Türkleri enayi zanneden insanlar, hem Türkiye’de hem de dünyada bolca yaşıyor. Gerçi Türklerde enayi yerine konmayı hak etmiyorlar değil!
Günümüzde Türklerin karşı karşıya olduğu ve tarihi boyutu olan yaşamsal sorunlar bulunuyor.
Türk’ü enayi yerine koymayı alışkanlık haline getirmiş olan iç ve dış çevreler, bu yaşamsal sorunları gündeme getirmeden, Türk’ü güncel sorunlarla oyalamaya devam ediyor.
Ortak amaç; Türk’ü hak mahrumiyetine uğratmak ve bunuda ona rızasıyla kabul ettirmek...
Türkler; ülkelerinin bölünmesini, ABD ve AB ülkeleri ile İsrail’in üzerlerindeki siyasi, ekonomik ve kültürel nüfuzunu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yediği darbeleri, istihbaratının küresel imparatorların kontrolünde oluşunu, Doğu Akdeniz’deki enerji rezervlerinin İsrail’in eline geçişini, GAP’taki su kaynakları ile tarım arazilerinin elden gidişini, milli eğitim eli ile Türk çocuklarının mankurtlaşmasını ve dahanice yaşamsal temel sorununu önemsemiyor ve konuşmuyor. Belki de farkında değil! Zaten oyunda buna göre kurgulanmış.
Peki buna karşılık Türk Milletinin gündeminde ne var?
Emekliye ikramiye, asgari ücretliye zam, sosyal yardımların artırılması, memuriyete atamaların yapılması, taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi, üniversite sınavlarının kaldırılması gibi konular, pür dikkat kesildiğimiz şeyler!
Yeter ki bunlar olsun da; Yunan Ege’deki adalara bayrak dikebilir, Pkk-Pyd Suriye’de özerk bir bölge oluşturabilir, RTE “Kaçak Saray”da padişahlık yapabilir, ülkenin sahibi el değiştirebilir! Hiç önemli değil!
Ülkemizin tanınmış bir profesörü siyasetin temel kuralının “ihtiyaçlara hitap edebilmek” olduğunu söylüyor ve yaşadığı bir hikayeyi anlatıyor. ABD’nin Boston şehrinde yaşadığı bir dönemde, evinin yakınındaki baraj gölünün kenarında, güzel bir park varmış. Bu park aynı zamanda evsiz insanların uğrak yeriymiş. ABD’de gittiği yerde kış sert geçtiği için, Türkiye’den yanına çok güzel bir kaban almış. Bir yaz günü geri dönerkende insanlık yapıp bu kabanı evsizlerin yaşadığı parka, üzerine “Bir gün kış yeniden gelecek, ihtiyacınız varsa lütfen, alabilirsiniz...” notunu iliştirip bırakmış.
Ertesi gün parka yeniden gittiğinde ne görsün, kabanın üzerinde yeni bir not “Evet kış yeniden gelecek. Ama bana şimdi yazlık lazım”.
Bizim profesörde “her insana ihtiyaç duyduğu hizmeti götürmek için iletişim ve propaganda dili önemlidir” diyor.
Tamam da, Türkler sorunları itibarı ile günlük yaşayan ve günlük düşünen insanlar olamaz. Eğer tarih içerikli temel sorunlar halledilemezse, günlük sorunların halledilme imkanıda yoktur.
Belki hep canınızı sıkacak şeyler yazıyorum ama uzun soluklu bir huzur, güven ve istikrar yakalamak istiyorsak, sorunlara doğru yerden neşter vurmak zorundayız.
Büyük Önder Atatürk “Halkı genel durumdan haberdar etmek son derece önemlidir” diyor.
Onun için siyasetin; duruşunu, aldığı kararları ve yaptıklarını, güncel ihtiyaçlarınıza verilen prim ve cevaplar yanında, temel sorunlara eğilişleri bakımından da değerlendiriniz. Peşin hükümlü olmayınız!
Örneğin, benim çözülme dediğim, çözüm sürecine “bana ne kardeşim, ben aldığım paraya bakarım” diyerek cevap veremezsiniz. Yarın bölünme sizin cebinize öyle bir akrep yerleştirir ki; bir ve bütün olduğumuz günleri mumla ararsınız.
Fazıl Hüsnü Dağlarca “Kişi hem bir saat gibi içinde bulunduğu süreci yazmalı hem de bir pusula gibi varılması gereken yeri göstermelidir” diyor.
Gündemi konuşalım ama açmazımız haline gelen tarihi sorunlarımızı da ıskalamayalım ve bunları söyleyenlere de şuursuzca kızmayalım ve saldırmayalım. Unutmayalım ki; ilkeli ve dürüst olmak zordur...
Özcan PEHLİVANOĞLU
ozcanpehlivanoglu@yahoo.com
https://twitter.com/O_PEHLIVANOGLU