İşte Meral Akşener’in konuşmasından satır başları:
-Memleketin son hali hakkında başlamak istiyorum. Darbe girişiminden 1 ay geçti. 10 bin tutuklu geldi, 76 bin memur açıkta, yüzlerce kurum kapatıldı. Fethullah Gülen’in nasıl bir örgütlenme içinde olduğu ortaya çıktı. Genel olarak ne diyorsunuz?
--2013’te 17-25 aralıktan sonra o günün Başbakanı Erdoğan ilk olarak 'paralel devlet' yapılanmasını tanımladı. O günden itibaren bir mücadele vardı. Benim anlamadığım şey 3 yıl boyunca bu mücadele içinde operasyonel konumunda kim varsa nedem bu bilgilerden haberdar olmadı? Darbe kalkışması olan 15 Temmuz’a kadar bu isimlerin ellerinde olması gerekirdi. Tuğrul Türkeş’in söylediği gibi bu olay şimdi cadı avına döndürülüyor. Cadı avına döndürülmesi olayı sulandırır. Bu insanların belki hakları sonradan iade edilebilir ama bir süre sonra bu kişinin acaba FETÖ’yle bir bağı var mıydı ya döner. Ben bu konuda eski bir İçişleri Bakanı olarak hükümeti uyarıyorum. Bu dönemler geçip gidecek elbette. Bu tür olaylar toplum içinde bazen olumsuz bazen olumlu sonuçlara vesile olur. Her şerde bir hayır vardır. Bu darbe kalkışması 15 Temmuz akşamından sonra ortaya çıkan kardeşlik ruhu umarım iktidar partisi tarafından sürdürülür.
-Darbe Gecesi Neredeydiniz?
--Ben o akşam İstanbul’da evimdeydim. 7 yıldır Emniyetin gönderdiği güvenlik güçlerinin gölgesinde yaşıyorum. O akşam bir misafirim vardı ve ona gelen bir mesajle ile haber aldık. İlk aldığımız bilgi IŞİD saldırısı oldu. Daha sonra anladık ki FETÖ terör örgütünün bir darbe girişimiymiş. Sonra uçaklar uçamaya başladı. Akşam saat 23 sularında demokrasi yanında olduğuma dair bir twiit attım. Televizyon kanallarını kendim aradım. Hatta CNNTürk’ten ahu Özyurt'a ulaştım. Bizi ekrana bağlanacağını söylediler ama BCumhurbaşkanı'yla malum telefon bağlantısını yaptıkları için benim canlı yanın bağlanmam sağlanmadı. Daha sonra havuz medyasındaki herkes bir ağızdan "Meral Akşener neden açıklama yapmadı, darbe yanlısıdır" demeye başladı.Sokağa çıkmayı düşündük ama provokasyon amaçlı anlaşılabilir diye düşündük. Bu nedenle evde kaldım, dışarı çıkmadım
-"Eğer FETÖ denilen örgüt darbede başarşı olsaydı Meral Akşener başbakan olacaktı" Dediler. Bu iddia hakkında ne düşünüyorsunuz?
--Çok iğrenç. Ve bir insan yapılacak en büyük hakarettir bu. 12 Eylül'ü, 24 Şubat'ı birebir yaşadım. Pek çok ocakların söndüğünü gördük.
-Çok net sorayım, Gülen'le ve Cemaat'le ilişkinizin boyutu nedir?
