Annesine, babasına ve 9 kardeşine haber verilmeden gece yarısı sessizce asılan Ahmet Kerse, ne kefenlenmiş ne de cenaze namazı kılınmış.
Ailenin günler sonra öğrendiği idam sürecini abi Recep Kerse, gözleri dolarak anlattı.
Gaziantep Üniversitesi Fizik Kimya Biyoloji Bölümü son sınıfta okurken, isminin geçtiği bir olay sonrasında tutuklanan Ahmet Kerse, 12 Eylül darbesi sonrasında hafızalarda yer eden ülkücülerden.
Kardeşinin çok çalışkan ve iyi bir ülkücü olduğunu, ancak yasa dışı olaylara hiçbir zaman karışmadığını belirten abi Kerse, kardeşinin suçsuz yere idam edildiğini belirtti. Kerse, kardeşinin cezaevine götürülüş ve idam ediliş sürecini şöyle anlattı:
"O, vatanını seven dürüst ve çalışkan bir öğrenciydi. Ailemizde okuyan tek kişiydi. İyi bir öğretmen olmak istiyordu. Darbe sonrası üniversite kapanınca çay ocağında çalışmaya başlamıştı.
Antep'te yaşanan bir olayda birileri onun ismini telaffuz etmiş. Hiçbir suçu yokken Akyol Karakolu'na götürdüler.
İşkenceyle ifadesini almışlar. Daha sonra Adana'ya götürüldü. Kendisine her ulaştığımızda 'merak etmeyin, suçsuzum. Çıkacağım.' diyerek bizi sürekli teselli etti.
Bir iki yıl geçmeden Antep E tipine getirildi. Buraya gelince eşyalarını falan göndererek tahliye olacağını, suçsuz olduğunu yeniledi. Ortada suçlu olduğuna dair hiç bir kanıt yoktu."
Olayla ilgili 4-5 kişinin yakalandığını ve hepsinin hapishaneden çıktığını hatırlatan abi Kerse:
"Kardeşim, 2 yıl 4 ay hapishanede yattı. Bu sürede tüm arkadaşları çıktı. O zamanlar yakınımıza sahip de çıkamıyorduk. Sahip çıksan seni de tutuklayıp götürüyorlardı." diye konuştu.
Hiçbir aile ferdiyle görüştürülmeden, gecenin 02.00'sinde asılan Ahmet Kerse, kefenlenmeden ve cenaze namazı kılınmadan eşofmanlarıyla birlikte defnedilmiş. Kardeşinin toprağa verildiği yeri çok zor öğrendiğini vurgulayan abi Kerse, yaşadıklarını şu şekilde anlattı:
"Kardeşim asılırken bizden hiç kimseye haber vermediler. Gecenin bir yarısında kaldırıp, son bir isteği olup olmadığını sormuşlar. O da abdest alıp namaz kılmak istemiş.
Daha sonra bizden kimseyi göremeyince, 'aileme haber vermediniz mi?' demiş.
Astıktan sonra gecenin bir yarısı Gaziantep mezarlığına götürüp kimsesiz gibi eşofmanlarıyla gömmüşler. Bir parça kefeni çok görmüşler.
Hakim Cemal Aksoy vardı. Çalıştığım yerden dolayı tanıyordum. Yanına gittim, görüştüm.
Dirimizi vermediniz, ölümüzü verin dedim Nöbetçi binbaşıdan şartlı imzalı izin aldım. Cenazemizi gömdükleri yerden çıkardım. Annem bayıldı. Biz cenazeyi yıkarken alay komutanının emriyle askerler evin bahçesinde bekledi. Daha sonra kefenleyip, namazını kıldık. Şu an Oğuzeli'nde yatıyor."
Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun.
Koltuk için bu davayı satanları Allah kahretsin.