Türk Eğitim-Sen Denizli Şubesi Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri ve yazarlarımızdan Tülay Gazalcı, yine gündem yaratacak bir yazıya imza attı.
İşte o yazı:
"Bu hayatta bir çizgisi, bir duruşu, bir yolu, bir güzergâhı olmalı her insanın. Ve de yaptığı her işte, güttüğü her fikirde bir maksadı. Maksadını aşan işler yapan ve maksadını aşar şekilde davranan kişileri görmekte artık pek mümkün. Bu nedenle, yaşadığımız hayat zor olmaktan öte, içten içe bulanır oldu. Bulanık havada, yolumuzdan çıkmadan doğru hedefe ulaşmak, zor bir durum elbette. Yani bunca bulanmışlık içinde, ağızdan çıkan her kelam, kâğıda yazılan her mısra, yazılanı okuyan her kişinin varacağı sonuç, büyük önem arz etmektedir. Bu durumda yazılan yazılar büyük önem taşırken, hitap ettiğimiz meclis de oldukça mühimdir. Hayranı olup hoşgörüsünden feyiz aldığım Yunus Emre’den bir söz paylaşmak isterim. ‘ Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep, dediler ilim geride, illa edep illa edep’.Edep öyle mühim bir kavram ki, insan olmanın ölçüsünü belirler. Edebiniz kaçtıysa, yaptığınız her işin maksadını aşması kaçınılmazdır.
Dindar yaşamak ile dinden çalmak
Dilimize sahip çıkmak yerine, dil üstünde hayatı kaydırmak
Bayrağa sahip çıkmak ile sahipsiz kalmamak için bayrağa sığınmak
Tarihi yaşatmak yerine, işimize gelmeyince yok saymak, aşağılamak
Şehit vermemek olmalıyken asıl gaye, şehit haberlerine alışmak
Her durumdan payımıza düşeni alıp silkelenmek yerine, durumdan vazife çıkarıp tozu dumana katmak
Başa takılan örtü ölçü unsuru olmalı iken, baş yerine göze bağlayan ölçüsüzlerin hakikatiyle yozlaşmak
Sapla saman karıştı artık, her türlü soytarılık aladır diyenlere meydanları boşaltmak
Zengin versin parayı canı sağ olsun, fakir ise ölen vatan sağ olsun diyerek acılar üzerinden nemalanmak…
Uzayıp gider aslında edepsizlik denince akla gelenler. Ben fazla uzatıp maksadımı aşmadan, yazımın ulaşacağı kıymetli meclise bırakıyorum üç noktadan sonrasını. Türk milletinin paylaşabileceği tek şey, acı, dert kahır olmamalı. Fikirlerini korkusuzca paylaşabilmeli mesela, en doğruyu bulabilmek için. En çok ben vatanseverim diyerek, kendi soydaşını dışlamamalı. En çok çalışanın, en dürüst çalışanın vatanını en çok seven olduğu unutulmamalı. Üç yanlışın bir doğruyu götürdüğü dayatma sistemde, yanlış insanların varlığı, doğru insanları yok saymamalı. En adisinden güneş gözlüğü takılmalıda, at gözlüğü takılmamalı. Ülkede üç beş Ali baba, geri kalan kırk harami olursa, gelinen son duruma bence çokta şaşırmamalı. Kendi gerçeğimizden kaçarak, duymazdan görmezden gelerek, sahne sanatçısı tadındaki oyunculuktan vazgeçilmeli. Çünkü sahnenin ışıkları söndüğünde, oynatanda, oynayanda, yutanda karanlıkta kalır."