Değerli okuyucularım gereği var mıydı bilmiyorum ama uzun zamandır aklıma takılan bir meseleyi sizlerle paylaşmak istiyorum...
Dedim ya ne gereği vardı da diyebilirsiniz. Haklısınız da ama ben yine de bu ''Tipleri'' sizlere anlatmak istiyorum. Hepinizin zaman zaman karşılaştığı bu ''Çeşit'' abileri görüyorsunuz. Eğer o ağır abiyi yakından tanımıyorsanız vay anasına kim bu diyorsunuz. Benim için ne büyük kayıp neden şimdiye kadar bu büyüğümüzü tanıyamamışım diye hayıflanıyorsunuz.
Bu abiler öyle böyle değil baya baya ağırlar yani. İnsan bedeninin taşıyamayacağı kadar ağır. Ben deyim beş ton siz deyin on ton, öyle ağırlar yani.
Yan yan yürürler, bir omuzları hep aşağıdadır nedense ne anlamı varsa artık...
Bu ağır mı ağır abiler aslında bir derde derman olmazlar. Sadece konuşur öğüt verirler. Her kes onlara danışsın, onlardan fikir alsın. Çünkü ağır abiler ya her şeyi bilirler. Öyle böyle değil haa her şeyi bilirler. Onların bildiklerini Google bilmez. Meydan Larousses da bulamazsınız. Kendilerine göre bir piyasaları vardır. Adeta yüz Türk büyükleri gibi dolaşırlar. Bazen İşi o kadar büyütürler ki, eminim ''Vay arkadaş ben geçiyorum bu insanlar neden bana selam durmazlar'' diye düşündükleri bile olmuştur.
Dünya onların etrafında döner. Mümkün olduğu kadar takım elbise giyerler. Yazın sıcağında bile. Tabi ki beyaz gömlek. Olmazsa olmazları yelek giyerler. Haa bir de siyah gözlük şaşmaz aksesuarlarıdır. Ellerinden tesbih hiç eksik olmaz. Tesbihleri de gümüştur.
Hiç kimsenin bilmediğini sandıkları kahramanlık hikayeleri vardır. Pehlivan tefrikası gibi uzatır dururlar. Öyle ya mesela kırk sene öncesinden bahsediyorsa sizde o yılları hatırlamayacak kadar gençseniz vay halinize çünkü sizi esir alır uzatırda uzatırlar. O hep kahramandır. Hep birilerini kollayıp gözetmiştir. Hep dayak atandır. Kafa göz yarandır. Hiiiç dayak yemezler...
Kazara bilmediğiniz bir şey sorarsınız veya söylerseniz cevabı hazırdır ''Senin bilmediğin yerde iş var'' derler.
Biz de bunları biliyor tanıyoruz ne gereği vardı şimdi bunları yazıp vaktimizi alıyorsun mu diyorsunuz ? Haklısınız. İşte o sizin de bildiğiniz ve çevrenizde çok olan o ağır abiler var ya birer kartondan varlıklardır ki, bir ihtiyaç sahibine elini uzatmaz, bir garibanı sevindirmez, bir yetimin başını okşamazlar.Onlar sadece egolarına esir olmuş zavallılardır. Kendilerini olduklarından başka göstermek zorundalar. Çünkü ruhları hastadır. Kalplerinde merhamet yoktur. Sevgi nedir bilmezler. Özür dilemeyi zayıflık, teşekkür etmeyi acizlik sanırlar. Yalnız başlarına dolaşacak kadar cesaretleri yoktur, korkaktırlar...
Etraflarında hep üç beş yalakaları vardır. En büyük sensin abi, yürü be abi kim tutar seni abi diyenleri vardır. Paltosunu çeketini tutanları vardır. Gerçek dostları yoktur. Her şeyleri para pul üstüne kurarlar. Yapmadıkları halde oraya buraya ne kadar para harcadıklarını ballandıra ballandıra anlatırlar. Ben bilmem abi sen en iyisini bilirsin diyenleri vardır. Yedikleri içtikleri ile gündem olmaya çalışırlar.
Bilmezler ki, ne olursan ol ne yersen ye, ne giyersen giy, en son giyeceğin beyaz bir kefendir. O da nasip olursa tabi. Asıl ağır abiliğin merhametle donatıldığını sevgi ile yoğrulduğunu, dolu başak gibi başlarının hep eğik olduğunu. Hiç ama hiç bilmezler...