Yine günlerden seminer ve biz öğretmenler bir seminer konusu üzerinde toplandık.’’Bütçe Yönetimi.’’Sunumu yapacak olan görevli kişi belli ki büyük bir ciddiyet ve görevine olan inancı ile uzun uzun hazırlanmış. Sunumun yapılacağı kitle eğitimci olunca, herkes belirlenen yer ve saatte solonda yerimizi aldık. Bilen bilir, öğretmenlik adabını almış ve iş disiplinini benimsemiş olan bir eğitimci, bu duruşunu her ortamda sergiler.
Haliyle eğitimci kitleye seminer verecek olan kişilerin de, başta bilgi donanımı ve bilgiyi karşıya aktarımı noktasında, hitabet, ses tonu ve beden dili açısından yeterli olması gerekir. Öğretmenliğimin 15.yılını çalışıyorum. Geçen bu süreçte, bazen Bakanlığımızın isteği ve bazen de kendi isteğim üzerine birçok farklı eğitim ve seminerlere katıldım. Vaktinizi ve sabrınızı harcadığınız bu tarz çalışmaların, üzerinizde bırakacağı etki çok mühimdir. Dinlediklerimizden yeni bir şeyler öğrenmeyi, belki farklı bir bakış açısı keşfetmeyi, belki de öğrencilerimize ve yakın çevremize faydalı olabilecek bir paylaşım bekleriz.
Benim asıl değinmek istediğim konu, bütçe yönetimi seminerinde geçen bazı cümleler ve bu cümlelerin biz öğretmenlere hissettirdikleri. Bizler zaten yıllardır, maddi sıkıntılarla yaşayabilmek gibi zorlu bir mücadelenin üstesinden gelebilmişken, daha fazla bize ne anlatılabilirdi? Ülke olarak ekonomik durumumuz ve halk olarak içinden çıkamadığımız enflasyon oranları ortada. Halk ‘Ben açım, pazardan eve yine elim boş döndüm ’ derken, Bakanlarımız ‘Açlıkta ne demek zevki sefa içindeyiz’edasıyla açıklamalar yaparak, bir türlü üstesinden gelemedikleri ekonomik krizi halı altına süpürmektedirler.
Çok acıdır ki bu balonlaşmış yalanlara önce kendilerini inandırmakta, yetmeyip bir de her şeyin farkında olan biz halkı da inandırma çabasındadırlar.2017 yılı memur ve emekliye hak görülen %3’lük enflasyon farkı, aslında yapılan büyük haksızlığın somutlaşmış halidir. Devlet büyüklerimiz ülke nüfusu adına sık sık, her aileye en az üç çocuk yapın çağrısında bulunmaktadır. Maddi anlamda orta seviyede dahi yaşam kalitesi süremeyen birçok aile mevcut iken, bir de dünyaya getirecekleri üç evlada nasıl bir hayat sunabilirler? Diye sormaktan alıkoyamıyoruz kendimizi.
Seminerdeki konuşmacımız, aile ekonomisini nasıl düzeltebileceğimizi uzun uzadıya anlattı ve bizlere çok parlak fikirler sundu. Ben de bilmeyenler için yazıyorum ki belki
okuyucularıma bir faydam dokunur. Dedi ki;
-Çocuklarınıza çok harçlık vermeyin
-Kredi kartı kullanmayın
-Dışarıda yemek yemeyin… gibi daha bir çok parlak cümle sıraladıktan sonra şunu ekledi. Her istediğinizi almayın, her istediğinizi yemeyin, her yıl tatile çıkmayın. Paranızı cebinize koyun ve sayın ki aldınız, sayın ki gezdiniz, sayın ki yediniz J Kendisini o kadar inandırmıştı ki anlattıklarına, bizler de ‘say ki inandık’alkışı ile başarılı bir semineri daha ardımızda bıraktık.
Tülay GAZALCI
Türk Eğitim Sen Denizli Şubesi
Eğitim ve Sosyal işler sekreteri