Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, “Son zamanlarda hastalarımın pek çoğu söze ‘Bugünkü aklım olsaydı’ diye başlayıp ‘Bir daha mı, asla’ diye tamamlıyor...” şeklinde bir mesaj paylaştı...
Takipçilerinden Hayriye Güren, “Şimdi o tamamlananla değil, iklim yalanı ve güncellenen HES koduyla geliyor gelmekte olan. Ayak izlerine sahip olsun herkes.” diye cevap verdi.
Serdar adlı takipçi ise “İyi de dolandırıcı aynı yöntemle gelmiyor ki. Bir dahaki sefere oyun değişiyor. Velhasıl kalıcı bir uyanıklık için bir ilaç falan geliştir hocam...” diye yazdı.
***
Dr. Bülent Polat’ın genel değerlendirmesi ise şu şekilde:
“Pandeminin sonlanmasıyla geriye dönüp baktığımızda bilim adına yapılan yanlışlıkların ne kadar büyük zararlar verdiğini görüyoruz. Tıp tarihinde utançla yerini alacak yanlışlıklar... Pek çoğu arasından şu 5 tanesi özellikle bilinmeli:
1-Doğal bağışıklığın yetersiz görülmesi, önemsenmemesi...
2-Asemptomatik kişilerin kuvvetli virüs yayıcısı olduğu iddiası.
3-Aşısızların varyant üretimine neden olacakları, bir varyant fabrikası gibi çalışıp aşılıları öldüreceği iddiası.
4-Çocukların süper bulaştırıcı olduğu iddiası.
5-mRNA aşılarının olası yan etkilerinin yok sayılması...”
***
Türkiye’de pandemi sürecini icra eden, kapanmaları, aşılamaları ve maske zorunluluğunu dayatan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise artık farklı açıklamalarda bulunuyor:
“Her ürünün üreticisi gibi, aşı üreticileri de ürettikleri ürünün daha fazla alıcı bulmasını isteyebilirler. Ama bilim buna bakmıyor! Gereksiz bir ilacı kim kullanmak ister, onu hangi hekim önerebilir? Öneriyorsa, o tıp ahlakına bağlı bir hekim midir? Hastayla ilişkisi dışında, olası başka ilişkileri de akla gelmez mi?
Bilim adına bilime aykırı girişimlerde bulunanları ve ülkemizin gereksiz yere ‘sosyal bir depresyona’ sürüklenmesinde sakınca görmeyenleri bilimin tarafsızlığını, sorumluluğunu üstlenmeye davet ediyorum. Sosyal depresyon da büyük bir sağlık sorunudur.
Covid-19’la mücadelede, radikal tedbirler almaktan aşı uygulamasına, insanımızın sağlığı için ne gerekiyorsa hepsini, milletçe uyum içinde yaptık. Şimdi gündemde olan küresel ve yerel propaganda, eski tecrübenin haklı endişesinden hareketle bir boyun eğdirme çabasıdır. Boyun eğmeyiz, eğmeyeceğiz. Bu söz konusu bile olamaz. Toplu bir aşı kampanyası ya da kapanma benzeri tedbirler asla uygulanmayacak. Covid-19, artık griple nasıl mücadele ediliyorsa tıpkı öyle mücadele edilecek bir hastalıktır. 85 milyon müsterih olsun.”
***
Şimdiki tehditlerden birini de Opr. Dr. Mehmet Okan Özdemir yazdı:
“Anayasa değişikliği gündeme gelmişken uyarılarımı yapayım da sonra kimse ağlamasın. Birleşmiş Milletler ve bağlı örgütlerinin ulus devletlerin yönetimlerine yaptıkları ve/veya yapacakları baskılarla Tek Dünya Devletine giden yolda, küresel disipline ve politikalara itirazsız uyulmasını sağlayacak maddeleri mutlaka yeni Anayasa’ya eklemek, küresel planlara engel teşkil eden mevcut maddeleri değiştirmek isteyeceklerdir:
1)Küresel acil durum ilanlarında (salgın, pandemi, deprem, iklim krizi, uzaylı tehdidi gibi) ülkeler üstü yönetim mekanizmalarına ulus devletlerin içişlerine ve kriz yönetimlerine ‘Küresel koordinasyon’ adı altında müdahale yetkisi verilmesi,
2) Böyle durumlar öne sürülerek kişisel özgürlüklerin ve insan haklarının askıya alınabilmesinin anayasal güvence altına alınmasını sağlayacak anayasal ve yasal düzenlemeler getirilmesi,
3)En önemlisi ve en çok dikkat edilmesi gereken de şu anda rızası olmayanlara zorunlu aşı uygulaması ile insanlar üzerinde yine rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneysel çalışmaların yapılmasını engelleyen Anayasa’nın 17. maddesinin kaldırılması, değiştirilmesi, anlamından koparılması girişimleri olabilecektir.
MADDE 17, ‘Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.’ şeklindedir...
Sonuçta bu konuları içerecek şekilde yapılacak her türlü değişiklik, ekleme, çıkarma veya düzenleme, Anayasa’nın ilk 4 maddesi kadar hayatidir, bağımsızlığımızı ilgilendirir, beka sorunudur, dikkatle takibi gerektirir.”
Bilgilerinize sunulur...