Özcan Pehlivanoğlu, Veysi Dündar'a Konuştu

Özcan Pehlivanoğlu, Veysi Dündar'a Konuştu

Değerli dostum Özcan Pehlivanoğlu dün misafirimdi. Kendisi, MHP’den ayrılıp, İYİ PARTİ’nin Kurucular Kurulunda yer aldı. Ziyareti fırsat bilip, kendisi ile uzun uzun sohbet etme ve sorular sorma imkanım oldu. Sorularım İYİ Parti’nin getirdiği yenilikler, seçimler, ekonomi, komşularla ilişkilerimiz gibi her konu hakkında ayrı bir başlık açmayı gerektirecek derinlikte oldu. İstifadelerinize sunuyorum.

 

Veysi Dündar (VD)- Zamanın ruhu kavramı hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Özcan Pehlivanoğlu (ÖP)- Ben “zamanın ruhu” diye ifade edilen kavramın bir şeyler içerdiğine inanmıyorum. Zaman olduğu yerde duruyor. Çünkü dünyanın üzerine her sabah güneş doğuyor ve her gece karanlığa bürünüyoruz. Yani değişik bir şey yok. İnsan fıtratı da değişmiyor. İyi ve kötünün mücadelesi yaradılıştan bu yana sürüyor. O zaman yaşadığımız an diliminde, öncesinden farklı bir şey yok diye düşünüyorum. Aksi olsaydı Allah’ın buyruklarının bugün değiştirilmiş olması gerekirdi. Bakın 1400 küsur sene evvelinde bahsedilen insan ve insanla ilgili olaylar bugün de aynen vaki… Uçağa binmek, gökdelende yaşamak, bilgisayarla uğraşmak gibi şeyler bence zamanın ruhu diye bir şey oluşturmuyor. Dünya aynı, insanlar aynı!

 

VD- Sizce Evrensel Değerler nelerdir?

 

ÖP- İnsan beş duyuya sahip; görme, konuşma, duyma, koku alma ve dokunma gibi… İnsanlık alemi, bu doğal duyularına göre bir şeyden ortalamanın üzerinde bir beğeniye sahipse bana göre o evrensel bir değerdir. Örneğin bir mimari yapıya hayranlıkla bakıyorsak, bir tını ile çoşuyorsak, bir koku ile mest oluyorsak, bir filmin repliğini dilimizden düşürmüyorsak, bir heykele beğeni ile dokunuyorsak bunların hepsi tüm insanlar için bir ortak değerdir. Yani “evrensel değer” dediğimiz şey dili, dini, ırkı ne olursa olsun tüm insanlarda etki yapan bir şey demektir. 

 

İYİ Parti ve başarı şansı

 

VD- İyi Parti siyasete renk kattı aslında. Güçlü iktidar için güçlü muhalefet şarttır diyorum ben. Sizce İyi Parti’nin başarı şansı nedir? Ne tip kazanımları olacak ülkeye? 2018 yerel ve 2019 genel seçimler için tahmininiz nedir?

 

 ÖP- İYİ PARTİ, Türkiye’de bir ihtiyaçtan doğdu ve muhalefet etmek üzere değil iktidar olmak için kuruldu. İyi Parti, bugünkü iktidarın tek alternatifidir. Her halde Cumhuriyet tarihimizde kurulduğu ilk günden itibaren bu kadar çok konuşulan bir parti daha olmamıştır. Onun için yurttaşlarımızın yüzde yüzüne hitap eden İyi Parti, iktidar olarak Türkiye’nin geleceğini olumlu bir şekilde etkileyecektir. Hepimizin gözden kaçırdığı bir nokta 16 Nisan referandumu ile ülkemizde rejimin değiştiği gerçeğidir. Artık partilerin iktidarından ziyade ülkeyi kimin yöneteceğini konuşmak zorundayız. Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldığında ki, öyle olacak gibi duruyor, seçilecek Cumhurbaşkanının TBMM’de çoğunluğu olmayabilir. Biz İyi Parti olarak, Genel Başkanımız Meral AKŞENER’i Cumhurbaşkanı olarak görmek istiyoruz ve bunu başaracak güçteyiz. Bu nedenle önümüzde yapılacak tüm seçimlerde İyi Parti, vatandaşımızın öncelikle tercih edeceği bir yenilik hareketi olarak en önde yer alacaktır. Çünkü Türk demokrasisinin ve Türkiye’nin yeniden bir soluklanmaya ihtiyacı vardır. İktidar kendi ifadeleri ile “metal yorgunu”dur. Türkiye bu yorgunlukla yaşayamaz ve yönetilemez…

 

VD- AKP’nin belediye başkanlarını görevden alması, istifaya zorlaması partide küskünlük yaratmış mıdır? Görevden almalara karşı mısınız?

