Türkiye Komünist Partisi, bir yeni yıl mesajı yayınladı. Mesajda "Boyun eğmeyenlerin yeni yılı kutlu olsun" denildi.
Mesajda, "Mücadele eden, dayanışan, örgütlenen insan çaresiz değildir, geleceğe umutla bakar. 2020 yılı her açıdan zor, karanlık bir yıl olduysa bunun nedeni elbette eşitsizlik ve adaletsizliğin kaynağı olan mevcut düzendir. Bu düzen yıkılmalıdır ve yıkılacaktır.
Kabarık elektrik ve doğalgaz faturaları, her tarafı dökülen bir eğitim sistemi, işsizlik, hayat pahalılığı, yaşanmaz hale gelen kentler, sağlıksız ve yetersiz beslenme, sürekli artan kiralar ve daha beterinin gelebileceğine ilişkin korkuyla yaşamak insanlığın kaderi olamaz. İnsan boyun eğmez." ifadeleri kullanıldı.
***
Dikkatimi çekiyor, TKP dahil Türkiye'deki sosyalist/komünist grupların hiçbirinden, korona virüs korkusunun, yeni bir dünya düzeni kurmak amacıyla küresel boyutta kullanıldığına, kapitalizmin bugünkü temsilcilerinin "Büyük Sıfırlama" diye bir projeleri olduğuna, bu projeyi Time dergisinde yayınladıklarına dair bir atıf bile yok!
Bunun yerine Almanya'da aşı bulan Türk doktorlarına övgüler yağdırarak Türkiye'deki sistemi eleştirenler var.
İyi güzel de dünya üzerinde hüküm süren, adaletsizlik, itiraz eden olmazsa nasıl yıkılacak? Türkiye'deki düzen de dünyadaki sisteme göbeğinden bağlı olduğuna göre küresel bir direniş örgütlenmeden ülkeye adalet getirmek mümkün olabilir mi?
Boyun eğmeyelim de, küresel güç odaklarına da bir çift sözümüz olsun değil mi?
***
Bu satırları ideolojik bir pencereden yazdığım zannedilmesin! Bunu özellikle belirtiyorum, çünkü kendilerini bir ideolojiye veya siyasi gruba mensup hissedenler eleştiri yapanları da bu kategorilerden biri içinde değerlendirir. Hayır, bağımsız, bağlantısız bir kişi olarak sadece kendi adıma ve bütün içtenliğimle soruyorum; Neredesiniz ey sosyalistler, tamam bütün gruplar teslim oldu, sağdan geçtik de size ne oldu? Şimdi tam da sizin söz söylemeniz gereken zamanlarda değil miyiz?
Aşıları kim inceleyecek?
Aşı konusu, herkesin gündeminde… Biliyorsunuz, ithal edilen aşıların Türkiye'de incelenmesi gerekiyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da bu incelemenin başladığını söylemişti.
CHP Ordu milletvekili Mustafa Adıgüzel, 4 günlük sokağa çıkma yasağının olduğu yeni yılın ilk günlerinde sağlık çalışanlarını ziyaret etti ve "Sahte diplomadan tutuklananların kurumu mu aşıyı inceleyecek?" diye sordu? Adıgüzel şöyle dedi:
"Aşı konusunda ise belirsizlik sürüyor. Sayın Erdoğan tekrar kafaları karıştırdı. Çin aşısı söz konusu iken 50 milyon doz geleceği, 3 milyon doz geldiği söyleniyor iken tekrar Pfizer Biontec aşısından bahsetti. TÜBİTAK'ın görüşme yapacağını söyledi. Aslında tartışmalı bir alandan tartışmalı bir kuruma aşıyı havale etmiş oldu.
Bu TÜBİTAK, AKP ile beraber tartışmalı bir kurum haline gelmiş, AKP'nin arpalığına dönüştürülmüştür. Artık TÜBİTAK eskisi gibi bilimi referans almıyor. Hayvanat bahçesi müdürü, TÜBİTAK'ta Daire Başkanı... Yine elektronik imza Daire Başkanı sahte diplomadan tutuklanmış durumda. Bu TÜBİTAK dini ağırlıklı konularda göstermelik çalışmalara büyük kaynaklar ayırırken, gencecik çocuklarımızın, lise üniversite öğrencilerimizin proje başvurularını ise reddediyor. Reddettiği projeler Amerika'da Avrupa'da birinci oluyor Aslında TÜBİTAK'a artık TÜBİTAK değil bu haliyle AK-TÜBİT demek lazım. Sultan'ın sofrasına oturan alimin bilimine güven olmaz.
Tartışmalı Çin aşısının Faz-3 çalışmasına Türk insanını denek olarak sunarak bir kısmını hibe olarak almanın bir kısmına da fiyat kolaylığı sağlamanın peşine düştüler."
Aslında küresel ölçekte sorgulanacak çok konu var ama bu iddialar da önemli.