Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Merkezi’nin şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı başlattığı imza kampanyasında sayı 100 bini buldu. CHP’nin ADD üyesi milletvekillerinin de destek verdiği imza kampanyası bugün Meclis’te düzenlenen ortak basın toplantısının ardından TBMM Dilekçe Komisyonu’na teslim edildi. ADD’yi toplantıda Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Eski Başkanvekili Uluç Gürkan temsil etti.
Basın toplantısında konuşan CHP Denizli Milletvekili ve ADD Eski Genel Başkan Yardımcısı Kazım Arslan şu açıklamalarda bulundu:
SORUN FABRİKALARDA DEĞİL SARAY İKTİDARINDA
“Şeker Vatandır, Vatan Satılmaz” diyen, “Şeker Fabrikaları Cumhuriyetin Kalesidir, Satılamaz” diye haykıran milyonlar, sesini şimdi Meclis’te de duyuruyor. Türkiye 7’den 70’e ayağa kalkıyor ama iktidar içeriye değil dışarıya kulak kabartıyor. İktidar şeker çiftçisine, işçisine, nakliyecisine değil ABD taleplerine bel bağlıyor.
Şeker fabrikaları kamuda olduğu için değil, kötü yönetim nedeniyle zarar ettiriliyor. Verimli çalişması yönünde gayret sarf edilmiyor. Sorun, şeker fabrikalarını devletin işletmesi değil, bu fabrikaları kötü işlettiren iktidarda aranmalıdır. Şeker fabrikaları değil, israf batağındaki saray rejimi bu millete yüktür.
Şeker fabrikalarını satmak yerine yeni bir kamu işletmeciliğiyle ayağa kaldırmak, özerkleştirerek işletmek mümkündür.
Elde kalan son 14 şeker fabrikasını satmaya kalkanlar, pancar çiftçisinin insanca yaşam sürmesini engelleyecektir. Çiftçiyi işsizliğe ve göçe mahkum edecek, emperyalizmin ürettiği kanser yapıcı GDO’lu tatlandırıcıyı halka yedirecek, yabancı şirketlerin kârını katlamasının önünü açacaktır.
Üyesi olduğumuz Atatürkçü Düşünce Derneği yurt çapındaki imza kampanyasında 100 bin imzayla şeker pancarının yok edilmesine karşı hükümeti ve Meclisimizi son kez uyarıyor, özelleştirme kararının iptalini talep ediyor.
ATATÜRKÇÜ KALKINMA MODELİNİ ÇÖKERTENLER GAFLET UYKUSUNDADIR
Genç kuşakları ithal ve nişasta bazlı şekere teslim etmek, Türkiye’nin geleceğini uçuruma itmektir. Cumhuriyetin temel kurumlarından, ulusal tarımın ve yerli ekonominin belkemiği olan şeker fabrikalarını kapatmaya kalkmak, Atatürkçü Toplumsal Kalkınma Modelini çökertmek, işsizliği artırmak demektir. Atatürkçü ekonomi ve tarım modelini yok sayarak tarımı ve sanayiyi yabancı şirketlerin kâr hırsına terk etmeye çalışanlar, gaflet ve dalalet uykusundadır. Artık uyanın!
KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞTIR, UYARIYORUZ!
Atatürkçü Düşünce Derneği gerçeği net biçimde haykırıyor: Şeker fabrikaları Cumhuriyetin kalesidir, satılamaz! CHP ve Atatürkçü Düşünce Derneği bu kalenin yılmaz savunucusu olarak dimdik ayaktadır.
Ezilenden yana olanlar, 100 bin imzayla bugün köprüden önceki son çıkışı gösteriyor; çiftçisi, işçisi, işvereni ve işletmesiyle sağlıklı, kazançlı, yerli şekeri destekliyor.
Şeker fabrikalarını özelleştirmek, 500 bin çiftçiyi ve ailesiyle birlikte 3 milyon insanımızı etkileyecek. Alt sektörlerle beraber 10 milyona yakın vatandaşımızın hayatı bu kararla kararacak.
ABD kaynaklı firmaların çıkarına işleyecek bu karar, gayrimillidir. Yerliden, milliden yana olmanın en önemli kanıtı şekerine, toprağına, suyuna sahip çıkmak; ithal ete, ithal yeme, samana ve bakliyata karşı çıkmaktır.
SARAY’IN HARCAMASINI KISIN, ŞEKER PANCARINI AYAĞA KALDIRIN
Şeker fabrikalarını devletin sırtında yük sayan Saray’ın sadece 13 günlük masrafı bile şeker fabrikalarının zararını kapatmaya yetiyor. Çok değil, Saray harcamalarının 30’da 1’ini tasarruf edin, 1200 odalı sarayın sadece 8 odasının bu millet yükünü azaltın çok şeyin değiştiğini göreceksiniz. Et ve Balık Kurumunu, TELEKOM’u yok pahasına özelleştiren, Son 4 yılda 4 milyar Lira vergi borcunu affeden, Türkiye’yi ithal şirket cennetine çeviren bu hükümet, yerlilik ve millilik arıyorsa, dönüp Cumhuriyetin ilk 15 yılına bakmalı.
ŞEKER FABRİKALARININ ZARARI HEMEN KAPATILIR
Bugün, tüm şeker fabrikalarının toplam zararı 28 milyon Lira. Son 4 yılda affedilen vergi borcu ise 4 milyar Liradır. Oysa, affedilen vergi borcuyla şeker fabrikalarının tam 142 yıllık borcu silinirdi. Meydanlarda esip gürleyenler, 3 milyon vatandaşı besleyen şeker fabrikalarını milletin sırtında yük görenler, yandaşın borcunu silerken Atatürk’ün kurdurduğu ulusal şeker fabrikalarını özelleştirmeye kalkıyorsa, ortada açıkça milli ve yerli olmayan bir iktidar mevcuttur. Bu tutumundan vazgeçmelidir.