 

ÖP- Halkın oyu ile seçilmiş insanların, halkın iradesi dışında başka bir irade ile istifa ettirilmesi demokrasi ile bağdaşmaz. Bunu yapanlar ve buna boyun eğenler demokrat olamaz. Eğer istifa ettirilenler, yasalara göre bir suç işlemişlerse bu suçu ilgili yargı makamlarına iletmek ve yargının vereceği kararlar çerçevesinde hareket etmek lazımdır. Şimdi bu istifalar karşısında toplumda bir şüphe oluşmuştur. Halbuki, demokrasilerde her şey şeffaf olmalı ve kamuoyu aydınlatılmalıdır. Ancak böyle olmamıştır ve toplumsal vicdan rencide olmuştur. Bu sadece toplumda değil elbette toplumun bir parçası olan Akp’lilerde de olumsuz bir etki, yani küskünlükler yaratmıştır ve yaratmaya da devam edecektir. Elbette bir şüphe yaratılarak insanların görevden alınmasına karşıyım. Herkesin bir onuru, gururu ve ailesi var. Şimdi istifa ettirilenler çocuklarına ve torunlarına ne anlatacak?

 

VD Bu arada sizce Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçiş yapmaktan mutsuz mudur? Bir pişmanlık söz konusu mu?

 

ÖP- Türkiye zor bir ülkedir. Bu ülkeyi ve tarihini tanımazsanız, her şeyin çok kolay olabileceğini zannedebilirsiniz. Bence Sayın Cumhurbaşkanı bu değişiklikle kendi iktidarını belki de ölünceye kadar sürdürebileceğine inandı. Şimdi bu değişikliğin zorluklarını görüyor olabilir. Türkiye, bugün yürürlükte olan sistemle yönetilemez. Süratle çoğulcu demokratik parlamenter sisteme dönmek zorundayız. Kuvvetler ayrılığı ülkenin selameti için olmazsa olmaz bir koşuldur. Her şeyin tek elde toplanması emin olun ki, an gelir en çok o eli rahatsız eder.

 

VD- Partinize katılımlar konusunda ne gibi sıkıntılarla karşılaşıyorsunuz? Halkta bir teveccüh olduğu aşikar. Yaptırdığınız anket var mı? Neticeleri bizimle paylaşır mısınız?

 

ÖP- Türkiye son 15 yılda Akp yönetiminden kaynaklı sıkıntılar yaşadı. Halkın üzerinde tek parti hatta tek adam anlayışının getirdiği bir baskı ve onun sonucu olarak korku oluştu. İnsanlar siyasetten hatta tercihlerini belirtmekten uzaklaştı. Çünkü ekmek paralarına kadar uzanan bir tehdit söz konusu… Hukuk ve yargının hali ortada. Cezaevleri haklı haksız onbinlerce insanla dolu. Adaletin olmadığı bir ülke olduğumuz halkın genel bir kanısı haline geldi. Böyle bir ortamda siyaset yapmak zorlaşıyor. Herkesten siyaset yapmayı bekleyemezsiniz. İyi Parti böyle bir ortamda kuruldu. Şimdi halkı ve ülkenin insan olarak yetişmiş değerlerini siyasete ikna etmek ve demokrasi için yüreklendirmek zamanı… Bunu da liderimiz Meral AKŞENER en iyi şekilde yapıyor. Özellikle gençleri ve kadınları etrafına topluyor. Bu da bize İYİ PARTİ’nin bir gençlik ve kadın hareketine dönüşeceğini gösteriyor. Partimiz kurulduğu günden itibaren halkın büyük bir teveccühü ile karşı karşıya kaldı. Bu bize ne kadar doğru bir iş yaptığımızı gösterdi. Anketler Meral AKŞENER’in, Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı olacağını söylüyor.

 

VD- “İyilik ve sevgi dilini getireceğiz” dedi Meral Hanım. 80 milyon insan için partinizin mottosu nedir?

