Türkmeneli'nde yaşanan gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Öncel, “Gün geçmiyor ki Türk'ün gözyaşı akmasın, yiğitlerin kanı vatan toprağını sulamasın. Milletimiz her geçen gün Büyük Ortadoğu piyonlarının, Haçlı ittifakının ve sözde demokrasi havarisi emperyalist düzenin yeni bir oyunu ile karşı karşıya geliyor. Bir yanda ülkemizde Türklüğün hatta yüce inancımız İslam'ın içi boşaltılmaya çalışılıyor, kültürel emperyalizmle gençlik nefsine esir ediliyor. Büyük Türk milletinin yegane umudu Türkiye Cumhuriyeti ile uğraşan aynı küresel sermaye sahipleri ve kirli zihniyet emellerini sadece ülkemizle sınırlı tutmayıp büyük bir aile olan milletimizin her parçasını hedef alıyor. Kimliğimizin aşağılandığı İran'da yaşananlar bir yana Misak-ı Milli sınırlarımız içerisindeki Irak Türkmeni soydaşlarımızın da feryat sesleri yükselmeye başladı. Eli kanlı terör örgütü IŞİD'in saldırılarıyla Türkmenlerden boşaltılan Türk beldelerine sözde zafer naralarıyla veya koruma bahanesiyle peşmergeler yerleştiriliyor. Türkiye'nin güneyini adeta kuşatmakla görevlendirilen sözde bölgesel yönetim başkanı özde çapulcu başı, yapmacık zaferlerine bir yenisini daha eklemek adına ezeli Türk toprağı Telafer'i emrindeki başıbozuklara hedef olarak gösteriyor. Ne hikmetse tam da bu açıklamaların yapıldığı günlerde yine peşmerge adlı bu katil sürüsü tarafından başka bir Türkmen beldesi olan Tuzhurmatu'da soydaşlarımız şehit ediliyor. Çeşitli bahanelerle yaratılan çatışma ortamında, türlü kurnazlıklarla Türkmenlerin evleri yerle yeksan ediliyor. İhtiyarı genci, çocuğu bebeği, erkeği kadını ayırt edilmeden sivil Türkmenler hedef alınarak Türk'ün kanı sebil gibi Fırat'ın sularına karışıyor” dedi.
“ACILARINI PAYLAŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Türkmenlerin acılarını paylaşmaya devam edeceklerini söyleyen Öncel, şöyle konmuştu: “Tüm bu zulmün altında kadim devletimizin tüten ocakları söndürülüyor, hayal edilen üç parçalı Irak'a doğru hızla yol alınıyor. Yine aynı olaylar sırasında dokuz soydaşımızın İmralı'dan kontrol edilen terör örgütü militanları tarafından kahpece şehit edilmesi oyunun büyüklüğünü ve Türkmen'e karşı olan kinin sebebini net bir şekilde ortaya koyuyor. Hepsinden daha öte mazlumların tek umudu Fatih'in adaletinin, Kanuni'nin merhametinin ve Yavuz'un kudretinin bugünkü varisi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, yönetenler bu soykırımı görmezden geliyor. Dış politikaya dair en büyük meselesi göçmenler olan mevcut yönetim susarak bu zulme ortak oluyor. Hem din kardeşimiz hem de soydaşımız olan Irak Türkmenlerine uygulanan bu baskının baş müsebbibi maalesef bugün ülkemizi yönetmekte olan Büyük Ortadoğu havarileridir. Cennet mekan atamız Süleyman Şah'ın kabrini taşımayı başarı sayanlar, düne kadar terör örgütünün Suriye yapısına terörist diyemeyenler, askerimizin başına çuval geçirilmesine göz yumanlar, hatta kışladaki bayrağın indirilmesini provokasyon olarak nitelendirmekten öteye gidemeyenler, tabi ki mazlum soydaşlarımızın dertlerini de anlamayacak duygularına tercüman olamayacaklardır. Zira bunların gözleri Moskova,Tahran ve Pekin'de; kulakları Washington, Londra ve Paris'tedir. Tebriz'de, Urumçi'de ve Bahçesaray'da yaşanan dramı görememeleri; Türkmeneli'nden, Batı Trakya'dan ve Türkmen Dağı'ndan yakılan ağıtları duyamamaları bundandır. Bu lal olan dilleri, taş kesen kalpleri Tuzhurmatu başta olmak üzere Türkmeneli'nde yaşanan drama karşı sessiz kalmamaya davet ediyoruz. Osmanlı'nın vasiyeti, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk emaneti olan Misak-ı Milli sınırlarında kalan bu soydaşlarımıza sahip çıkmanın her şeyden öte bir vatandaşlık vazifesi olduğunu bir kez daha hatırlatıyorum. Tek ümidi Türkiye olan, tek suçları Türk olmak olan kardeşlerimizin sıkıntılarına yönelik somut adımlar atılması için yetkili makamları göreve çağırıyoruz. Türkmeneli'nden Kırım'a, Batı Trakya'dan Doğu Türkistan'a kadar milletimizi ayakta tutan güç umutlarımız ve yürekler fetheden imanımızdır. Esir Türkler hak ettikleri noktaya elbet gelecekler Kerkük yine ağıtlar yerine hoyratlar şehri olarak anılacaktır. Ses bayrağımız Türkçemiz haykırdıkça milletimize olan adanmışlığımız devam ettikçe ne gizli planlar ne de yağmur misali üzerimize yağan kurşunlar davamızın galibiyetini engelleyemeyecektir. Ülkü Ocakları olarak soydaşlarımızın acılarını en yüksek sesle dile getirecek ve yaralarını imkanlarımız dahilinde sarmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle her birini ailemden bir fert olarak gördüğüm başta Türkmen soydaşlarım olmak üzere, Türk Dünyasının en ücra köşesinden en modern kentine kadar milletinin ve değerlerinin bilincinde olan tüm soydaşlarıma selam, dua ve muhabbetlerimi sunuyorum. Bir kez daha Tuzhurmatu'da şehit edilen Türkmen soydaşlarımızı ve tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve özlemle anıyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.”