Kamu görevi yürüten insanların, bu hizmetlerinin karşılığında bir yerden aylık almaları en doğal haklarıdır. Devletin, kamu görevlilerinin aldığı ücretler açısından da adil bir sistem uygulaması gerekir. Aylığın miktarı belirlenirken; mesleği edinmedeki süreç, işin zorluğu, iş güvenliği ve mesleğin toplumsal statüsü gibi kriterler esas alınmalıdır. Böyle adil bir sistem oluşturulduktan sonra her çalışanının kendi hakkına rıza göstermesi ve bunun dışında fazladan para kazanma yollarına tevessül etmemesi gerekir.
Geçtiğimiz aylarda kendi maaşlarının dışında başka kurumlardan huzur hakkı vb. adlar altında çeşitli ödemeler alan insanlar olduğunu basından öğrendik. Bir süre gündemde kaldı sonra konu gündemden düştü. Oysa bu çarpık düzen aynen devam ediyor.
Hayatımda yaklaşık on beş yıl önce ilk kez bir sendikanın denetim kurulu üyesiyken, emekli maaşını alan bir yönetim kurulu üyesine huzur hakkı adı altında ikinci bir maaş verildiğini görmüştüm ve buna şiddetle karşı çıkmıştım. Daha sonra görev süresi sona erenlere de son maaşın çift ödendiğini öğrenmiştim. Bu haksızlıklar beni sendikadan istifa etme noktasına kadar götürmüştü.
Yıllar içinde, bu çarkın kamu bürokrasisi için de döndüğünü, üst düzey kamu yöneticilerinden bazılarının çeşitli kurul ve komisyonlardan ücretler aldığını öğrendiğimde zaten maaşları diğer memurlara göre yüksek olan bürokratların böyle bir çarkın içinde olmasına şaşırmıştım.
Basına yansıyan haberlerden sadece bürokratlar için değil siyasiler için de bu çarkın işlediğini öğrenmekten hicap duydum. Temsil makamındaki bu insanlara yeterince maaş verilmiyor muydu ki böyle bir şeye tevessül ediyorlardı!
Hele bir de bu kimselerin ömürleri boyunca tüyü bitmemiş yetim malını korumaktan dem vuran kişiler içinden olması; benim de gençliğimde içinde bulunduğum bir misyonun üstlenicileri olması akıl alır şey değildi. Hiç yakıştıramadım. Bal tutanın parmağını yaladığı sistemin çarkına çomak sokmayacak mıydık biz? Hasır üstünde uyuyan bir peygamberi örnek almayacak mıydık biz? Bu yapılan neydi şimdi?
Çeşitli kurul komisyon üyelikleriyle birden fazla ödeme alan insanların kendi maaşları az olduğu için böyle bir yol izleniyorsa maaşları artırılsın ve bu yol kapatılsın. Yok, bu insanlar bulundukları devlet makamlarını zenginleşmek için kullanıyorlarsa o zaman bunun hesabını elbette hem millet hem de yüce Allah soracaktır.
Bakın Yüce rabbimiz ne buyurmuş?
“Malı da çok fazla seversiniz. Heyhat ! Yeryüzü paramparça edildiğinde. Rabbinin emri gelip melekler saf saf dizildiğinde. O gün Cehennem de göz önüne getirilir. İnsan o gün her şeyi hatırlar, fakat hatırlamanın ne faydası var. ‘’Keşke şu ebedi hayatım için bir hazırlık yapsaydım’’ der. O gün Allahın vereceği azap gibi hiç kimse azap veremez” (Fecr 20-26)
Bunları yazdım diye birileri beni afaroz edecek biliyorum. Dinimi , imanımı, milliyetçiliğimi, vatanseverliğimi sorgulalacaklar. Hatta vatan haini bile ilan edecek kişiler çıkacak.
Biz dilsiz şeytan olmayalım da varsın haksız eleştirilere maruz kalalım.
Yazımı, Alev ALATLI’nın meşhur sözüyle bitirmek isterim: “HER YASAL OLAN HAK, HELAL DEĞİLDİR.”
Kaldı ki söz konusu husus hak bile değildir.