Şehit Ruhi Kılıçkıran Nasıl Şehit Edildi?

4 Ocak 1968’de şehir edilen Ülkücü Hareket’in ilk şehidi Ruhi Kılıçkıran'ı rahmetle anıyoruz.

Cumhuriyet tarihinde dillere destan olmuş ve istikbalde daima şerefle yad edilebileceğine inandığımız Ülkücü Hareket’in ilk şehidi Ruhi Kılıçkıran’dır

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencisi ve Ülkücü Hareketin ilk şehidi Ruhi Kılıçkıran 4 Ocak 1968’de Site Öğrenci Yurdu kantininde çıkan kavgada vurularak şehit edildi.

Şimdi sizlerle Ülkücü hareket içerisinde ‘Türk-İslâm davası için verilen ilk ülkücü şehit’ olarak anılan Ruhi Kılıçkıran'ın hayat hikayesini paylaşıyoruz.

Ruhi Kılıçkıran Kimdir?

1946 yılında Osmaniye’nin Rızaiye Mahallesi’nde dünyaya gelen Ruhi Kılıçkıran çocuk yaşta babası Ömer Efendiyi kaybetti ve annesi Münire hanım ile yetişti.İlk ve orta öğrenimini Osmaniye’de tamamladıktan sonra 1966 yılında Ankara Üniversitesi’ne kaydoldu.

Çok küçük yaşlarda babasını kaybeden şehidimiz, ağabeyi Hüseyin ile beraber hayat kavgasına başlıyordu. Henüz ilkokulda iken simit satarak ailesine katkıda bulunmaya çalışıyordu. Soğuk, sıcak, kar, kış demeden anasına ve ailesine yardımcı olma mücadelesi veriyordu. Lisede iken katıldığı bir müsamerede öğretmeni şiir okuması için Ruhi’ye görev veriyordu. Müsamere için giyeceği bir ceketi o gün ödünç alıyordu. Şiir okurken onun mahcubiyetini yaşıyordu.Hakk’a hizmet yolunda haksızlıklarla mücadeleyi o yaşta öğrenmişti.

İşte bu dönemlerde şehidimiz sanki açlık orucuna giriyordu, ama yine de bu sıkıntısını ailesine belli etmemeye çalışıyordu. Yazdığı mektuplarda daima iyi olduğunu ifade ediyordu. Öyle bir hayat yaşıyordu ki yol parası harcanmasın diye dini bayramları ailesinden ve anacığından uzakta geçiriyordu.

Şehidimiz bayram günü ile ilgili hatıralarını not defterine yazıyordu. Aynı not defterinin başka sayfasına bu büyük mutsuzluğu şöyle ifade edecekti. Defterin üzerine bir şema çiziyor ve şema şöyle: “Milliyetçilik” diyor ve oklarla umdeleri işaret ediyor birinci okun karşısında kocaman bir “ana hakkı” yazılı. Demek ki mutsuzluğu “ana” ile ilgiliydi. Şemada yer alan oklardan ikisinin karşısında yazılı olan “din” ve “vatandaşlık” umdelerine bağlılığıysa ona şehadeti hazırlıyordu.

Bir iftar sonrası Site Yurdu Kantini’nde mukaddes değerlere açıkça saldırı yapan bir topluluk vardı. Ruhi, yemeğini bitiriyor ve duasını ediyor ama hain zihniyetli güruh mukaddes değerlere karşı sözlü ithamlarına devam ediyordu. Ruhi ise yanına boş bir sandalye çekerek Türk Milleti’nin değerlerine saldırı yapılmaması gerektiğini, bunları bu konuda konuşmaya davet ediyordu. Bu davetin karşılığı olarak hain grubun elebaşısı Allah cellecelaluhu ve dini kastederek “olmayan şeylerin tartışmasını mı yapacağız” diyor ve mukaddes değerlere küfrünü daha da artırıyor. Ruhi küfrü geri alması uyarısında bulunuyor. Fakat hain grup mukaddes değerlere küfre devam ediyor. Bunun üzerine Ruhi’nin yumruğu ile yere yıkılıyor. İşte bu andan itibaren ihanet sürüsü hep birden Ruhi’nin üzerine saldırıyorlar. Bir tabanca ateş alıyor ve Ruhi Kılıçkıran bir Allahsız tarafından kurşunlanarak şehit ediliyor.

Şehidimizin ruhu şâd, mekanı cennet olsun.

Gündem Haberleri

'Esad, Rusya'da Güvende'
Suriye'ye dönüşler iki kat arttı
Baas rejimi nedir?
Teğmenlere destek veren savcı açığa alındı
Şiddette sıfır tolerans algısı boşa çıktı