Gençlik yıllarında topluma karşı sorumluluk şuuruyla problemlere ilgisiz kalmayan Peygamberimiz; halkın güvenliğini sağlamak, haksızlığı önlemek, mazlumlara yardım etmek ve zayıfların haklarını korumak gibi tamamen insani ve toplumsal barışı temin etmek amacıyla kurulmuş olan ‘’Erdemli İnsanların Yemini’’ (Hılfı’l-fudul) şeklinde adlandırabileceğimiz bir cemiyetin içinde bulundu. Bu zaman zarfında birkaç kez zulme uğrayanların hakkını alarak mazlumlara teslim etti.
Sevgili peygamberimizin, müşrikler tarafından kurulmuş olan, ancak hayırlı işler gerçekleştirmek amacıyla bu dernekte faaliyet göstermesi, zamanımızdaki gençler için son derece güzel bir örnektir.
Zira gittikçe sorumsuzlaşan bir dünya, sorumluluk almaktan kaçınan bir gençlik ve gününü gün etmek isteyen bir anlayışa sahip gençlerle karşı karşıyayız.
Nasıl bir gençlik?
Mağdurun, mazlumun dertleri ile dertlenen ,tamamen insani ve toplumsal barışı temin etmeyi amaç edinen.
Toplumsal barıştan yana olan, farklılaşmaya, dışlamaya, ötekileştirmeye her zaman karşı olan; milli birlik ve beraberliği esas alan, yardımlaşmayı yaygınlaştıran.
Kültürümüzü, vicdanını, merhametini, insanlığını kaybetmeyen
“FEDAKARLIK “ yapan ama hiçbir zaman cefakar olmayan.
*
Rahmet Elçisi'nin yolunu yol bilecek, başka bütün yolları elinin tersiyle iterek hiç bir kınayıcının kınamasına aldırmadan hakikatin izini sürecek bir gençlik.
*
Nasıl bir gençlik?
Hz. Ebûbekir olacak; bütün varlığa, insanlığa kol kanat gerecek, “cehennemi öyle daralt ki Ya Rab, başka kimseyi almasın” diyecek yüce gönüllü bir gençlik.
Hz. Ömer olacak; zifirî karanlıkta kapkaranlık bir kayada haksızlığa uğrayan kara bir karıncanın hakkını arayacak bir gençlik.
Hz. Osman olacak; iki yanından nûr akacak, hayası insanlara insanlığını hatırlatacak, numûne-i imtisal olacak bir gençlik.
Hz. Ali olacak, müşriklerin öldürmek için karar verdikleri Efendimiz'in yatağına girecek kadar Peygamber sevgisi sınır tanımayan bir gençlik.
*
Nasıl bir gençlik?
Nâr'ın da, nûr'un da ateş olduğunu bilen, nûr'un aydınlığının bütün nâr'ları söndüreceği idrakiyle Hakk ateşinde yanan, pişen ve olgunlaşan bir gençlik.
Dünyanın ayartıcı nimetlerini elinin tersiyle iten, hayatını, hakikate gebe insanlığın “susuzluğu”nu giderecek “ırmakları” akıtmaya vakfeden bir gençlik.
*
Nasıl bir gençlik?
Refah'a değil felah'a odaklanacak; insanlığa sulh ve salah'ı geçici, ayartıcı, kalbi ve ruhu körleştirici, maddenin esiri kılıcı refahın değil, insanı maddeden özgürleştirecek, insanı ötelerin ötesine taşıyacak, felah'ın hediye edeceği şuuruyla nefes alıp veren bir gençlik.
Varoluş alanını bu daracık dünyayla sınırlamayacak, gemisinde bütün insanlığa yer açacak, kucak açacak, ötekilerin ötesine kanat çırpacak bir gençlik.
Bu dünyaya var olmaya, konmaya değil; Hak ateşinde yanmaya, kor olmaya geldiğinin şuuruyla nefes alıp veren bir gençlik.
*
Bir eline güneşi, bir eline dünyayı verseler; davasından, iddiasından ve hakikatten asla vazgeçmeyecek şuurda bir gençlik.
*
Nasıl bir gençlik?
İnsanlığın sorunlarını mesele edinen, meselesiz insanın eninde sonunda köleleşeceği bilinciyle hareket eden bir gençlik.
Kalbi “Ya Hakk!” diye atacak, beyni “Ey Hakikat!” diye zonklayacak, hakikatin hayat olması için bu dünyada yaşayacak ama bu dünyayı yaşamayacak, bu geçici dünyayı aşarak, kalıcı gerçek dünyaya ulaşma yolculuğuna çıkacak, insanlığın önüne dikilen hakikat yolculuğunu engelleyen engelleri bir bir aşacak, “uzun yola çıkmaya hüküm giymiş” bir gençlik.
...
İnsanlığın sorunlarıyla hemderd olan, Müslümanların sorunlarıyla hemdost olan, ülkesinin sorunlarıyla hemhâl olan bir gençlik.
*
Nasıl bir gençlik?
Dünyanın kendisine, kendisinin de hakikate gebe olduğu, insanlığın yükünü omuzlarında taşıdığı şuuruyla yaşayan, hakikat ağacını meyveye durdurma cehdiyle gecesini gündüz, gündüzünü gece yaparak yılmadan, yorulmadan çalışan bir gençlik...