“Bir varmış bir yokmuş”la başlardı ya eski zaman masalları
Şimdilerde “Çok varmış çok yokmuş”a dönüştü yeni çağ masalları.
Yedi göbek öncesi dedemle çetleşiyoruz artık PC’de
Yedi göbek öncesi ninem bizi gözetliyor müstehzi bakışlarla…
O da nesi kadın değil mi nihayetinde
R li bir Uk/ayna görüyorum ninemin ellerinde!..
Meğersem bir korku masalı seyredermiş
Yedi göbek öteden bugüne dair…
Ben görmeyeyim diye saklamaya çalışsa da
Göz ucuyla görebiliyorum olanı biteni ucundan kıyısından…
Uzaktan uzağa iki dev sesleniyor R li Uk/Aynaya önce gizli gizli:
“Ayna ayna senden güzeli yok bu dünyada!” derken birisi;
Diğeri de, “Benden başkalarına gösterirsen yüzünü,
Kırarım, bin parçaya ayırırım da
Bir daha bütün göremezsin kendini!..” tehditlerini savuruyor
R ‘li Uk/Aynaya dişlerini gıcırdatarak!..
Ve beklenen oluyor işte!
R li Uk/Ayna tatlı sözlere yöneliyor gizliden gizliye!..
Kırarım seni diyen çıkıp geliyor ötelerden burnundan soluyarak!..
O da nesi!.. Birden;
Devler maskelerini çıkarıyorlar yüzlerinden birer birer…
İnsanlar olup bitene “Filler tepişiyor!” derken;
Fillerden birisi basıyor R li Uk/Ayna ‘ya…
R li Uk/Ayna kırılıyor
Uk/Ayna bin bir parça… Uk/Ayna tuzla buz…
R si düşüyor Uk/Ayna’nın…
Dünya tribünü seyirci dolu.
Bir yuh bekler ya insan haksızlık karşısında
Bir uğultu… Bir gürültü... Bir uğultu sormayın!..
Gök yarılacak zannederken sesler netleşiyor uzaktan uzağa
Cek cak, cek cak.. Ceğiz cağız, ceğiz cağız…
Cek cak, cek cak.. Ceğiz cağız, ceğiz cağız…
Cek cak, cek cak.. Ceğiz cağız, ceğiz cağız…
Derken
Aslanlarla ceylanlar misali
Güçlülerle güçsüzler baş başa yapayalnız kalıyorlar meydanda…
Yedi göbek ötedeki ninemin aynasında
Bir korku filmi yayını başlıyor sanal dünyada canlı yayında…
Gündüzleri, akrepleri andıran ölüm araçları geçiyor sürü sürü
Geceleri, karanlığını kırk yerinden yırtıp atan
Mermi yağmuru başlıyor ansızın…
Kötü adamlar, acımış gözükseler de olup bitene
Gizliden gizliye korkunun gerilimiyle
Dişlerini gıcırdatarak, yumruklarını sıkarak
Daha çok, daha çok, daha çok olsa
Daha çok, daha çok, daha çok ölse; ölenler…
Diye fısıldaşıyorlar işte…
Bu masalın tam ortasında…
Filler tepişirken R si de düşen Uk/ayna paramparça oluyor…
Uk’ayna bin bir parça, Uk’ayna tuzla buz oluyor;
Dağılıyor… İşte!..
Az gidilir uz gidilir altı ay bir güz gidilirdi ya eski zaman masallarında
On yılda, yirmi, yılda elli yılda yaşanan yıkımları
Üç günde, beş günde dokuz günde yaşıyoruz artık…
Ve… çok gidiyoruz, yok gidiyoruz; saniye de yüz gidiyoruz.
Bu sefer, üç beş günde ışık hızıyla yüz bin düz gidiyoruz…
…
Madem ki yeni çağ masalları anlatıyoruz
Eğer anlatılan bir masalsa
Yine de umutla bitirmek gerekir değil mi ya masalı…
İşte umut… İşte Mia… İşte Luna/Işık…
İşte… İşte… Metro tünellerinde doğum sancıları
Metro tünellerinde umut bebekleri ekiliyor
Şimdilerde gelecek zamanlar adına…
Bir anne sanki bir anne kediymişçesine MİA diyerek
Bir çığlık gönderiyor geleceğe…
Bir anne de LENA diyor… LENA LENA=IŞIK… diyor
Karanlıklarda doğurduğu yavrusuna…
Ve nice anne çığlığına karışan
Nice bebek tohumları ekiliyor Ki Evi’n korku tünellerine…
Mademki çakallar, aslanlar, sırtlanlar birlikte yaşıyorlar ceylanlar…
Mademki ceylanlardan beslenseler de canavarlar!
Mademki çağlardır ne ceylan tükeniyorsa ne de canavarlar…
Her yeni doğum MİA’sıyla, LENA’sıya
R lerin yerleştiği bir Uk /Ayna müjdeliyor demektir
Her doğum Ki / Ev’de…
O da nesi!..
Bakın bakın!.. İşte, işte, işte!..
Elmalar yine de terk etmemiş insanlığı…
Birisi bana, birisi MİA’ya, birisi LENA’ya/Işığa…
Birisi de “Ki / Ev”i olsun her canın dileğiyle canlar!..
Birisi de sizlere…
Birisi de sizlere…
Birisi de sizlere…