“YEREL HALK "A "MİLLİYET FARKI" TARİFESİ !

Arslan BULUT

Antalya’da Limak Lara Hotel için Türkiye’den rezervasyon yapılınca daha fazla konaklama bedeli ödendiğini fark eden bir Türk, yabancı bir internet sitesinden daha ucuz fiyata rezervasyon yaptı. Otele gelince, Limak Lara Hotel yetkilileri, rezervasyon yapanın bir Türk olduğunu anladı ve kendisinden ekstra 120 Euro (4 bin 178 lira) fazla ücret aldı. Otel görevlisi, faturaya “Milliyet farkı karşılığı tahsil edildi” notu düştü.

Kültür ve Turizm Bakanlığı ise sosyal medyada, belgesiyle birlikte gündeme getirilen skandal hakkında bir açıklama yaptı. Açıklamada "Antalya'da bir otelde yaşanan ve sosyal medyaya da yansıyan otel rezervasyonuna yönelik olarak Bakanlığımızca otelden resmî savunma istenmiş ve yapılacak denetim için kontrolör görevlendirilmiştir. Otelde yapılacak denetim ve incelemenin ardından yasal mevzuat gereği cezai işlem uygulanacaktır" denildi.

*

Hani Mehmet Şimşek, ABD'deki borç para arama gezisi sırasında, “Yerel halkı, enflasyonun düşeceğine ikna etmemiz gerekiyor” demişti ya, “yerel halk”a sadece Limak Lara Otel’de değil, Akdeniz Sahili’ndeki bütün turistik otellerde işte böyle “milliyet farkı” tarifesi uygulanıyor... Turizm Bakanlığı ise sanki olay tek bir otelde yaşanmış gibi açıklama yapıyor!

Tabii olayı daha ilginç hâle getiren, faturaya “milliyet farkı karşılığı tahsil edildi” yazılmasıdır. Yoksa uygulamayı Türkiye’de duymayan yoktur...

Aslında faturayı düzenleyen kasiyer Kasım Şahin’i kutlamak gerekir çünkü uygulamayı iki kelimeyle özetlemiş: Milliyet farkı!

*

Mehmet Şimşek’in derdi işte bu şartlarda “yerel halkı, enflasyonun düşeceğine ikna etmek...”

Yalnız, yerel halkın Türk olduğunu, oteller “milliyet farkı” diyerek kabul ediyor; Mehmet Şimşek ise o milliyetin adını bile söylemiyor.

Türklere sadece otellerde yüksek fiyat çekilmiyor; bir otomobil almaya kalksanız, yabancıdan üç kat fazla para ödemek zorundasınız. Hayatın her alanında Türkler, temel ihtiyaçlar için dünya fiyatlarından üç kat daha fazla para harcamak durumundadır.

Sonra da bu zulmü halka reva görenler, “Yeni Anayasa” diye tutturuyor. “AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduk” diyorlardı ya yeni anayasa yaparak, Türklerin desteğiyle Türkleri Türk olmaktan kurtarmaya çalışıyorlar! Garip ama gerçek bu!

*

Ahmet Bican Ercilasun hocamız ise “Çıkarın ağzınızdaki baklayı. Mert olun, istediğiniz neyse açıkça söyleyin. İkide bir yeni anayasa deyip duruyorsunuz. Ne istiyorsunuz? Yuvarlak lafları bırakın, açıkça söyleyin, milletten kaçırmayın.

İlk dört maddeyi mi değiştirmek istiyorsunuz? Bunu milletin asla kabul etmeyeceğini bildiğiniz için mi ağzınızda dolaştırıyorsunuz lafı? Darbe anayasası imiş, sivil anayasa yapmalıymış. Bırakın bunları, açık konuşun. Neleri çıkarmak istiyorsunuz, neleri koymak istiyorsunuz, bunları söyleyin. Millet de niyetinizi bilsin, ona göre davransın.

Anayasadaki Türk sözlerinden mi rahatsızsınız? Türk’ü tanımlayan, vatandaşlığı düzenleyen 66. maddeyi mi kaldırmak istiyorsunuz? Türk milletine ‘Siz Türk değilsiniz!’ anlamına gelebilecek bu taleplerinizi açıkça söyleyin de bilelim.” diyor...

*

Ercilasun Hoca, hayatının her döneminde ve zor zamanlarda net tavır sergilemiş örnek bir Türk aydınıdır. 12 Eylül’den sonraki darbe ortamında herkes darmadağın olduğunda, Ercilasun, haksız yargılamaları eleştiriyordu.

Ercilasun, 3 Mayıs’ta İstanbul’da Bağlarbaşı Kongre Merkezi’nde düzenlenecek “Altın Bozkurt” ödül törenine katılacak. Ben İstanbul’da olmayacağım için katılamayacağım ama katılsaydım, “Hocam, Türkiye’de Türk olmanın faturası neden bu kadar ağır?” diye sorardım. Benim cevabım var da Hoca’nın yorumunu merak ediyorum...