Türk Milleti’nin büyüklüğünü tescilleyen en önemli özelliği ve güzelliği, hiç şüphesiz zor zamanlarda bütünleşmeyi büyük bir ustalıkla gerçekleştirme özelliğidir.
Elazığ depreminde çok şükür bu özelliğimizin dipdiri olduğunu bir daha gördük. Yaşadık. Depremin hemen akabinde Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Teşkilatı, İlk etapta toplamda 9 araç ile birlikte 40 personelin bölgeye hem havayolu hem de karayolu ile sevki yapıldı. Deprem bölgesine ulaşan ekipler, arama ve kurtarma çalışmalarına katıldı. AFAD yine insanüstü gayretleriyle dikkat çekti.
Bütün dert, çaba, enkaz altında kalan canlara ulaşmak ve onları oralardan kurtarmaktı. 45 canımız göçük altından çıkartıldı.
Azize’nin kurtarılışını canlı izledik.
Emine Kuştepe’yi tanıdık. Onunla birlikte nefeslerimizi tutup, Azize’nin kurtarılabilmesi için Hakk’tan niyazlarda bulunduk. Emine telefonla irtibat kurduğu Azize’ye yardımcı olabilmek için nasılda çırpınıyordu. İşini biliyordu. Duruma hâkimdi. Kâh Kürtçe, kâh Türkçe moral veriyor, enkaz altında kalan öteki depremzedelere Azize aracılığıyla mesajlar iletiyordu.
Sonunda Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, Azize’ye, UMKE gönüllüsü Emine’nin iletişimiyle ulaştı. Tam 17 saat sonra Azize hayata tekrar döndü. Eşi ve çocukları da o iletişimin yardımıyla kurtarıldılar. Emine’nin, Azize’ye bir “canım benim” deyişi vardı ki, öz kardeşi, anası olsa ancak o kadar duygu yükleyebilirdi. O Emine, bence depremin en güzel işini yaptı. Kurtarılmasına yardımcı olduğu insanlardan öte, bu milletin nasıl bütünleşebildiğinin canlı örneği oldu. Hay sen varol Emine. Ömrün uzun olsun, Hakk seni ailene ve milletimize bağışlasın. Bizi duygulandırdın. Gözlerimizi nemlendirdin… Ağlattın…
Bu depremin de elbette yaraları sarılacak, zamanla bugünkü yaşadıklarımız da küllenecek, ama ben Emine’nin, Azize ile diyaloğunu hiç unutmayacağım… Birlik bütünlük şahikaya ulaşmışken, bu milletin bir ferdi olmanın hazzı, ne güzel bir duygu. Bu duyguyu bu coğrafyanın bütün fertleri tatmalı, yaşamalı…
Çiğlik, sığlık, adamsendecilik, felaketten menfaat çıkartmak heveslisi bir Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık. Daha deprem anons edilir edilmez bir tweet atıyor, Kızılay’a yardım edin ‘mesaj atın 10 lira yollayın’ diyor! Bu nasıl bir yaratıktır! Felaketin enkazından, başında bulunduğu kuruluşa yardım dileniyor. Bürokrasiye intisabının İBB olduğu göz önüne alınınca bu davranışı camiası için normal, bizler için felaketten menfaat çıkartan bir müptezel…
Felaket bölgesine giden Enerji Bakanı Fatih Sönmez’in bir sözü var ki, oraya gidiş sebebiyle taban tabana zıt! Enerji Bakanı: “Her şeyi devletten beklemek doğru olmaz.”, diyor. İyi de sen niye oradasın? Sen niye bakansın? Sen ne biçim bir bakansın? Üzerine felaket çökmüş millet elbette devletine güvenecek, devletinden yardım umacak! Devlet de, elbette vatandaşının yaralarını saracak! Her imkânı vatandaşına sunacak!
Daha arama/kurtarma faaliyetleri sürerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cezayir’den başlayacak Afrika turuna çıkması da neyin nesidir? Önceden planlandıysa bile ertelenmeliydi. Olmadı. Makama yakışmadı.
Aklımız fikrimiz orada, Elazığ’da, Malatya’da! Mucize bekliyoruz. Gerçekleşecek biliyorum… Bu millet mucizeler gerçekleştirmeye alışkın… Arama/kurtarma çalışmalarını insanüstü bir gayretle sürdüren kahramanlarımız, Hakk yardımcınız olsun, hadi, bir can daha kurtarın, bir mucize daha yaratın! Sevince boğun bizi…