Yokuş, uzun yıllar Türk Büro Sen’de Genel Başkanlığı yapmış kimliği ile sendikacılığın mücadele etmek olduğunu ifade ederek, “Sendikacılık hak, hukuk ve adalet için mücadele etmektir. Burada yıllarca Türkiye Kamus-Sen ve Türk Büro-Sen de Genel Başkanlık yaptığım sendikacı kimliğimle konuşuyorum. Bizler siyasetçiyi, iktidarları bir lütuf makamı olarak gördüğümüz sürece, sendikacılıkta yol alamayız. Hakkımızı isteyeceğiz ve haklı olduğumuzda da haykıracağız. Aksi durumda Türkiye’de bir yere varamaz.
Güzel bir söz vardır. “Mücadele edenler her zaman kazanmaz ama kazananlar hep mücadele edenlerdir.” Geçtiğimiz günlerde farklı bir sendikanın kongresine katılmıştım. Kongre salonunda Atatürk resminin olmadığı görünce, “Herhalde unutuldu” diyerek, Konfederasyonun Genel Başkanına “Atatürk’ü unuttunuz mu? Neden resmini asmadınız?” dediğimde “Biz kongrelerimizde Atatürk resmi asmayız. Tüzüğümüzde yok” cevabı aldım. Bu ülkede ne yazık ki, kongresinde Atatürk resmi asmayan, Türk Bayrağı asmayan sendikalar gördük. “Ben tüzüğümde Atatürk’e yer vermedim, resmini asmam” diyen bu sendika, iktidarın kucağında yaşıyor.Malum sendika, bu iktidar döneminde iş hayatında 4 -5 kat üye sayısını artırdı. Bu durumu sendikacılık yaparak mı sağladı? Hayır. İktidar ile paralel devlet yönetime girdiği için yaptı.”
Yokuş, taraflı sendikacılık yapanlara “hormonlu” tabiri kullanarak, “Türk-İş Genel Başkanım, bu ülke de hormonlu sendikaların neler yaptığını en iyi sen biliyorsun. Bir memur sendikası 17 yılda 20 kat üye sayısını artırarak büyür mü? Ne yaptın da büyüdün? “İktidarın kayığına binerek, devletin atamalarını paralel paralel yönettim.”
SENDİKALAR HAK, HUKUK, ADALET MÜCADELESİ VERMELİ
Yokuş, Türkiye’deki sendikacılığa ve sivil toplum kuruluşlarına eleştiriler getirerek, gerçek sendikacılığın nasıl olması gerektiğine dair tecrübelerini şu şekilde aktardı. “Sendikacılıkta sadece güzel sözler söylemekle olmuyor. Hak, hukuk, adalet demek de yetmiyor. Hangi hak? Hangi hukuk? Hangi Adalet?“Kendin için istediğini, Müslüman kardeşin için istemedikçe, kâmil manada iman etmiş olamazsın” diyen hepimizin Yüce Peygamberi değil mi? Bu yılki Bütçe Görüşmeleri Meclis’e geldiğinde, Cumhurbaşkanına %26 zam yapılırken, emekliye, memura enflasyon farkı, taşeron çalışanlarına zam 4+ 4 oldu. Sadece Asgari ücretliye %26 zam yapıldı. En azından bir bölüm işçi az da olsa nefes aldı. Milletin bir vekili olarak, sendikalardan beklediğim emeklinin de memurun da emekçinin de maaşları %26 zam olarak artmalı demeleridir. Hak, hukuk, adalet için, bu memleketin muhasır memleket seviyesine ulaşmak için çalışmayı görev bilmektir. Bu devlet, bu vatan, bu millet ve bayrak için ölmeyen namerttir.
Türk-İş Genel Başkanını severim, başımın tacıdır. Seçim sonuçlarına yönelik konuşma yapmak yerine isterdim ki, “Ben Devletime, Milletime bağlı bir Türk-İş’im. Devletin hakkı ve hukuku için mücadele ettim. 17 yıldır iktidar da olanlar, kamu da bizi ne hale getirdiniz? Özelleştirme yapılırken bize sordunuz mu? Hormonlu sendikaları neden büyüttünüz? Biz hangi suçu ve kusuru işledik? Ben Genel Başkandan bunu beklerdim. Yıllarca Türk-İş ile ekonomi Sosyal konseylerinde birlikteydik, birlikte teröre karşı eylem yaptık, Avrupa’da Türk Milletinin hakkını savunduk. Ancak üzgünüm. Bir sivil toplum örgütü siyasetten uzak olmalı. Zamanında biz de aynı hataları yaptık, ancak hatamızdan döndük.”
GÜVENLİK VE EMEKÇİNİN YASA TASARISINA İMZAMI ATACAĞIM
Yokuş, Meclis komisyonuna gelecek olan güvenlik ve emekleri kapsayan yasa tasarısı için destek vereceğini şu sözlerle ifade etti. “Emeği içeren bir yasa tasarı komisyona gelmiş. Sizlerin istediği bir yasa tasarısı olduğu için ben de o yasa tasarısının arkadaşındayım. Ben o yasa tasarısına imzamı atarım. İçeriğine tam olarak vakıf değilim ancak bu yasa tasarısını siz istiyorsunuz, millet istiyor. Millet istiyorsa o yasa tasarısında hak vardır. Bu hakta verilmeli ve Meclis’te bunun onaylamalıdır. Emeğin kutsiyetinde birleşmek zorundayız.”