Denizli Sanayi Odası bünyesinde bulunan 17 meslek komitesinin seçim sonuçları kesinleştikten hemen sonra toplantılarına başladığını aktaran Kasapoğlu, “Komite toplantılarımız sayesinde her sektörün nabzını tutabilir hale geldik. İhracatçı bir kent olan Denizli’deki sanayicinin ana sorunları ortak. Sanayici bugün yüksek enerji enflasyonu ve baskılanmış döviz kuru arasında sıkışmış durumdadır. Pandemi sürecinde ve sonrasında satışlarda yaşanan ivme yerini sert düşüşe bıraktı. Bu ivmeyle yeni yatırımlara başlayan sanayici, kendisini yatırım dostu olmayan bir ortamın içerisinde buldu. Politika faizinin düşüklüğüne rağmen reel faizlerin yüksekliği, yeni yatırımlara engel olduğu gibi mevcutların da yarım kalmasına sebep olmaktadır.” dedi.
Denizli’nin ihracatının çoğunu Batı ülkelerine yaptığının altını çizen Kasapoğlu, Batı’daki talep daralmasının Denizli üzerindeki etkilerini şu sözlerle açıkladı: “Batıda yaşanan enflasyon ve savaş küresel pazarda talep daralmasına yol açtı. Bu talep daralması da Denizli tekstil, hazır giyim ve mermer sektörlerinde ciddi bir resesyona neden oldu. Ne yazık ki Avrupa’dan gelen veriler durgunluğun yılın ikinci çeyreğine kadar devam edeceğine işaret ediyor. Enerji fiyatlarındaki astronomik artışı fiyatlara yansıtamıyoruz. Baskı altında tutulan kur, maliyetlerin döviz bazında yüksek kalmasına ve dolayısıyla zaten alım iştahı düşmüş Avrupalı alıcıya satış yapamamamıza sebep oluyor. Dövizin baskılanması, gittikçe daralan Avrupa pazarında ihracatçımızın rekabet gücünü baltalıyor. Belki ihracat rakamlarımız henüz artı gösteriyor ancak bu artış hammadde fiyatlarındaki artışa bağlı olarak gerçekleşiyor. Birçok sektörde kilogram bazında üretim, satış ve ihracatın gerilediğini görüyoruz.”
Sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için reel sektörün mercek altına alınıp desteklenmesi gerektiğini belirten Kasapoğlu, “Önümüzdeki altı ayda sanayicinin bilanço ve nakit akışlarını kontrol altında tutması gerekiyor. Bu süreçte finans sektörünün ve hükümetin reel sektörün taleplerine cevap verebilmesi kritik öneme sahip olacak. Pandemi sürecinde ve sonrasında uygulanan doğru üretim politikaları ile reel sektörün ekonomiye güveni arttı. Bunun sonucunda da yatırım ve istihdam arttı. Bu süreçte yatırım, istihdam ve ihracat rakamlarının aşağı yönlü hareketine izin vermemek gerektiğini düşünüyorum. Hızlı kur artışı ya da volatilite olmamalı ancak dolar kurunun en azından enflasyonla uyumlu bir seyir göstermesi gerekmektedir. Enflasyon muhasebesi en kısa sürede uygulamaya geçirilmelidir; aksi takdirde mevcut koşullarda sanayicinin bilançoları erimeye devam edecek ve gerçekleşmeyen kazançların vergileri ödenmek durumunda kalacaktır.” dedi.