Almanya, bir süredir Avusturya, İsviçre, Çekya ve Polonya ile kara sınırı kapılarında başlattığı kontrolleri, Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve Danimarka'yı da kapsayacak şekilde genişletti.
Almanya, bugüne kadar gerçekleştirdiği sınır kontrollerinde 30 bin kişinin ülkeye girişine izin vermedi.
Türkiye’de ise Tayyip Erdoğan’ın, geçtiğimiz yıl 19 Eylül'de ABD’de medyasında yaptığı konuşma, sosyal medyada gündeme getirildi.
Erdoğan, spikerin Türkiye'nin mültecilere en fazla ev sahipliği yapan bir ülke olarak mültecilere nasıl yaklaştığını sorması üzerine ''Mültecilere karşı bazı ülkelerde bakış açısı olumlu örneğin ABD'de ve Almanya'da böyle. Bizim de mültecilere bakışımız çok farklı. Ama ülkemizdeki muhalefetin mültecilere bakışı çok acımasız, bir tehdit olarak görüyorlar. Mültecilere olan ev sahipliğimizi bugüne kadar nasıl yaptıysak aynen devam edeceğiz'' cevabını vermişti.
Dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın ABD’de yaptığı konuşmayı, “Anlaşılan o ki, BOP Eş Başkanı olarak ülkemizi mülteci kampına çeviren, mahallelerimizin kimlikleriyle oynayan Erdoğan, ABD’ye şirin gözükmek için, bizi ve tüm muhalefeti ‘Dış Güçler’e şikâyet etmiş.” diye yorumlamıştı.
***
Muhalefeti ABD’ye şikâyet etmek tabii ki üzerinde durulması gereken bir konudur, fakat bu konu ayrıntıdır. Esasa gelecek olursak, Erdoğan, Suriye krizinde ABD ile birlikte hareket etmiş ve milyonlarca insanın Türkiye’ye akın edeceğini öngörerek, buna göre 1.5 milyon çadır siparişi vermek gibi hazırlıklar yaptırmıştır. Yani, Türkiye’ye sığınmacı akını ABD ve Türkiye yönetimleri tarafından planlanmıştır.
Erdoğan, sığınmacıların Türkiye’ye getirilmesini, halka kabul ettirebilmek için de ensar-muhacir söylemi yetmeyince, Malazgirt ve Çanakkale zaferlerine Arapları da ortak etmeye çalışıyor.
İşte böyle bir ortamda, AB adına Türkiye ile sığınmacılar konusunda geri kabul anlaşması imzalanmasına liderlik eden Almanya’nın, serbest dolaşımı askıya alarak kara sınır kapılarında, pasaport kontrolüne başlaması, tokat gibi bir uyarıdır...
***
Sığınmacıların Türkiye’ye getirilmesinin asıl sebebi, Türkiye’nin nüfus yapısını değiştirerek, milli devlet yapısını ortadan kaldırmaktır. “Yeni Anayasa” yapmak istemelerinin asıl sebebi budur. Fakat bunu yapabilmeleri, halkın bilincinde milletin yerine ümmeti koymaya bağlıdır. Malazgirt’e, Çanakkale’ye Arapları ortak etmelerinin sebebi budur. Bu tür girişimler, psikolojik operasyondur.
Diğer taraftan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Anayasanın 4'üncü maddesine karşıyız" diyen HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nu hatırlatarak "3-5 oy uğruna olmadık işler yapıldı, yapılmaya devam ediliyor. Onunla bununla ittifak... En güzel ittifak bizim ittifakımız, Türkiye İttifakı. Bir ittikak da HÜDA PAR. Kadının seçme seçilme hakkına karşı çıkan HÜDA PAR, çıkmış Anayasanın ilk 4 maddesine karşıyız diyor. Seçim zamanı susturdular. Şimdi Anayasanın 4. maddesine karşıyız diyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti başkenti Ankara'ya karşılar. Bayrağa karşılar, İstiklal Marşı'na karşılar, Cumhuriyet'e karşılar. Mikroba sen niye hastalık yapıyorsun diye hesap soramazsın. Mikrop mikroptur. Ama milliyetçi muhafazakârım diyenler... Bahçeli'ye soruyorum. Sen bu HÜDA Par'a ne diyorsun? Kimler kimlerle beraber" dedi.
HÜDA-PAR, HDP’nin, selefi İslamcı diğer yüzüdür. Yani HÜDA-PAR ile ittifakın HDP ile ittifaktan bir farkı yoktur. Bu itibarla, CHP bu konuda da netleşmelidir ki AKP’nin Türk devletini yıkmak girişimine engel olunabilsin.
***
Konuya Almanya’nın sınır kapılarını kapatmasından girdik, Türkiye’nin Türk devleti olmaktan çıkarılması hedefine giden AKP’nin bu doğrultuda, sığınmacıları ve İslam dinini nasıl kullandığına geldik.
Burada en kritik konu, MHP’nin Türk devletini HÜDA-PAR ile birlikte dönüştürmeye çalışan AKP’ye yıllardan beri tam destek vermesinin sağlanmasıdır. Türk Milleti’ne yapılmış en büyük psikolojik operasyon işte budur...