Milliyet’in haberine göre; Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde terör örgütü PKK tarafından 2 ton patlayıcı yüklü traktörle düzenlendiği belirtilen saldırının yaraları sarılmaya çalışılırken güvenlik ve istihbarat birimleri bölgede son dönemde artan ve bu saldırı ile doruk noktasına çıkan eylemlere ilişkin ilginç tespitlerde bulundu. Alınan bilgilere göre, gelen raporlarda PKK’nın bölgede terör eylemlerini tırmandırarak kanton ilan etmeye hazırlandığı tespitleri yer alıyor.
Bölgede 11 Temmuz’da araç yakmalarla başlayan ve Doğubayazıt saldırısıyla doruk noktasına ulaşan eylemlerin soruşturması sürerken güvenlik ve istihbarat birimleri Ağrı, Doğubayazıt, Kars-Kağızman, Iğdır, Ardahan ve Göle ilçesi ile Erzurum’un bazı kısımlarını kapsayan bölümde PKK’nın “ilk kanton bölgeyi” ilan etmeye hazırlandığı yönünde raporlar geldiği belirtiliyor.
KANTON İDDİASI
Söz konusu raporlarda KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın en yakın adamlarından olan Yusuf Şek’in de terör eylemlerini tırmandırıp bölgeyi ısıtmak amacıyla bu alana kaydırıldığı belirtiliyor. Güvenlik ve istihbarat birimlerinin tespitlerine göre, örgütün bu bölgeye ilişkin planlamalarında PKK kampları olduğu belirtilen Ermenistan’dan sağlanan destek de yer alıyor.
Türkiye’de daha önce çerçevesi Abdullah Öcalan tarafından çizilen ve KCK Sözleşmesi’nde yer alan “demokratik özerklik” modeli HDP’li yerel yönetimler tarafından uygulamaya çalışılmış, Hakkari başta olmak üzere Şırnak Cizre ve diğer bazı yerlerde bu yönde oluşumlar ortaya çıkmıştı. Bu modelde; mahalle, ilçe, il meclisleri, “vergi” adı altında para toplayan mali birimler, vatandaşlar arasındaki ihtilafları çözmek üzere Türk mahkemeleri yerine oluşturulan halk mahkemeleri ile kolluk kuvveti gibi işlev görmek üzere oluşturulmuş silahlı gruplar bulunuyor.
SURİYE UYGULAMASI
Bu modelden esinlenen PYD denetimindeki Suriye’nin kuzeyinde de 21 Ocak 2014’te üç özerk kanton bölgesi ilan edilmişti. İsviçre modelini örnek alan kanton uygulamasına Kürtlerin dışında bölgedeki etnik gruplar da yer alıyor.
Rojava’daki ‘geçici yönetim’ projesi, 12 Kasım’da ‘kurucu meclis’ ilanıyla başladı. Buna göre geçici yönetim İsviçre modeline benzer şekilde 3 ayrı özerk kanton şeklinde oluştu. Bunlar Cizire, Kobani ve Afrin olarak ilan edildi. Her kantonun bir bölgesel meclisi oluşurken genel meclis Kamışlı olarak belirlendi. Genel meclise üç kantonun temsilci gönderilmesi ve kantonların koordinasyonunun bu meclis tarafından sağlanması benimsendi.
Geçici yönetim için 96 kişilik genel meclis oluşturuldu. Bu meclise bağlı aralarında Arap, Çeçen ve Hıristiyanların da bulunduğu 62 kişilik ‘Geçici Yönetim Denetleme ve İzleme Konseyi’ kuruldu. Bu kurumların üzerinde ise ‘yürütme konseyi’ bulunuyor.
Özerk Yönetim Yasama Meclisi, bölgeyi yönetecek “Toplumsal Sözleşme”yi (Anayasa) bir süre önce kabul etmişti. Sözleşmeye göre, bölge üç kantona ayrılırken Kürtçe, Arapça ve Süryanice üç resmi dil olarak kabul edildi. Suriye’ye bağlı olduğu vurgulanan kantonların savunma gücünün PYD’nin silahlı kanadı YPG olduğu ifade edildi.
BARZANİ’NİN TEPKİSİNİ ÇEKTİ
Kanton yönetim modeli de 51 maddeden oluşuyor. Dört ayak üzerine oturtulan sistemde, Yasama Meclisi, Yönetim, Adalet ve Yüksek Seçim Kurulu bulunuyor. Yüzde 40 cinsiyet kotasının uygulandığı yönetim modelinde Süryanilere pozitif ayrımcılık uygulanırken tüm kurumlarda eş başkanlık uygulanıyor.
Rojava kantonu, Ezidilerin yaşadığı, bir bölümü IŞİD’in işgali altında olan Kuzey Irak’ın Şengal bölgesi için de uygulamaya geçirildi. Ancak bölgeyi denetim altında bulunduran KDP ve Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani’nin tepkisini çekti. Tepkiye rağmen Şengal kantonunun oluşumu için faaliyetlere devam ediliyor.
IŞİD’in Suriye’nin kuzeyi ile Şengal bölgesine saldırıları, bazı bölgeleri işgal etmesi ile kanton uygulamasını bazı bölgelerde geçersiz kıldı. Suriye’nin kuzeyinde genel bir seçim yapılması ve ortak meclis oluşturulmasına yönelik çalışmalar da tam anlamıyla yaşama geçirilemedi.