Türk Tarih Kurumu'nun başına getirilişi de sorunluydu!
Prof olmasına rağmen, liyakatının yetersizliği söz konusu olmuştu. Ancak kendisi eski Ensar Vakfı yöneticisiydi. Başkan Erdoğan eleştirilere kulak tıkamış liyakat konusunu görmemezlikten gelip, Ahmet Yaramış'ı TTK'nın başına atamıştı. Yaramış o denli aceleciydi ki kararnamesi yayınlanmadan koşa koşa gitmiş göreve başlamıştı!
Görüldü ki Ahmet Yaramış sadece liyakatsiz değil, aynı zamanda bir FETÖ savunucusuymuş! Afyon'da dedi ki; "(15 Temmuz) Darbe teşebbüsüne karışmış, pişman olmuş nedamet duyan kişilere de sahip çıkmamız, onları bu toplumun içine dahil etmemiz, kazanmamız gerekiyor."
Adam açıkça 'FETÖ'cü darbecileri affetmeliyiz', diyor!
Sözleri ayyuka çıkınca, kıvırmaya başladı, tevil etmeye çabaladı, ancak yaptığı zırva tevil götürmüyordu.
Sözleri çok açık ve anlaşılabilirdi.
İstifası dillendirilince; "Cumhurbaşkanımız isterse, gereğini yaparım, istifa ederim. Ama ben kendim istifa edersem bunun saygısızlık olacağını düşünüyorum”, dedi...
Bu nasıl bir mantıktır!
İstifanın tek taraflı bir karar olduğunu bilmiyor. 'Beni atayan, istifa et derse ederim', diyor! Kendi iradesiyle istifa bile edemeyeceğini söyleyen bir kişiliksizlik örneği! Bir de bunda liyakat arıyoruz! Liyakat sağlam bir kişiliği olanlarda bulunur!
Bu adama acınılamaz bile!
Öyle veya böyle, illa ki istifa edecek!
Etmeli!
'İstifa et', dense de, denmese de!
Çünkü O'nun orada oturuyor olması, Türk Tarih Kurumuna görünür zarar verir hale gelmiştir. Varlığı başına getirildiği kuruma yük haline gelmiştir...
Gitmeli...