Velican Oduncu henüz 14 yaşındayken , Türkiye’de sağ - sol kavgalarının en ateşli dönemleriydi. Komünizmin Türklere yaptığı baskıyı çok iyi bilen bir ailenin çocuğu olan Velican ülkücülerin safındaydı.
Bir süre sonra, o zamanın komünist polis örgütü olan Pol-Der üyesi polisler tarafından tutuklandı. Henüz bıyıkları yeni terlemiş 14 yaşında bir genç olan Velican Oduncu, Pol-Der’li polislerin yaptığı ağır işkenceler altında çok sayıda cinayeti üstlenmek durumunda kaldı. O tarihlerde Alman derin devletinin Türkiye’deki kalesi olan Hürriyet ve Cumhuriyet gazeteleri, Velican Oduncu’yu “ölüm makinesi” olarak manşetlerine çekmekte gecikmediler.
Velican Oduncu’nun zindan hayatı artık başlamıştı. Uzun süre çeşitli cezaevlerinde yatan Velican’ı özgür dünyaya bağlayan tek şey kuşlar oldu.
Cezaevi maltasına (havalandırma) konan kuşlara yiyecek verir, onların kendisine alışmasını sağlardı.
26 Mart 1988 tarihinde Malta'da kuşlarıyla ilgilenen Velican halen aydınlanamayan bir sebeple şehit edildi.
Arkasından sinsice yaklaşan bir mahkum, Velican’ı şişleyerek katletmişti.
İlk bakışta, Velican Oduncu’nun katledilmesi için ortada ciddi bir sebep görünmüyordu. Velican’ı katleden kişi kuş meselesi yüzünden tartıştıklarını, olayın bu nedenle yaşandığını söylemişti.
Daha sonraki duyumlarımız, merhum Turgut Özal’ı öldürmek isteyen bazı kimselerin Velican’ı katlettirdiği yönündeydi.
Söylentilere göre, Velican’a şöyle bir teklif yapılmıştı; Velican cezaevinden kaçırılacak, bunun karşılığında ise Turgut Özal’ı vuracak, daha sonra da yurt dışına çıkması sağlanacaktı.
"Dava adamıyım, kiralık katil değilim"
Velican da bu teklifi yapanlara, “ben dava adamıyım, kiralık katil değilim, üstelik alnı secdeye değmiş olan birine kurşun sıkmam” demiş.
Daha sonra Turgut Özal’ı vurması için başka birisi bulunmuş ancak bu suikast başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
İşte bu sırada Velican kendisine böyle bir teklif yapıldığını söyleyecekken şehit edilmiştir.
Doğru veya yanlış bilinmez ancak o zamanlar konuşulanlar bu yöndeydi. İşte bir sürü şair gibi Ozan Arif’te Veli Can Oduncu adına bu ağıtı yakmıştı.