 

ÖP- Hepimiz kendimiz, ailemiz, çocuk ve torunlarımız, akrabalarımız ve ülkemiz için her şeyin “iyi” olmasını dileriz ve isteriz değil mi? Biz de onun için “TÜRKİYE İYİ OLACAK” diyoruz…

 

Önce genel ve cumhurbaşkanlığı seçimi.. sonra yerel seçim yapılacak…

 

VD- Seçimlere girebilmek için parti olarak seçimlere 6 ay kala kongrenizi yapmış olmanız lazım. Bunu bilen Cumhurbaşkanı ya da iktidar Nisan ayında erken bir seçime gitmek isteyebilir mi? Böyle bir ihtimal var mıdır? Haricen de 15 Temmuz tarihi de dillendirilen bir tarih. O günkü psikolojik desteğin sandığa yansıması nasıl olur sizce?

 

ÖP- Akp’nin kendisi için en avantajlı gördüğü tarihte seçimlere gideceğine inanıyorum… Ve bana göre Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler, Yerel Seçimlerden önce yapılacak… Ancak seçimler hangi tarihte yapılırsa yapılsın biz İYİ PARTİ olarak seçimlere girmek ve bu seçimlerden iktidar olarak çıkmak için hazırlıklıyız.

 

VD- Güneydoğulu Kürt seçmenler sizce de bu seçimde daha etkin olacak mı? Kürtlerin reylerini alacak Parti seçimi kazanır diyor musunuz? İyi Partinin Güneydoğulu seçmen için hazırladığı söz, eylem ve söylevleri nelerdir?

 

ÖP- Biz İyi Parti olarak vatandaşlarımızı kimlikler üzerinden değerlendirmiyor ve ayrıştırmıyoruz. Onun için bizim için her bir vatandaşımız eşittir ve aynı nispette değerlidir. Biz 80 Milyonluk nüfusumuzun tamamının oyunu ve desteği almak üzere çalışıyoruz. Onun için her yurttaşın oyu ve desteği değerlidir. Biz ülkemizin her santımetrekaresine ve onun üzerinde yaşayan insanımıza değer veriyoruz ve hepsinden oy istiyoruz.

 

VD- Gelecekte siyaseten kendinize bir yön bir yol bir hedef seçtiniz mi? Meclis Başkanı ya da Bakan olmak gibi bir beklentiniz var mı?

 

ÖP- Ben ülkeme hizmet için siyaset yapıyorum. Bir makamı değil hizmeti hedefliyorum. Çünkü ülkeme ödenemeyecek kadar borcum var. Belki bir miktarını ödeme fırsatı bulurum…

 

“Herkesin gözü bu topraklarda…”

 

VD- Kuzey Irak referandumundan sonra bölge daha da çetrefil bir hale geldi. Bir nevi ateş çemberi söz konusu. Haricen de Suudi Arabistan ve Yemen arasında patlak veren hatta savaşa dönebilecek çatışmalar ve eylemler var. Türkiye’nin nasıl bir duruş sergilemesi gerekir? Kuzey Irak’la irtibat nasıl devam etmeli?

 

ÖP- Türkiye, jeostratejik açıdan çok önemli bir coğrafyanın üzerinde oturmaktadır. Herkesin gözü bu topraklardadır. Bu topraklar üzerinde emeli olan dün emperyalist bugün de küreselci dediğimiz anlayış, yeni paylaşımlar için yakın coğrafyamızı bir ateş topuna döndürmüştür. Bu gelişmeler milletin ve devletin bekası ile ilgili olduğundan konuya siyaset üstü olarak bakılmalı ve bir “milli mesele” olarak ele alınmalıdır. Bu sebeple Orta Doğu, Arap Yarımadası ve Kuzey Irak’taki gelişmelere bu açıdan bakılmalıdır. Türkiye hakkını, hukukunu ve istikbalini koruyabilecek bir güce sahiptir. Önemli olan bunun farkında olarak, doğru ve milli bir dış politika uygulamaktır.

 

VD- “Evini elinden alsalar, bankadaki parana el koysalar, arabanı götürseler vıyak vıyak bağırırsın da, vatan toprağına el konunca niye suskunsun?” Adalarla ilgili tespitiniz bu. Önemsenmeyen bir reaksiyon var, nedir problem sizce?

 

ÖP- Ege’de Yunanistan’a peşkeş çekilen 18 Türk Adası benim için yürek yarası…Türk Milletinin bu konudaki sessizliği ve tepkisizliği de, bu yaramı daha çok büyütüyor. İnsanlarımız vatan toprağı konusunda çok hassas olmalılar. Belki de, vatan toprağını ve kavramını yeniden tarif etmeye ve halkımıza anlatmaya ihtiyacımız var. Bir de, Türkiye 1821’den bu yana Yunanistan karşısında hep kaybediyor. Bu nasıl bir dış politika?

