Ratko Mladiç sırıtarak elindeki kadehi havaya kaldırdı, pos bıyıklı Hollandalı komutan da elindeki kadehi kaldırarak karşılık verdi, anlaşmışlardı. Sırplar 425 gündür kuşattıkları şehri BM Barış Gücü komutanından teslim alıyorlardı. Şehirdeki sivilleri korumakla görevli Hollandalı askerlerin başındaki Thom Korremans, yani insanlık adına bu büyük ihanetin Bosna’daki kuklası, kendisine birkaç gün önce başvurup “Bize silahlarımızı geri verin, Sırplar gelirse çarpışarak ölelim” diyen sivillere “ Birleşmiş Milletler adına buradayız ve sizi koruyacağız” demişti ve şimdi şehri teslim ediyordu.
Gün doğarken şehirdeki 25,000 mülteci sivil savunmasızdı. Hollandalı askerler Potaçari deki üsse sığınan Boşnakları kurşuna dizilmek üzere Sırp çetnikçilerle beraber kamyonlara bindirirken Ratko Mladiç televizyonda şu demeci veriyordu. “Bu gün 11 Temmuz 1995 Sırplar için kutsal bir günün yıldönümü. Kutlamalardan önce Sırp Srebrenitsa’dayız. Şehri Sırp milletine armağan ediyorum. Osmanlıya karşı yaptığımız ayaklanmanın anısına Türklerden intikam alma vakti gelmiştir”
Burada bir parantez açarak belirtmek istiyorum ki şehirde hiç Türk yoktu. Fakat Mladiç etnik bir hata yapmamış aksine bu kelimeyi özellikle kullanmıştır. Aslında cümlenin bütünü tüm Hristiyanların düşünce yapısının en net ifadesidir. Onlara göre İslam’ı Avrupa’ya Türkler taşıdılar ve dolayısıyla her Müslüman Türk’tür.
Srebrenitsa’ya giren Sırplar savunmasız sivillere hiç merhamet göstermediler. Yakalayabildikleri herkes ya katledildi ya işkence gördü. Kadınların cezası ise daha ağırdı. Tecavüze uğrayanların bir kısmı bilinçli olarak sağ bırakıldı. Onlar kocalarını, çocuklarını, babalarını, kardeşlerini öldüren katillerinin çocuklarını doğuracaklar ve ömür boyu bu açmazla yaşayacaklardı.
Sırplar katlettikleri Boşnakları, cesetleri tanınmasın diye parçalayarak toplu mezarlara gömdüler. Şu ana kadar 65 toplu mezar bulundu hala da aranmaya devam ediliyor.
Bosna savaştaki toplam ölü sayısı yüzbinlerle ifade ediliyor. Bosna katliamının sembolü durumuna gelen Srebrenitsa da ise 8372 kişi katledildi.
Katliam 2007 de Soykırım olarak tanındı ama sorumlusu Sırbistan değil dendi.
Hollandalı askerler ülkelerinde madalya ile karşılandı ileriki dönemlerde kısmen suçlu bulundularsa da herhangi bir cezaya çarptırılmadılar.
Ratko Mladiç Lahey Adalet divanında yargılandı ve ömür boyu hapse mahkum edildi. Bu kadar sorumlu yetti de arttı bile, sonuçta öldürülenler Müslümandı.
Potaçari’ye bir anıt mezar yapıldı, bu yıl DNA testi ile tanımlaması yapılan 33 kurban daha buraya nakledilecek, gözyaşları ve feryatlar eşliğinde. Dün kimsenin duymadığı çığlıkların gölgesinde anma törenleri yapılıp nutuklar atılacak. Herkes yeniden üzülüp belki de utanacak(!)
Srebrenitsa’dan geriye ihanet, utanç acı ve gözyaşı kaldı. Bir de sözler; aklımıza, vicdanımıza mıh gibi çakılıp kalan sözler. “Çocukları küçük mermilerle vururlar değil mi anne?” diyen yavrucağızın sözleri.
Bir de Bosnalı lider Aliya İzzetbegoviç’e kulak verelim, bakın o ne demiş: “ ve her şey bittiğinde hatırlayacağınız şey; düşmanlarınızın sözleri değil, dostlarınızın sessizliği olacaktır.”
Mazlum feryatlarına kulak tıkanmayacak bir dünya diliyorum.