Milli ve Manevi hareketin ülkemizdeki en önemli temsilcilerinden sayılan Rahmetli Alparslan Türkeş’in Ana Ocağı’nın harabe halde olduğu ortaya çıktı. Gazeteci Yazar Fatih Bayhan Kıbrıs ziyaretinde o çok fazla bilinmeyen evi buldu ve görüntüledi. İşte o eve dair Adanapress.com.tr ‘de yayınlanan detaylar:
Alparslan Türkeş’in 25 Kasım 1917 tarihinde doğduğu, Lefkoşa surlar içi Haydarpaşa Mahallesi, Kirlizade Sokağı 13 numaralı ev Kıbrıs’ta bir şehir efsanesine dönüşmüş durumda. Lefkoşa surlar içindeki tarihi kale içinde bulunan ev görenleri hayrete düşürüyor. Adanalı Gazeteci Yazar Fatih Bayhan’ın Kıbrıs ziyaretinde izini sürerek bulduğu ev içler acısı bir halde. Konuyla ilgili açıklama yapan Yazar Bayhan, “Lefkoşa surlar içinde tarihi bölgeyi ziyaretimiz sırasında bir Kıbrıs vatandaşı sözü Rahmetli Türkeş’ten açıp, “Evi’de burada, Kıbrıs’ta hem düşünceleri garip hemde ana ocağı evi garip ve harabe halde demez mi? Gazeteci titizliğimiz devreye girdi. Sohbeti tamamlayıp evin izini sürdüm. Ara sokaklardan geçip harabe bir yapının önüne gelince, “İşte burası” dediler. Ev gerçektende viraneydi. İçine girmek, fotoğraf çektirmek zor görünüyordu. Zira her an bir bölümü göçecekmiş gibi bir haldeydi. Bu haliyle fotoğraflar çekip, durumu kayda aldım” dedi. Peki Bu evle Türkşe’in bağlantısı nedir?
Aslında Türkeş’in babası Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşkerli köyünden “Koyunoğlu Ailesi”ne mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey, annesi ise Kıbrıs Türklerinden Fatma Zehra Hanım. Lefkoşe’de 25 Kasım 1917 tarihinde dünyaya gelen Alparslan Türkeş, ata toprakları olan Kayseri’ye özel bir ilgi duyardı ve sevgiyle bağlıydı. Ama Kıbrıs’ın onun zihninde hep özel bir yeri oldu.
Alparslan Türkeş, Kıbrıs’ta Lefkoşe’nin Haydarpaşa Mahallesi, Kirlizade Sokağı 13 numaralı evde 25 Kasım 1917 tarihinde öğle vakti dünyaya geldi. Koyunoğlu Ailesi, yeni doğmuş olan erkek evlatlarına “Ali Arslan” adını vermişler. Arslan adı ile anılmaya başlayan çocuğun adı zamanla “Alparslan” olmuş. Soyadı kanunundan sonra ise “Türkeş” soyadını almış. Asıl adının Feyzullah olduğu yolunda olan iddialar ise ne ailesi, ne de kendisi tarafından kabul edilmemiştir. Alparslan Türkeş, babası Ahmet Hamdi Bey’in ilk çocuğu, annesi Fatma Zehra Hanım’ın beşinci çocuğudur. Zehra Hanım, ikinci evliliğini Ahmet Hamdi Bey ile yapmış. Alparslan Türkeş’in beş kardeşi var. Dört erkek kardeşi üvey, tek kız kardeşi var. Onunla da babaları aynı, anneleri ayrı. Çünkü, Ahmet Hamdi Bey, Fatma Zehra Hanım’ın üzerine bir kez daha evlenmiş. Ancak, ikinci evliliği uzun sürmemiş ve boşanmışlar. Üvey erkek kardeşlerinin isimleri: Mehmet Ragıp, Ahmet Kazım, Ali ve Mustafa. Kız kardeşinin adı ise Dervişe. Alparslan Türkeş ile kız kardeşi Dervişe birlikte büyümüşler. Dervişe ile aralarında iki yaş vardır. Alparslan Türkeş, ilkokula Lefkoşe’de “iptidai” adı verilen Sarayönü Camii yanıbaşındaki Sarayönü İlkokulu’nda yaptı. İptidai’de Arap harfleri ile öğrenim görmüştür, ilkokuldan sonra ise “rüştüye” adı verilen ortaokula başladı. Alparslan Türkeş, “rüştiye” ortaokul üçüncü sınıfa giderken Osman Zeki Bey isimli bir öğretmeni küçük “Arslan”ın adının “Alparslan” olmasını istemiş ve o günden sonra adı “alparslan” olmuştu. Ortaokulda (Rüştiyede) okurken Kıbrıs Türkleri’nden Turgut Bey isimli hocasından Türk toplulukları hakkında ilk bilgileri alan Alpaslan Türkeş; soydaşlarımızın esaret altında yaşadıklarını duyunca 14-15 yaşlarındaki bir Türk gencinin hassasiyetini taşıyarak milliyetçi duyguları kabarmış ve Türk Dünyası Ülkelerinin bağımsızlığına kavuşması gerektiği fikrini ilk kez bu yıllarda benimsemişti. "O, küçükken bile ruhunu sarmış olan Türklük ateşi ile yanardı. Türkler’in Kıbrıs’ı mutlaka kurtaracağını hatta kendisi büyüyünce asker olup Kıbrıs Türkleri’ni özgürlüğüne kavuşturacağını söylerdi.