 

“Osmanlı’yı savaşlar değil, ekonomik çöküntü yıktı”

 

VD- “Döviz yükseliyor, zamlar ardı ardına geliyor, vergiler artıyor, enflasyon yükseliyor, iş yerleri kapanıyor.” Ekonomik göstergeler için neler söylersiniz? Bu ekonomik gidişatın sonu ne olur?

 

ÖP- Türkiye üretmiyor… Üretmeyen bir ülke bu uygulanan politikalarla nereye kadar gidebilir? Biz Osmanlı’nın savaşlar sonucu yıkıldığını zannediyoruz. Oysa Osmanlı, ekonomisi çöktüğü ve ekonomik değerleri kapitülasyonlar eli ile yabancılara geçtiği için yıkıldı gitti… Borç batağındaki bir Türkiye, acil tedbirler alınmazsa çok kötü bir tablo ile karşı karşıya kalabilir. Akp döneminde günü kurtarma ve göz boyama politikaları ile idare edildi. Bugün geldiğimiz nokta aşırı borçluluk, üretimsizlik, işsizlik ve daha da fakirleşmiş bir halk… Bu döngüyü kırmalıyız… Üretim artmalı, işsizlik azalmalı ve halkın gelir seviyesi ile alım gücü yükseltilmelidir.

 

VD- Doğu ve Güneydoğu’ya ilişkin görüşleriniz?

 

ÖP- Ben şahsen Türkiye’de hiç bir şahsa ve kuruluşa karşı ön yargılı değilim. Herkesle her şeyi konuşabilirim. Yeter ki, bu ülkeye karşı bir ihanet içinde olunmasın. Çünkü bu ülke hepimize ait. Birlikte yaşamalı ve toprak bütünlüğümüzü birlikte korumalıyız. Ülkemizde yaşayan 80 Milyon insanın ayrılıkları değil müşterekleri çoktur ve bu nerede ise yüzde yüze yakındır. Öyle ise birbirimize bu müşterekler penceresinden bakmak lazım. İYİ PARTİ’nin kuruluş felefesi de, bu müşterekleri yeniden hatırlatarak büyük kucaklaşmayı gerçekleştirmektir. Genel Başkanımız Meral AKŞENER’in Bitlis’in Ahlat İlçesinde bir ev tutarak Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan insanlarımızla kucaklaşmaya başlaması bunun ilk adımıdır. Bizim şu an için en ihtiyacımız olan şey, aramızdaki suni ayrılıkları kaldırarak birlik ve beraberlik içinde yaşama arzumuzu bütün dünyaya göstermektir. Bu şahsi ve toplumsal menfaatlerimiz için de bir zorunluluktur… Biz ümitliyiz ve “Türkiye İyi Olacak” diyoruz..

 

VD- Seçime kadar birlikte olunan siyasetçiler bir makama geldikten sonra değişebiliyorlar; sizler farklı olacak mısınız?

 

ÖP- Siyaset bazı ölçüler üzerine yapılmalıdır. Ne yazık ki, bu ölçüler üzre yola çıkanlar bir müddetten sonra bu ölçüleri terk ederek yoldan çıkmışlardır. Ben “İyi Parti” hareketinin ve mensuplarının, Türk siyasetine “iyi” ölçülerden taviz vermeyen ideal bir örnek olmasını istiyorum. Halkı unutmamak ve halka dokunmak gerekiyor. Nihayetinde siyasetçiler vekil, halk ise asildir. Halkı unutursanız, ona verdiğiniz sözleri tutmazsanız, acı ve sevinçli gününde yanında olmazsanız, o da sizin yanınızda olmaz yada oldu ise de hemen terk ediverir. Halk desteğini alamayanlar halkla bu diyaloğu kuramayanlardır. Bunları bir çok örnekle gördüm ve olaylarda yaşadım. “İYİ PARTİ” halk için, halkla beraber “iyi şeyler” yapmayı başaracak ve unutan, vefasız, duyarsız siyaseti dışlayacaktır… Önümüzdeki örnek, Genel Başkanımız Meral AKŞENER’dir.

 

Türkiye Haberleri

Türkiye'nin en zeki 10 ili açıklandı
Büyük İstanbul Depremi için tarih verdi
Meteoroloji'den acil kar uyarısı!
Türklere yasak, Avrupalıya serbest!
Diyanete 4 Bin Personel Alınacak