Prof. Dr. Ümit Özdağ, “Stratejik Göç Mühendisliği” adlı kitabında “Suriyeli sığınmacılar” sorununun, Anadolu'da Türk varlığını ve egemenliğini tehdit eder boyutlara geldiğini incelemiş ve kavramla ilgili çalışmalar yapan Kelly M. Greenhill'den şu alıntıyı yapmıştı:
“Stratejik göç mühendisliği tabiri, devletler ya da devlet dışı aktörler tarafından, belli bir bölgede yaşayan nüfusun güçlendirilmesi, zayıflatılması ya da muhtevasının değiştirilmesini sağlayan yollarla, askerî ve siyasi amaçlar dâhilinde kasti şekilde yaratılmış iç ve dış göçleri ifade ediyor... Mühendislik eseri göçleri yaratan araçlar, tehditten askerî güç kullanımına, kazanç vaadinden finansal teşviklere, hatta normalde kapalı olan sınırların açılıp basitçe geçişin kolaylaştırılmasına uzanan geniş bir skalayı kapsıyor.”
Tekrarlamakta fayda var; bu tanımlama, milyonlarca insanın neden Türkiye’ye doğru sürüklendiğini de gösteriyordu. Suriye’nin kuzeyinin, İsrail ve ABD’nin ortak projesi çerçevesinde boşaltılması planlanmıştı. Bunun için Suriye’de daha iç savaş söz konusu bile değilken, Türkiye-Suriye sınır boyları, mayın temizleme bahanesiyle 49 yıllığına İsrail'e verilmek istendi! Bunu yapamadılar ama mayınları Türkiye temizledi çünkü dünyanın dört tarafından gönderilen teröristler, bu sınırdan Suriye'ye girecek, iç savaş başlatacak ve buradaki insanları korkutarak Türkiye’ye gitmelerini sağlayacaktı...
***
Suriye'nin boşaltılması konusunda, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, önemli bir uyarıda bulunmuş ve Amerikalıların, Lozan'da, Suriye'nin kuzeyinin boşaltılarak Ermenilere yurt olarak verilmesini önerdiğini hatırlattıktan sonra; "6 Ocak 1923'te Ermeniler için düşünülen şey, bugün başka birisi için mi düşünülüyor?” diye sormuştu.
2011 yılında, AKP gençlik kollarından bir genç, bizzat bana, Türkiye'nin 30 şehrinde Suriyeli muhalifler için kamplar kurulmakta olduğunu, toplam 300 bin Suriyelinin silahlı eğitimden geçirileceğini bildirmişti. Olaylar, bu bilgileri doğrulamaya başlayınca bu bilgiyi kamuoyu ile paylaşmıştım.
Suriyelilerin Türkiye'ye sürülmesi veya getirilmesi, iktidar tarafından da 1.5 milyon çadır siparişi verecek kadar önceden öngörülen, plânlanmış bir süreçti. Suriye'nin kuzeyinin boşaltılması ve burada bir PKK devleti kurulması için Türkiye kullanılmıştır.
ABD, ayrıca, Afganistan’ı kendi kurduğu Taliban’a terk ederken, Afganistan ordusuna mensup askerleri de ceplerine para koyarak Türkiye’ye sevk etmiştir. Bunun için Türkiye ile örtülü bir anlaşma yapıldığı anlaşılıyor.
***
Türkiye şimdi Suriye’nin kuzeyinde, ABD’nin ordu haline getirdiği PKK/YPG’ye karşı sınırlı operasyonlar yaparken, Hamas, Gazze şeridinden İsrail’e saldırı başlattı. İsrail de Gazze’yi bombalamaya başladı. Ateşkes sağlanamazsa, burada zaten abluka altında yaşayan 2.5 milyon Filistinli, açılacak deniz koridorundan bölgeyi terk etmek zorunda kalacaktır.
“İsrail’in bir petrol-doğalgaz depolama ve dağıtım merkezi haline getirilmesi için Gazze’nin boşaltılması gerekiyor” deniliyor, doğrudur ama Netanyahu, “Abraham anlaşması”na imza koyarken bile ilhak planının ABD ile tam koordineli bir şekilde devam edeceğini söylemişti. Şimdi aradığı fırsatı yani ilhak planını uygulama şansını Hamas saldırısıyla yakalamış oldu...
***
Özdağ, “Stratejik Göç Mühendisliği” kitabında, Condoleezza Rice'ın “Suriye iç savaşı, Orta Doğu'nun bölünme hikâyesinde son perde olabilir. Türkiye de Mısır ve İran gibi güçlü ulusal kimliğe sahip olduğu için Suriye'deki iç savaşa çekiliyor.” sözlerine de yer vermişti.
İşte bu durumun anlaşılmaması için muhacir-ensar söylemi kullanıldı. Muhacir-ensar söylemiyle oyalanan halkın, ülkenin istila edilmesine büyük ölçüde seyirci kalması sağlandı, üstelik iktidar, Türkiye’nin ulus devlet yapısını değiştirmek için milletin çeşitliliğine dayanan bir Anayasa yapacağını da ilan etti.
***
Türkiye’nin Suriye operasyonu, bölgedeki planları bozacak kadar etkili değildir, sınırlıdır. Zaten ABD, bir Türk SİHA’sını düşürerek Türkiye’nin ileri gitmemesi için uyarısını da yapmıştır.
Şimdi Gazze de boşaltılacak. ABD, Gazzelilerin deniz koridoru ile Türkiye’ye taşınmasını isteyebilir! Milleti adım adım çeşitlendirmeleri gerekiyor ki Türk’ün hakkından gelebilsinler ve son olarak Bernard Lewis’in Baba Bush döneminde şekil verdiği Büyük Orta Doğu Projesi tamamlanabilsin! Yani Büyük İsrail...
Türk Milleti, tarihte “kötü kağanlar” yönetiminde, devletini kaybetmiştir! Bilge Kağan’ı bu gözle yeniden okumak gerekir. Benzer bir durumla karşılaşmamak için uyanık olmak gerekir.