Tek hedefimiz, İngilizleri Ada’dan kovup özgürlüğe kavuşmaktı. Türkeş, böyle bir ruh hali içinde Türkiye’ye geldi ve subay oldu.” Dr.Fikret Alkan Alparslan Türkeş’in çocukluk dönemi arkadaşı 1571 yılında Osmanlı topraklarına katılan Kıbrıs, 1878 yılında İngilizlere geçici bir süreyle verilmişti. 1918 yılında Birinci Dünya Savaşı’ndan mağlup olarak çıkan Osmanlı Devleti’nin elinden Kıbrıs’ı İngilizler almışlardı. Kıbrıs yönetiminin İngilizlerin eline geçmesiyle adada Rum nüfusu artmış, Türk nüfus azalmıştı. İngiliz yönetimine tahammül edemeyen Türkler, anavatana göçüyorlardı. Alparslan Türkeş’in ağabeyleri Mehmet Ragıp ve Ahmet Kazım, 1924 ‘te imzalanan Lozan Antlaşmasının bazı haklarından faydalanarak Adana’ya göç ettiler. 1932 yılında ortaokuldaki öğretmenlerinin etkisiyle subay olmaya karar veren Alparslan, ailesini ikna ederek Türkiye’ye göç etmelerini sağlamıştı.
Gazeteci Yazar Fatih Bayhan, “Ülkemizde milli ve manevi bilincin gelişmesine emek vermiş bir öncü liderin ana ocağı böyle olmamalı. Yaptığım araştırmanın sonunca daha da üzüldüm. Zira evin tapusu Rahmetli Tuğrul Türkeş’in üzerine yapılmış. Ancak Tuğrul Bey, sadece tapuyu üzerine almakla kalmış. Buraya ilgi göstermemiş. Kıbrıs’ta milli meselelere karşı halkımız duyarlıdır. Rahmetli Türkeş’in de ilk eğitimini aldığı yer burasıdır. Bu nedenle Rahmetli Türkeş’in ana ocağı olan bu evin bir anı evi olarak onarılması gerektiğine inanıyorum.” dedi.
Fatih Bayhan, “Ülke olarak değerlerimize sahip çıkamıyoruz. Batı’da öncü liderlerin, sanatçıların, düşünce insanlarının hatıraları kıymetlidir. Anı evleri mutlaka olur. Buradan Sayın Tuğrul Türkeş’e ve tabi diğer evlatlarına ve elbette Rahmetli Türkeş’in öncülük ettiği milli ve manevi hareketin siyasi temsilcisi MHP’ye çağrıda bulunuyorum. Kıbrıslıların dediği gibi, “Türkeş’in fikirleri de, Ana ocağı gibi garip ve harabe haldedir burada. Sahipsizdir” sözü değişsin, önce ana ocağına sahip çıkılmalıdır, dedi. Fatih Bayhan’ın Kıbrıs’ta Lefkoşa’da bulunan Anaocağı evine ait fotoğrafları Türk kamuoyuyla paylaşıyoruz."