--Benim kişisel olarak hiçbir ilişkim yoktur. En küçük bir bağım söz konusu değildir. Ne onlarla, ne de dini örgütlerle bağlantım dolaylı, dolaysız bağım yoktur. Ama ben sağ politikada yer aldım. Partinin kurumsal kimliği altında o iletişim ben yürüttüm. Ama bundan o tür bir mürüd bağı çıkmaz. O dönemde Refah Partisi yürüyor, Anavatan'la DYP arasında büyük bir çekişme var. Dolayısıyla dini grupların oyları var. Kendimizi, partimizi anlatmaya çalışıyoruz. Sayın Çiller bu yapıdan gelmediği için ben yanımızda bir erkek arkadaşımızla bu gurplarla iletişime geçti. Ama bu gruplar sadece dini guruplardı. Fethullah Gülen grubu direkt devletle görüştükleri için onlarla herhangi bir bağ ve iletişim kurmamız söz konusu olamazdı. En fazla o isimlerle tanışıklıklar olabilirdi. Ben 22 yıldır siyasettiyim. Bakanlıktan milletvekilliğine kadar bir çok görevde yer aldım. Bu yüzden sağ, sol fark etmeden bir çok kişiyle tanıştım. Ama şimdi FETÖ terör örgütü adıyla anılan örgütle hiç bir bağım olmamıştır. Zaten bizler onların gözünde maraba sayılırdık. Benimle ilgli bu bu paralel mevzusunu ilk defa Sayın Bahçeli dile getirdi. Bu da ben MHP'de aday olacağım açıkladığım andan itibaren benim bir paralel unsur olduğumu iddia etti. Ben de hem Bahçeli'ye hem de bu iftirayı atan herkese bu iddialarını kanıtlamaya davet ettim. Ben de onlara "yamuk" dedim ama kimse beni mahkemeye vermedi. Benim FETÖ'cü olduğumu iddia edenleri de şerefsizlikle suçladım ama lafıma rağmen yine kimse beni mahkemeye vermedi. Bu iftiraların neticesi mahkemelerde göreceğiz. Delegelerimizin kurultay istiyor olması AKP’nin derdi oldu. 8 ay devam eden bu süreç boyunca ben neredeyse vatan haini ilan ediliyorum ve diğer arkadaşlarımda çeşitli iftiralara maruz kaldılar. Sebebi ise sadece kurultay istememiz.
-Yapılacak mı?
--Ben yapılacağınına inanıyorum. Kasım ortalarında bu işlerin bitmesi gerekiyor. İmza vermiş delegelerin partiden ihraç edilmesi söz konusu değil. Beni ihraç edebilirler, bu da çok önemli değil. Delegelerimizin isteyiyle ben tekrardan aday olabiliyorum. 17-25 olayını biz Bahçeli'nin ağzından bir hırsızlık olayı olarak değerlendirdi. 7 Haziran'a giderken bir kadının kaldıramayacağı iftiraya maruz kaldım. FETÖ itirafçısı Latif Erdoğan bir kaset iftirasında bulundu. Tabi biz mahkemelik olduk. Buna benzer iftiraya uğramış siyasetçiler içinde bir tek ben mahkemeye gittim. Cumhurbaşkanı ve eşi ile 35 dakika teelfonla konuştum. O günün Başbakanı Davutoğlu ve eşi beni ziyaet etti, bir çok kişi aradı, üzüntülerini bildirdi ama ben bu konuyu kapatmak yerine mahkemeye gittim. -
-Nurettin Veren, Gülen'le 35 yıl birlikte vakit geçirmiş sonra ideolojik nedenlerle bağını koparmış birisi. Didem Arslan'ın programında bir belge gösterdi ve "Meral Akşener'in bakan olmasını, Gülen istedi ve bu isteği Tansu Çiller'e ileten benim." dedi. Peki belge ne bir teşekkür belgesi yazmışsınız.
--O da çok karışık bir iş. Benim bakan yapılma işini ben de, Sayın Çiller de diğer bakanlarda böyle olmadığını tekzip ettik ama bu insan iftirasına devam etti. O belgede sözde benim bakan yapıldığım için Gülen'e teşekkür ettiğim iddia edildi. Önceklikle belgedeki o imza benim imzam değil, bu yüzden mahkeme kriminal inceleme istedi. Ayrıca belgede antet yok, tarih yok. Bakan veye vekil olduktan sonra gelen hediyelere sekreterler genel olarak teşekkür mektupları yazar ama ıslak imza olmaz bu. Dediğim gibi zaten bu belgedeki benim imzam bile değil. yeniçağ
Kaynak: Yeniçağ