Yeni yürürlüğe girecek olan öğretmenlerin değerlendirilme yöntemini haklı şekilde eleştiren Gazalcı, yandaşlığın bu konuda önemli bir adaletsizlik oluşturacağını savundu. İşte o yazı...
ÖĞRETMENLER KADAR ÇİÇEKLER YAĞSIN BAŞIMIZA
Topluma kan görevinde olan eğitim sisteminin temel taşı öğretmenlerdir. Üst makamlarda oturan ve öğretmenlere üst perdelerden konuşanları yetiştirenler de, öğretmenlerdir. Türk insanı, eleştirmek ile yerle bir etmek arasındaki derin farkı, anlayamadığı sürece, daha çok kafa göz kıran, onur gurur zedeleyen birçok konu ve yorum gündem olmaya ve can sıkmaya devam edecektir.
-Öğretmenlerin, dildeki tüyü bitiren iki aylık yaz tatili.
-Doğuran kazan misali harca harca tükenmeyen memur maaşı.
-Efsane halini almış, öğretmenler günü hediyeleri. ‘’Bana göre çiçek, bazılarına göre arabalar yatlar, onbindolarlar’’’…
- Kızınca, çocuğa sallanan parmak gibi, her yıl öğretmene baskı görevinde kullanılan Rotasyon tehdidi.
-Aday öğretmen, Uzman öğretmen, Başöğretmen, Yandaş öğretmen derken, gel sana mülakat yapalım öğretmen süreci.
-Öğrettin; Doktor, hâkim, savcı, hemşire, siyasetçi, asker, vali, kaymakam eyledin. Toplumu ilerlettin ama körelmiş vicdanlarda bir arpa boyu yol gidemedin öğretmen. Bunca olumlu örnekten sonra, elbette ki öğretmenden beklene, üst düzey bir performans.
Peki, kimler değerlendirecek dersiniz öğretmenlerin performansını? Okul müdürü, veli, öğrenci ve de öğretmenin kendi iş arkadaşı olan diğer öğretmenler. Yandaş anlayışıyla doldurulmuş olan idare koltuğundaki okul müdürleri, öğretmenin ne yaşadığından bir haber olan veliler, notu düşük olduğu için, hayal dünyasında öğretmeni çoktan asıp kesmiş olan öğrenciler, her gün ailesinden daha fazla birlikte zaman geçirdiği ve mesleki anlamda aynı dertlerden muzdarip olan iş arkadaşları. Düşününki ortaya nasıl bir sonuç çıkacak. Bir kurumu ve çalışanlarını, elinizle attığınız bir bomba ile parçalamak kadar vahim bir haldir bu. Var olan çarpıklıkların ortasında lale üretmeye çalışan öğretmene diyoruz ki; elinde toprağın suyun güneşin olmadan üret. Topluma, sürekli emek harcayan öğretmenden, toplum hep alacaklı olduğunu sanmaktadır. Hiç vermeden almak, tüketmek kurutmak yok etmekten öteye gidemez. ‘’Ülkemizi gerçek hedefe, gerçek mutluluğa kavuşturmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanımızı kurtaran asker ordusu, diğeri ulusumuzun geleceğini yoğuran irfan (bilim, kültür) ordusudur’’ demiş Atatürk. Toplumun güzelleşmesi, güzel ruh ve bilinçle desteklenen öğretmenlere bağlıdır. Daha güzel, daha mutlu ve daha umutlu bir millet olabilmek için öğretmenler kadar çiçekler yağsın başımıza diyorum.