3 Mart 2023 tarihi Türk siyasetinde önemli bir dönüm noktası. Önemi yine Türk siyasetinde değişim ve dönüşüm olmasından ziyade Türk devletinin de geleceğini etkileyen bir tarih olmasındandır. Altılı masanın Türk milletine bir ümit, yeni bir çıkış yolu olacağı sanılıyordu. Ancak gelinen son noktada ümitler suya düşmüş gibi görünüyor. Peki, gerçek öyle mi bir bakalım.
⭐️ Bunun için öncelikle altılı masayı oluşturan partilere bakalım.
Demokrat Parti lideri, fetöcülerinde bir kolu olan Sait-i Nurs-i ekolünden biri.
Deva Partisi ve Gelecek partisinin liderlerini de biliyorsunuz, AKP’nin bütün haksızlıklarının ve hukuksuzluklarının eski ortakları AKP ve yine AKP’de iken fetö ile kolkola olan insanlar.
Saadet parti lideri ise meşhur Sivas Madımak olayları olurken Sivas’ın belediye başkanı ve Erbakan’ın talebelerinden.
Yani bu dört partinin ortak özelliği Türklüğe, Türk devletine ve Türk milletine karşı olmalarıdır.
Geriye iki parti ve lideri kalıyor. Bunlardan birincisi CHP ve ikincisi İYİ parti. CHP genel başkanı aslen Konya Akşehir’li bir Türkmen aileden geldiği söyleniyor. Meral Akşener ise baştan beri bir Balkan göçmeni Türk olduğunu belirtiyor. Yani her ikisi de Türklük vurgusu yapıyor.
Demek ki Türk olamayan siyasi liderler iki Türk’ü birbirine düşürüp güç devşirmeye çalışıyorlar.
⭐️ Birde CHP ve İYİ parti haricindeki dört partinin alacağı oyların toplamı %3 bile etmez iken, nasıl oluyor da masada eşit oyla temsil ediliyor anlamadım. Bu oy oranları masada şike olmasını ortaya çıkarmaz mı?
Şöyle ki, bu dört parti milletvekili çıkaramayacağına göre, daha önceden CHP listelerinden milletvekili seçilen TİP ve Saadet partililer gibi, yine CHP listesinden aday olacaklar. Burada CHP bir kaç milletvekili fazladan vereceğini söylese CHP tarafında olmazlar mı? (Bu konuda net bir bilgim yok ama olmazda değil.)
⭐️ Masadaki olaylar ise daha farklı. Konuyu baştan alalım. Altılı masa kurulduktan sonra bütün kamuoyu şirketleri onbeşer gün arayla anket sonuçları yayınlıyorlar. Cumhurbaşkanlığı anketlerinde son üç aya kadar Tayyip Erdoğan ile Mansur Yavaş adaylığı yarışında hep Mansur Yavaş %10 önde gidiyor ve birinci turda seçimi kazanıyor. Tayyip Erdoğan ile Ekrem İmamoğlu arasında ise yine imamoğlu %5 Erdoğan’a fark atıyor ve birinci turda olmasa da ikinci turda Cumhurbaşkanlığı seçimini garantiliyor. Kılıçtaroğlu ise bırakın Tayyip Erdoğanı geçmeyi hep Tayyip Erdoğan’ın en az %20 veya %10 geriden takip ediyordu. Ancak ne olduysa oldu son üç ayda İmamoğlu geriye düştü ve Kılıçtaroğlu da yükselmeye başladı. Fakat yine de Kılıçtaroğlu Tayyip Erdoğan’ı tam net bir şekilde geçemedi. Fakat Mansur Yavaş hala %10 önde görünüyor.
Hal böyle ve gerçekler ortadayken sayın Meral Akşener haklı olarak altılı masaya iki belediye başkanını isimlerini öneriyor. İki belediye başkanını arasından birini altılı masanın seçmesini istiyor. Hatta daha ileri giderek altılı masayı oluşturan partilerin ayrı ayrı araştırma yapmalarını ve kim daha çok önde olursa onu aday gösterelim diyor. Ancak sanki daha önce beş lider anlaşmış gibi her iki öneriyi de ret ediyorlar. Bunun üzerine haliyle İYİ parti lideri sayın Meral Akşener bu şartlarda sizler Tayyip Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığını altın tepside sunmak istiyorsunuz diye itiraz ediyor. Ve yenilgi yenilgi büyüyen bir muhalefet ifadesini kullanıyor. Bütün bunlara rağmen Pazartesi’ye açıklanmak üzere altılı masanın bildirisine imza atıyor. Ancak medya bunları böyle anlatmak yerine Akşener masayı devirdi propagandasına başlıyor. Meğer havuz medyasından başka bir de yandaş medya varmış. Ve sonunda anlıyoruz ki İmamoğlu’nun da gözden düşmesi ve Kılıçtaroğlu’nun ön plana çıkarılması da yandaş medyanın marifeti imiş.
Bu konuda en doğru yorumu Yılmaz Özdil söylüyor, kendi ifadesiyle “CHP’li olmama rağmen altılı masayı deviren Meral Akşener değil, Kemal Kılıçtaroğlu” demiştir
Şimdi aklı hayra şerre ermeyen olumsuz propagandanın etkisinde kalan vatandaş da Meral hanımı suçluyor.
Hatta bu yandaş medya öyle ileri gidiyor ki Meral hanımı Saray’ın adamı olarak bile suçluyorlar.
Önümüzdeki günler Meral hanımı yalnızlaştırmak için yurt dışından da yayın yapan fetöcüleri de takip ederseniz. Meral hanımın ne kadar haklı olduğunu göreceksiniz.
15 Temmuz hareketinin, Fetö, AKP ve ABD’nin ortak senaryosu olduğunu düşünürseniz. Olayları daha iyi yorumlarsınız.
Bu oyunu düzenin değişmesini isteyen büyük Türk milleti çözecektir. Tabii uykudan uyanırsa.