Samsun’da Atakum Kent Konseyi tarafından 22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle, “Su Savaşları ve Dünyayı Tehdit Eden Kuraklık” konulu konferans düzenlendi. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, bir ülkenin su fakiri sayılabilmesi için kişi başına bin metreküpün altında su düşmesi gerektiğini belirterek, “Toplam su varlığımız 112 milyar metreküptür ve kişi başına 1300 metreküp su düşüyor. Bir ülkenin su zengini olabilmesi için kişi başına 8 bin 500 metreküp suyun olması gerekiyor. 2025’den sonra nüfusumuzun 100 bini aşacağı hesaplanıyor, o zaman bin metreküpün altına düşüyoruz. Marmara ve Ege’de şu anda bin metreküpün altına düşmüş durumda. Türkiye, 112 milyar metreküp suyun 45 milyar metreküpünü kullanıyor. Bunun da 33 milyar metreküpü tarımda kullanılıyor. Tarımda yanlış sulama yapılıyor diye yıllardır bağırıyoruz. Son yıllarda DSİ açık sistemden kapalı sisteme geçmeye başlayınca mesafe almaya başladık ama halen israfımız çok büyük” diye konuştu.
Türkiye 27. sırada
Birleşmiş Milletler’in (BM) raporuna göre 2050 yılında 54 ülkenin su kıtlığı çekeceğinin hesaplandığını ifade eden Demir şöyle devam etti: “Dünyanın yüzde 40’ı su sıkıntısı ile karşı karşıya. BM’nin son raporuna göre, su kıtlığı çekecek 33 ülkenin içerisinde Türkiye 27. sırada. Her gün dünyada 6 bin çocuk su ve suyun oluşturduğu problemden dolayı ölüyor. Dünyanın yüzde 40’ı yani 2.4 milyar insan sağlıksız su şartlarına maruz kalıyor. Günlük su tüketimi Almanya’da kişi başına 620, İstanbul’da ortalama 130 litre, şu anda dünyada tam 2 milyar insan 2 litrenin altında su bulabiliyor. Türkiye’nin çeşitli ülkelerle sınırlarını oluşturan 22 akarsuyun bir kısmı Türkiye topraklarından akmaktadır. Fırat, Dicle, Asi, Aras ve Meriç sınırı aşan en önemli sularımız. Rapora göre, Türkiye’nin 2025 yılında su sıkıntısı çekeceği, 2040 yılında ise elindeki su rezervleri yüzünden Türkiye’ye savaş açılacağı iddia edilmektedir.”
AB, Fırat ve Dicle’nin
kontrolünü şart koşuyor
TÜRKİYE’nin toplam su varlığının 112 milyar metreküp olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yusuf Demir, toplam su kaynaklarının yüzde 38’ini Dicle ve Fırat’ın oluşturduğunu belirterek şöyle devam etti: “Ancak bunlar da elimizden gitmek üzere. Eğer giderse 112 milyar metreküp su 65 milyar metreküpe iniyor. AB Komisyonu 2004 tarihli etki değerlendirme raporunda, Türkiye Avrupa Birliği’ne girecekse Orta Doğu’daki suyun giderek daha stratejik bir konu haline geldiğine dikkat çekmiş. AB; Fırat ve Dicle için Ren ve Tuna nehirlerinde uygulanan sistemin bir benzerini öngörmektedir. Sonuç olarak Türkiye’den talep edilen, topraklarından geçen bu iki yaşam kaynağının denetimini AB güdümündeki bir komisyon ya da uluslararası organizasyona devretmesi ve bu sular üzerinde hak iddia etmemesidir. Şu anda AB ile tartışmalarımızın en önemli konularından bir tanesi budur.”