Ülkücü Hareketin Önemli İsmi Galip Erdem Kimdir?

Ülkücü fikir ve dava adamı Galip Erdem'i ölüm yıldönümünde rahmetle anıyoruz.

Galip Erdem, dava adamlığını, ülke sevdalılığını şöyle anlatıyor: “Dört ayaklıya sormuşlar masal anlat diye, başlamış anlatmaya, 40’ı da armut üzerine. Benim de masalım derdi hep din, devlet, vatan, millet üzerine, benim başka masalım olamaz ki…”

GALİP ERDEM KİMDİR

İlkokulu Fındıklı'da bitiren  Galip Erdem, babasının memuriyeti dolayısıyla, ortaokulu Bitlis ve Siirt gibi illerde tamamladı. Ardından Babası Erzurum Narman nahiye müdürlüğüne tâyin edilince, Galip Erdem de Erzurum’da lise tahsiline başladı ve 1949 yılında liseyi pekiyi derece ile bitirdi.

Galip Erdem; 8 Kasım 1951’de yedek subaylık görevi, 31 Ekim 1952’de teğmen rütbesiyle bitirdikten sonra 27 Nisan 1953’te PTT Genel Müdürlüğü Ankara Yenişehir Şubesinde ilk olarak memuriyete adımını atar. 7 Temmuz 1954 tarihinde memuriyetten istifa eden Galip Erdem, Maliye Bakanlığı Millî Emlâk Genel Müdürlüğünde tekrar memuriyete başlar ve 6 Ocak 1955 yılında bu görevinden ayrılır.

İETT idaresinde takip memuru olarak işe başlayan (7.7.1956).Galip Erdem,  Ertesi yıl bu görevinden de ayrılarak, GİMA T.A.Ş.’ ye girer. Bu arada sigortalı olarak 476 gün çalışır. (3.8.1959). Bu arada Ankara Hukuk Fakültesinden mezun olan Galip Erdem, 23 Kasım 1959’da Bayındırlık Bakanlığında Tevfik İleri’nin müşavirliği görevine başlar. Ancak bu görevide uzun sürmez. “Tercüman" imzasıyla fıkralar yazar (1 Ağustos 1961). Yeni İstanbul Gazetesinde fıkra yazarlığına devam eder (1.1.1962) ve İzmir’de avukat İhsan Koloğlu’nun yanında avukatlık stajını tamamlar (1963).

10 Mart 1965’te Zafer Gazetesinde fıkra yazarlığını sürdüren Galip Erdem, Babıâlide Sabah Gazetesinde devam eder. 1.7.1966 tarihinde Millî eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Müdürlüğüne müşavir olarak giren Erdem, 2.4.1969’da tekrar fıkra yazarlığına başlar ve “Bizim Anadolu” Gazetesindeki bu çalışması, 31 Aralık 1969’a kadar devam eder.

Ardından Başbakanlık Plân ve Prensipler Dairesinde danışman olarak görev alır . 30.06.1973 tarihine kadar, danışmanlık görevini sürdüren Erdem; 1.2.1974’te Ortadoğu Gazetesinde tekrar fıkra yazarlığına, 10.09.1975’te Başbakanlık Müşaviri, 22.07.1981 tarihinde Turizm ve Tanıtma Bakanlığında Genel Müdürlük Müşavirliği ve 24.02.1982’de yirmi yıl üzerinden emekli olur.

Avukatlığa başlayan Galip Erdem,  Mamak’ta görülen ünlü MHP ve Ülkücü Kuruluşlar dâvasının avukatlığını üstlenir.

1987’de Merzifon Yağlı Tohumlar A.Ş.de yönetim kurulu üyeliği, Konya Şeker Fabrikasında denetçilik görevinde, 1987 yılında Sosyal Güvenlik Eğitim Vakfı Başkanlığı vazifesini üstlenir. Daha sonra da bu görevinden ayrılmak zorunda kalır.

