, kusma, baş ağrısı, görmede ve konuşmada bozukluk, felç ya da daha da ötesi şuur kaybıdır. Anevrizmalarda hastaların yaklaşık 3 te biri ilk kanama anında öldükleri için bu hastalık çok riskli bir hastalık”
“Anevrizma orta yaş ve üzerinde daha sık görülür”
Anevrizma orta yaş ve üzerinde daha sık görülür. Gençlerde de olabilir fakat görülme sıklığı daha azdır. Orta yaş ve üzeri hastalarda bir sıkıntı daha var ki ani tansiyon yükselmelerine bağlı olan beyin kanamalarıdır. Tansiyon kanamaları ile anevrizma kanamalarının tedavisi çok farklı olduğu için teşhis süreci çok önemlidir. Anevrizma kanaması genellikle hastalar ilk muayeneye geldiklerinde doktor tarafından teşhis edilebilir. Özellikle subaraknoid bölge kanamış olan hastaların beyin zarı etkilendiği için başı öne doğru eğmeye çalıştıklarında ya hastanın bacakları havaya doğru kalkar enseyi bükemezsiniz ya da bükmeye çalışırken şiddetli ense ağrısı olur. Bu ense sertliği beyin zarlarının hasar gördüğünün göstergesidir. İlk müdahale eden acil hekimleri bunu teşhis ederler daha sonra hastanın uygun yere hızlı bir şekilde nakledilmesi gerekmektedir. Hasta bu şekilde bize geldikten sonra öncelikle yeni bir kanama olmasını engellememiz gerekir. İlk müdahale yapıldıktan sonra beyin kanamasının sebebini bulmamız gerekir. Teşhis ettikten sonra kişiye, anevrizmanın yerine, anatomik yapısına özel tedavilerle hastaların tedavilerini gerçekleştiriyoruz. Anevrizma ameliyatları açık yöntemle yapıldığında hastaların iyileşme süreci daha uzun olurken, hastanın kanama sonrası durumuna bağlı olarak kapalı yöntemle yapıldığı takdirde iyileşme süreci 2 ya da 3 gün olabilmektedir." şeklinde konuştu.
(İHA)