Silahtan aldığı kudretle, her sözü yalakalarınca kanun(muş) gibi değerlendirilirdi!
Resmin tahsilli cahili olduğu halde, dalkavukları ona Picasso muamelesi yapınca, kendisini ressam(mış) boyalara ve fırçalara vermişti!
Sıkıyönetim Mahkemeleri bir suçlu komüniste idam cezası verdiğinde, hâkim(miş) gibi, "Birde ülkücü asın!" diyerek, kendisini adaleti sağlayan dengeyi bul(muş) zannederdi!
Emekliliğinde, ahalinin içinde yaşamak için (normal) insan(mış) gibi Marmaris'e yerleşmişti!
Babacan bir adam(mış) gibi davranır, bu tavrın: yıktığı ocakların, katlettiği hayatının baharındaki ülkücülerin eline bulaşmış kanlarını örttüğünü zannederdi!
Karanlık bir devri başlatabilmek için "İhtilal şartlarının oluşmasını bekledik!" itirafını yapacak kadar da geri zekâlıydı.
Âlim değildi! Kanun vazedecek bilginin cahiliydi! Ressam değildi! Hâkim değildi! İnsan değildi! Adam hiç değildi! Vicdansız bir zalim, elikanlı bir diktatördü...
Cenazesi ortada kalacak kadar kirliydi...