Şimdi iki tarihi ve dini örnek vereyim.
Birincisi Mevlana Celalettin, müritlerine nefislerini terbiye etmek için, ellerine birer zembil ve pazarcı maşası vererek pazar’a gönderirmiş ki, pazarda bu şekilde dilendirerek nefis terbiyesi dersi verirmiş.
Bu zembil ve pazarcı maşası halen Mevlana müzesinde sergilenmektedir.
İkincisi ise, yine aynı dönemde yaşayan Ahi Evran (Mahmut Nasurittin) ise insanları üretime, çalışmaya ve dürüstlüğe sevketmek için bir teşkilat kurar, ilk kurduğu teşkilatın adı AHİ’lik teşkilatıdır (Ahiyanı Rum). Burada başta debbağlar (Deri ustaları) olmak üzere bir çok zenaatkarı örgütleyerek bir standart oluşturmuştur.
Arkasından eşi Fatma Bacı ile Türk kadınlarını örgütleyip onları da üretime sevk etmiş, örgü ve dokuma işinde en üst noktaya gelmesini sağlamıştır. Tabi ilk Ahi ocağı olan Ahiyanı Rum ve kadınların ocağı olan Bacıyanı Rum teşkilatlarının üretimlerini Kırşehir’de yılda bir defa panayır (Uluslararası sanat ve teknoloji fuarı) kurarak satışına da ön ayak oluyor.
Ayrıca Gaziyanı Rum teşkilatı ile gençlere silah ve spor eğitimleri vererek savaşa hazır olmalarını sağlıyor.
Yine yaşlı ve yetenekli bilgili insanları da örgütleyerek Abdalanı Rum teşkilatını kurarak bu tecrübeli insanlardan da yararlanarak, yeni ustalar, yeni Alpler, yeni sanatkarlar yetişmesini sağlayan bu konuda dini ve milli bir eğitim teşkilatı kuruyor.
İşte Anadolu’yu Türkleştiren ve Müslümanlaştıran bu teşkilatlardı.
Mevlana’nın bu ülkeye ve ülke insanına en ufak bir katma değeri yoktur.
Şimdiki tarikatlarda Ahi Evran’ı değil Mevlana’yı takip ediyor.
Sonuç bu günkü islam dünyası.
Mevlana haftası bu gün başladı, 7-17 Aralık arası kutlanacak hafta dolayısıyla aklıma geldi. Kutlu olsun.