Mektup Ağladı Ben Ağladım
Körpelerin derisi soyuldu bıçak ile
Bıçak ağladı, ben ağladım.
Balaların başı ezildi taş ile
Taş ağladı, ben ağladım.
Kurt kışı atlatır ama
Yediği ayazı unutmaz.
Unutmadı Mübariz, Hocalı’nın sesini,
İçinde hissetti ecdâdının nefesini.
Aldı silahını çıktı yola geceden,
Daha da yırtıcıydı elleri pençeden.
Bedenine girmişti sanki atası Kürşat,
İmanıydı en güvendiği pusat.
Hele sen bir seyreyle Mübariz’i!
Durduramadı onu mayın dolu arazi,
Daldı ata toprağındaki çakal yuvasına,
Mektup da bırakmıştı atasına anasına.
Beş saat boyunca,
Düşmana yaşattı cehennemi,
Ordu geldi sandı ermeni.
Vuruşarak sabaha karşı oldu şehit.
Bıraktı geriye yüz otuz beş meyyit.
Âleme gösterdi tekrar Türk’ün kudretini.
Aylarca beklettiler mukaddes bedenini.
Tekrar dirilir diye bağlamışlardı ellerini.
Ama açık kalmıştı bozkurt gözleri,
Görmek için ermenideki halleri,
Bakışlarıyla delmek için taş kalpleri.
Açık kalmıştı gözleri;
Şule saçmak için cemâle,
Son bir kez bakmak için hilâle.
Selam verdi Tanrı Dağlarına
Nârâsıyla korku saldı düşmana
Duyuldu nâmı kulaktan kulağa,
Kanıyla cân oldu Karabağ’a.
Milleti umutlandı,
Atası gururlandı,
Üç renkli ay yıldız dalgalandı.
Okudum mektubunu,
Mektup ağladı,
Ben ağladım;
Ben ağladım,
Mektup ağladı.
Mektup ağladı,
Ben ağladım…