Meral Akşener, Türk milliyetçiliği fikrinden gelen enteresan bir siyasetçi. Niye enteresan diyorum, bunu zaman gösterecektir ama bu yazı bitince de kısmen cevaplanmış olacak sanırım. Kayserili ünlü MHP’li gazeteci yazarlardan Hasan Sami Bolak 1970’li yıllarda Nurettin Topçu’nun ünlü dergisi Anadolucu-Milliyetçi Hareket’te Meral Akşener’in yazılarının çıktığını yazmıştı sosyal medyasında.
Daha sonra Meral Akşener’i İçişleri Bakanı olarak görüyoruz. Üstelik cumhuriyet tarihinin en önemli beş ihtilal/darbe/muhtıra dönüm noktasının (27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve 15 Temmuz 2016) bir kavşağında çok önemli bir pozisyonda, İçişleri Bakanı olarak görüyoruz.
Daha da ilginci, daha sonra DYP’den istifa edip, 2001’de Ak Partinin kurucuları arasına giriyor. Kısa bir süre sonra bu gruptan da ayrılıyor. MHP’ye giriyor. Daha da ilginci, MHP’den ayrılıp, 2017’de Ümit Özdağ ile birlikte İYİ Partiyi kuruyor. Daha da ilginci, 2023 seçimlerinde bir yıl oturup çalıştıkları altılı masayı dağıtıp, seçmenin muhalefete güvenini sarsıp, seçimin kaybedilmesinin önemli sebeplerinden biri oluyor. Daha da ilginci, daha sonra İyi Parti genel başkanlığından istifa edip, saraya çıkıp Erdoğan ile içeriğini bilmediğimiz enteresan bir görüşme yapıyor.
Kısacası, son otuz senedeki siyasî tarihimizin en önemli dönüm noktalarında Meral Akşener’i ya arka planda ya da ön planda görüyoruz. Herkes Bahçeli’nin siyaseti dizayn ettiğinden bahseder ama Akşener’in siyaseti nasıl dizayn ettiği gözden kaçar bence. Böyle siyasî bir kariyeri olan siyasetçinin, devleti ve devlet işleyişini bilmemesi mümkün değildir.
Bununla birlikte, Meral Akşener devlet adamı/kadını rolünü (zannediyorum) bilerek oynamıyor. Daha çok ve bilerek sağ siyasetçi lider rolünü üstleniyor. Sonuçta Meral Akşener’i siyasî bir enigma, siyasî bir gizem olarak görüyorum. Bahçeli’ye benzer şekilde devlet adamı/kadını olarak değil.
Mete AKSOY / Milli Düşünce Merkezi