Cennet mekan Atatürk, Cumhuriyet'i kurduktan sonra kurulan iki bakanlığa "milli" sıfatını uygun gördü. Savunma ve Eğitim bakanlıklarımızın adlarının önünde malumunuz "milli" sıfatı var... Yani "Milli Eğitim" ve "Milli Savunma" gibi!
Rahmetli Atatürk böyle bir isimlendirme de, yerden göğe kadar haklıydı. Milli Eğitimle Türk Milletini, Milli Savunma ile Türk vatanını korumak ve kollamak istiyordu... Haksız da değildi!
Ancak konumuz eğitim olduğu için sadece o konu ile ilgili olarak istenilen hedeflere ulaşamadığımız acı bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır.
Türk Milleti, eğitim ve dolayısıyla bilgi eksikliği nedeniyle olayları doğru yorumlayamamaktadır. Bu açık bir şekilde görülmektedir.
Türk Milleti, özellikle sosyal bilimler açısından felaket bir haldedir. Tarihini, vatanını, çevre ve dünya coğrafyasını, dünya tarihini, uluslararası ilişkileri, din savaşlarını, ticaret(para) kavgalarını, dost ve düşman ülkelerin emellerini bilmemektedir ya da en azından kendi menfaatlerini koruyacak kadar bilgisi yoktur.
Bu nedenle meydana gelen olaylar karşısında savunmasızdır ve tehlike sonuç verince aklı başına gelmektedir.
Eğitimin mutlaka "milli" olması gereklidir. Ancak Türkiye'de eğitim 1938'den bu yana "milli" değildir. Bu da Türk Milleti aleyhine büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Ailede, camide, kışlada ve nihayet okulda mili eğitim nerede ise yok denecek kadar azalmıştır.
Bu nedenle başta sığınmacı konusu olmak üzere ekonomik sorunlar, ideolojiler, ahlaki yozlaşma, dinin doğru anlaşılması, insan ve toplum ilişkileri, uluslararası ilişkiler ve devletler arası mücadeleler konusunda kafamız çok karışıktır. Bu karışıklığın artması için de, belli odaklarca yürütülen büyük bir çalışma vardır.
Sebebi de, hiç bir şeyi anlamayalım ve var olmak için bir direnç göstermeyelim! Korkalım, ürkelim ki, kaybettiklerimizin farkında olsakta sesimiz çıkmasın...
Eğitimli ve bilgili insan her zorluğun üstesinden gelir. Cahiller ordusu ile kazanılacak bir zafer yoktur. Adeta eğitimsiz toplum bugün olduğu gibi "öğretilmiş çaresizlik"e mahkum edilir. Bunun müsebbibi malum güçler ile onların yerli işbirlikçileridir. Sakın ola ki, bu süreci başımızdaki iktidarla sınırlama yanlışına da, düşmeyelim!
Eğitimini millileştirecek olan Türk Milleti, milli ve bilgili insanları ile her türlü tehlikeyi savuşturacak güce erişecektir. Asla çaresiz olmayalım, umutsuzluk bizim geçmişimizde yoktur.
Türk özgürlüğüne düşkündür, esareti kabullenmez, hiç bir şekilde zincirlenemez ve karşısında çılgınlar bile olsa onları ezip geçer... Bize bu karakterimizi anlatacak ve özümsetecek bir "milli" eğitim gerekiyor...