Seçim zamanı geldi çattı. Her zaman olduğu gibi yüzlerce devlet memuru milletvekili adayı olabilmek için görevlerinden istifa ettiler.
Kimi aday listelerine girecek kimi de hepsi aday olmayacağına göre görevlerine geri dönmeye çalışacak. Hepsi için hayırlı olsun!
Türk devletlerinin işleyiş yapısı bürokrasiye dayanır. Yani devlet “bürokratik devlet” olarak tanımlanırsa doğru bir tanımlama olur.
Nizam’ül Mülk’ü bilirsiniz, bu vezir Selçuklu sultanına karşı bir çok kez fütursuz davranmıştır. Bir defasında Melik Şah’ın tehditkar ifadeleri karşısında, “Bu vezirlik diviti ile sarık, senin tacın ile o derece alâkadardır ki; bu divit gittikten sonra senin tacın da kalmaz.”demek cesaretini bile göstermiştir.
Siyaseti ve iktidarları yönlendiren bu bürokrasidir. Adeta davulun tokmağı onların elindedir. Eğer liyakat ve ehliyetleri var ise ve bunu da olumlu kullanırlarsa iktidarı vezir, tam tersi olur ise rezil ederler…
Onun için bürokratlar, bizim gibi bir devlet anlayışına sahip ülke için çok önemlidir.
Her ne kadar ipler halkın desteğini alıp gelmiş iktidarın elinde gibi gözüksede, iktidarlar çoğu kez bu bürokrasinin gizli etkinliğinin kontrolüne girerler.
Bu nedenle halka siyasi bir hesap verme zorunlulukları olmadığı için bürokratları, “sorumsuz yetkili” olarak değerlendiriyorum! Kastım siyasi sorumsuzluktur…
Türkiye’nin Osmanlı döneminden bu yana karşı karşıya kaldığı ve bir türlü çözmeyi başaramadığı sorunların altında, bu bürokrasinin olduğunu düşünüyorum.
Çünkü bürokraside yükselme ve üst makamlara gelme; başarıya, liyakata ve ehliyete göre değil, bir kaç istisna dışında hep torpile, kayırmaya ve zaman zamanda dış güçlerin taleplerine göre olmuştur.
Halbuki Karl Marks’ın dediğine gore “Bürokrasi kimsenin kaçamayacağı bir dairedir. Bürokrasinin hiyerarşisi bilgi hiyerarşisidir”… Nerede bizde böyle bir anlayış!
Şimdi istifa edip siyaset sahnesine adım atanlar, bürokratik hayatta başaramadıkları ne vardır ki; siyasette başaracaklardır?
Bu hükümetin eleştirdiğimiz her başarısızlığının altında şimdi istifa edip siyasete kapak atmak isteyen bürokrasinin başarısızlığı vardır.
Bu sebeple önümüzdeki dönem, aynı zamanda Türk devlet bürokrasisini ıslah etme dönemi olmalıdır.
TBMM’nin yapısı her dönem ağırlıklı olarak bu devlet bürokrasisinden ayrılıp gelenlerden oluşur. Derin sorunlar ise; dededen, babaya babadan toruna devrolup gider. Çünkü bürokrasi de elde edilemeyen başarılar siyasettede elde edilemeden, dönemler bir kısır döngüye dönüşerek tamamlanır.
Bürokrat aynı zamanda çoğu kez halktan kopuk ve onlardan habersiz bir yaşam sürer. Bu da siyaset dilinin seçim dönemlerinde halka aktarılmasında büyük sorunlar oluşturur.
Önemli olan siyasetle bürokrasi arasında doğru bir denge kurmaktır. Her zaman bize yol gösteren Keçecizade Fuat Paşa gibi özeleştiri yapan bürokratlar bulamayız. Paşa bakın Fransa İmparotoru 3.Napolyon’a ne diyor; “Haşmetmeab, siz, bendenize, başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir, dışarıdan sizlerin, içeriden bizlerin, devamlı tahribine direnebilmiş! Evet, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden, bu devleti yıkamadık!”
Siyasete ve özellikle iktidar partisine bürokrasiden bu kadar yoğun talep olunca bunları hatırlatmak istedim.
Özcan PEHLİVANOĞLU