Denizli Türk Ocakları seri konferans ve toplantılarına devam ediyor. Denizli Türk Ocakları yönetimi Deda Düğün Salonunda hazırladığı yemekli konferansta Hoca Ahmet Yesevi’den günümüze Horasan Mayası adlı konferansa gazeteci yazar Lütfi Şahsuvaroğlu konuk oldu.Akşam saat 19’da başlayan yemekli davete yaklaşık 700 kişi katıldı. Açılış konuşması yapan Denizli Türk Ocakları Başkanı Av.Adem Süpçin Türk Ocaklarının davetine icabet edenlere teşekkür etti. Eski Türk Ocakları Başkanlarına ve öğretim üyelerine Türk Kültürüne Hizmet Ödülleri ile Türk Ocakları Hizmet Ödülleri dağıtıldı.
DENİZLİ TÜRK OCAKLARI BAŞKANI
Av.Adem SÜPÇİN'in KONUŞMASI
Herşeyden önce söz vardı. İlk söz ol’du. Ol sözüyle gökyüzü doldu. Yeryüzü doldu. Ve herşey oldu.
Sonra Adem’e “söz” verildi. Ademğulları kalemi buldu. Kalem şüphesiz insanın en müthiş icadıydı. Kalemle sözü kalıcı yaptık. Kalemle sevgimizi işledik. Kalemle bengü taşlara bizden sonrakilere öğüt yazdık. Vasiyet bıraktık. Kalem kilimlerde yanış, yatağanlarımızda duaydı. Kalem insandı. Suya yazdık Kızılırmak oldu. Dağa yazdık Tanrı Dağı oldu. Kendimizi yazdık Türk Oldu, Türk Olduk. İlk söze uyduk. Olduk. Oldurduk.
Biz asla öldürmedik. Oldurmayanlardan, ondurmayanlardan olmadık. Söze ve sese kulak verdik. Ezgi olduk, alkış olduk, yamanlıklara kötülüklere kargış olduk. Hasılı bir olmak çilesidiydi bütün çilemiz. Binlerce yıldır oluyoruz. Ölüyoruz. Öldükçe düştükçe bir kere daha doğuyor, olmaya, onmaya devam ediyoruz.
Bütün bunlar olurken ya da Asya’nın merkezinde bir koca bir od yaktı. Bu ateşi taşıyabilenlerimize verdi. Onlar dahi bu odu 7 iklime taşıdılar. Anadolu, Afrika, Balkanlar, Kafkasya böyle oldu. Şol gökleri dolduran vesile kıldı Yesevi’yi ki biz olalım. Diye Bugün bizsek bugün hala bir olmak gayesindeysek Ateş değil sanki şerbet ya O’nun yaktığı ateş sayesindedir. İçiyoruz dolu dolu…
Biz pergel gibiyiz. Bizim bir ayağımız şeriatte sağlamca durur; öteki ayağımız 72 milleti dolaşır diyordu başka bir gönül sultanı. Pergelin bir ayağı Şeriatte yani töreye yani ki kurallarımıza yani kanuna dayanıyordu. Amma gönül kazanmak için pergelin öbür ayağını kapısını heryere herkese açıyordu. Biz de son genel kurulumuzdan sonra aynı bu sözlerde olduğu gibi bir elimizdeki pergelin bir ayağını ocak töremize, Türk Milliyetçiliğine, tüzüğümüze yerleştirdik. Pergelin öbür ayağını ise sonuna kadar açtık. Basında yer alan almayan bizimle barışık ya da küskün her kurumu ziyaret ettik. Hala da etmekteyiz. Gönlü kırık kimse kalmayıncaya değin. Bizi birleştirmek ve bizi oldurmak için. Ortak noktalarda buluşmak için. Atatürk’te, Yunus’ta, Fatih’te, Dilde, Fikirde ve İş’te hasılı sevgide buluşmak için; Sen sana ne sanırsan ayruğu da öyle san Diyordu Yunus. Bu düşünceleri gerçekleştirmek için Danışma Kurulu, hars Heyeti kurullarını oluşturduk. Tek akılla veya güdümle hareket etmedik. Kontrolü denetim kurulumuza verdik. Üyelerimize verdik. Konferanslara başladık. Kısa sürede bir çok etkinlik yaptık. Çünkü herşeyden önce söz vardı. Sözümüzü tutmalıydık. İnşallah da tutacağız. Eksiklerimiz yok mu? Tabi ki var. Tamamlayacağız. Not alacağız. Sözünüzü kalemimizle yazıya geçireceğiz. Ülkümüzü nakış nakış gönüllere yazacağız. Şehitlerimizi sözümüzle yad edeceğiz. Hasılı olacağız olduracağız. Bütün bunları yaparken yanımızda arkamızda önümüzde olun istiyoruz. Yalnız kalmak istemiyoruz. Yalnız kalan şüpheye düşer. Yalnız kalan korkar. Bizi yalnız komayın. Yanımızda olun. Töremizi birlikte uygulayalım.