Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart’tan sonra yaptığı bir konuşmada, 'O kadar televizyonlara, gazetelere çıktık ama halkın gönlüne girememişiz demek ki' , demişti. Haklı ve doğru demişti... Anlayamadığı, halkın gönlüne bir türlü girememe olayını, TV ve gazetelere çıkmanın halkın gönlüne çıkmak için yeterli olduğunu zannetmesidir. Algı operasyonlarının yandaş medyadan yapılmasının, halkın algıya karşı peşinen bir savunmaya geçmesine, inandırıcı bulmamasına, sebep olduğunu bilmiyor olmalı! 'Halk' artık yandaş medya heberlerine şüphe ile yaklaşıyor, TV'de çıktı, gazetede yazdı, denmesi eskiden doğruluğu destekleyen en önemli unsurdu! Havuz medyası o güveni yıktı! Halk artık havuz medyasının verdiği haberlerin doğruluğuna inanmıyor! Sorguluyor, başka kaynaklardan doğrulatmaya çalışıyor!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işi gerçekten zorlaştı! Havuz medyası algı yaratma niteliğini çoktandır kaybetmiş bulunuyor! Millet yalan haberlerden usandı, gerçeğin peşine düşer oldu! Öyle olunca da yandaş medya algısıyla halkın gönlüne girmek imkânsız hale geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın beklentisinin tersine, kendisinin istek arzusuyla, İBB Belediye Başkanı Ekrem imamoğlu'na 31 Mart öncesi ve sonrası karartma uygulanmış, adı bile anılmadan aleyhte haberlerde yer almıştı. Ama halk, O, "Ben hak yemedim, yemem, hakkımı da yedirmem", cümlesine destek vermiş, bir hak gaspını önlemek adına İmamoğlu'nu oya boğmuştu... Gönlünde ona yer vermişti... İstanbul Belediyesi Başkanlığına, Cumhurbaşkanını, Cumhur İttifakını yenmesini sağlayarak seçmişti... İmamoğlu bu halkın gönlünde yer bulma mazhariyetinin sebebinin kerametini kendinden bildi! İstanbullu'nun rakiplerinden bizar olmasının, canına tak etmesinin seçmeni kendi lehine motive ettiğini görmezden geldi.
İmamoğlu Belediyeye bağlı şirketlere yöneticilerini atadı. Atadıkları arasında hayret ve şaşkınlık yaratan genel müdürler de var! Oysa O, bağlı şirketlerden AKP'nin atadığı yönetim kadrolarının istifaları tamamlandığında, kendisine bir gazetecinin yönelttiği; "Eski kadrolardan birlikte çalışmayı düşündüğünüz birileri var mı?", sorusuna İmamoğlu, hiç düşünmedenkararlı bir ses tonuyla, tek kelimeyle; "Hayır", cevabını vermişti. Aradan geçen birkaç gün içinde ne oldu da İmamoğlu o "hayır"dan rûcu etti, 'U' dönüşü yaptı! AKP'li reislerin atadığı Genel Müdürler, Bahaddin Yetkin'i, Ahmet Bağış'ı, Salih Bekaroğlu'nu kendisi de genel müdür olarak atadı!
Merak konusudur!
Peki İmamoğlu, kendisini İBB Belediye Başkanı seçen Millet İttifakı partileri CHP ve İYİ Parti'ye neden danışma ihtiyacı duymadan bu atamaları yaptı!
Liyakati geçiniz!
Kendisine baskı mı yapıldı?
Rıza ile ise, karşılığında ne vaad aldı?
İmamoğlu, CHP İl örgütünün baskısıyla 1 gün önce atadığı Genel Müdürden 1 gün sonra istifasını istemek zorunda kaldı! Atadığı AKP'li genel Müdürlerden Bahaddin Yetkin istifa ettirildi. Biri tamam da, ötekiler n'olacak! Genel müdürlüğe devam mı edecekler? İstanbul'u kötü yönettikleri için seçim kaybetmiş bir kadrodan 'medet ummak!' ne talihsiz bir karardır! Bu ne aymazlıktır! Bu, seçmenine karşı affedilemez bir nankörlüktür! Saygısızlıktır!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakındığı, 'Halkın gönlüne girememe!' durumunu, Cumhurbaşkanının imkânlarının binde birini kullanmadan, kolay yoldan aşan İmamoğlu'da, halkın gönlünden gözünden düşmeyi o denli hızlı becerdi!
Yarın seçim olsa İmamoğlu kaybetmeye en yakın aday olur! Hele hele O’na cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanma şansı verenlerin (ben dahil) kafalarında; acabalar, soru işaretleri oluşturdu!
Siyaset hata götürmeyen bir uğraş alanıdır! Bin doğru iş başarırsın, bir yerlere gelirsin...
1 yanlış yaparsın, bitersin!
İmamoğlu o 1 yanlışı yapmış bulunmakta! Takdir milletindir...