15.8.1989’da Namık Kemal Zeybek’in bakanlığı döneminde Kültür Bakanlığı APK Başkanlığına APK uzmanı Daha sonra üçlü kararname ile Bakanlık Müşavirliğine  getirilir. (17.9.990)  Bu görevde iken 10.3.1995 tarihinde yaş haddinden emekli olur. Böylece 26 yıl beş ay hizmeti dolayısıyla birinci derecenin dördüncü kademesinden emekliliğe hak kazanır. 1966’da evlenen ve 1974’te boşanan Galip Erdem’in 1969 doğumlu Bilge Erdem adında bir kızı vardır. Galip Erdem, 12 Mart 1997’de Çarşamba gecesi saat 22.10’da Ankara Gazi hastanesinde vefat eder Galip Erdem'in Cenazesi 14 Mart 1997 Cuma günü öğleyin Kocatepe Camiinde kılınan cenaze namazından sonra Cebeci Asri Mezarlığına defnedilmiştir.

Galip Erdem’in yayınlanmış eserleri:

Ülkücünün Çilesi (1975)
Sosyalizm ve Milliyetçilik üzerine Mektuplar (1975)
Suçlamalar (iki cilt)
Mektuplar (1984)

Galip Erdem Sözleri

Milliyetçilik; millet sevgisinden, yani sadece bir duygudan ibaret değildir. Milliyetçiliğin, sevgiden daha önemli iki şartı vardır: A — Millet birliği halinde yaşamanın, beşer nizamı içinde, diğer bütün yaşama tarzlarına kıyasla, insan yapısına en uygun ve mutluluğa en ziyade yaklaşmamızı mümkün kılan bir yaşama tarzı olduğuna inanmak, B — Bir milleti meydana getiren ve diğer milletlerden ayrılmasını sağlayan kültür unsurlarını korumak; geliştirmek ve yüceltmek için çalışmak! 

* * *

Fikir ayrılıklarının düşmanlığa dönüşmesine izin verilmez! Milletin varlığını kıyamete değin sürdürmek ülküsü, cümle hakların üstünde kutsal bir vazifedir.

* * *

Bir millet ancak sınır boylarında dövüşür; vatanın, imanının, soyunun düşmanlarına karşı dövüşür. Kardeş kavgası başlarsa kimin haklı olduğunu araştırmanın bile bir değeri kalmaz. Milliyetçilik iddiasını güdenler, kendi hesaplarına zararlı sonuçlar verse de, gittikçe büyüyen düşmanlığı önlemeğe mecburdurlar.

* * *

Memleketimin selâmetini demokrasinin nimetlerinden; milletimin istiklâlini, hürriyetlerin hazzından ve iktidar koltuğunun sıcaklığından, bin kerre üstün tutarım.

* * *

Küçümseneyim, kötüleneyim, hatta lanetleneyim ne çıkar; yeter ki, vatanımın gül yüzü solmasın, dostları ağlamasın, düşmanları gülmesin.

* * *

Bence, tek bir Türk'ün haksız yere dökülecek kanı, demokrasi adına yazılmış bütün kitaplardan daha değerlidir

* * *

Biz yeryüzündeki bütün Türklerin tek bir millet olduklarına inanıyoruz. Canımız öyle istediği için değil, millet adını verdiğimiz içtimaî birliklerin yapısı öyle emrettiği için.

* * *

İki bin yıllık bilinen millet hayatımızın her döneminde yalnız askerlik sahasında değil, ilim ve kültür, sahasında da büyüklüğümüzü tanımanın gururunu taşıyoruz. Batı kültür değerlerinden çoğunun, milletimize ters düştüğünü bilmekteyiz. Ahlâk ve faziletimizi kaybetmemek için özümüze yabancılaşmamak zorundayız.

* * *

Özüne yabancılaşan bir milletin hiçbir sahada ilerlemesinin mümkün olmadığını unutmayız. Teknik gelişmeleri benimserken, millî kültürümüze bağlanmanın bir milliyetçilik şartı olduğunu, en ziyade kalkınmış ülkelerin, millî kültürlerinden kopmadıklarını biliriz

Gündem Haberleri

'Esad, Rusya'da Güvende'
Suriye'ye dönüşler iki kat arttı
Baas rejimi nedir?
Teğmenlere destek veren savcı açığa alındı
Şiddette sıfır tolerans algısı boşa çıktı