Bunun Adını Ne Koymak Lazım?

Özcan PEHLİVANOĞLU

Türkiye'de ve dünya da bir sürü gelişme yaşanıyor. Hoş bunlar her zaman olur. Ancak bu gelişmeler gün gelir ortaya bir sonuç çıkartır. Biz de eğer bu sonuçları öngörememişsek başımıza her gelene razı olmak zorunda kalırız.



Biz Türkler genellikle olan biteni süzememiş ve başına geleceklere engel olamamış bir insan topluluğuyuz. Nereden çıkardın derseniz, tarih boyunca olan bitenler ve bugün yaşadığımız derin sessizlik, kafa karışıklığı, temiz bilgiyi alıp işleyememe gibi hususlar bana böyle düşündürtüyor.

Dünyanın en önemli coğrafyalarından birinde yaşadığımız ve bunun için çok ağır bedeller ödediğimiz bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Ancak bunu bir türlü anlayamayıp gereken tedbirleri alamayışımızda bir gerçek... Bu iki gerçek bizi boğdukça boğuyor. Daha iyi anlamak için yüzyıl boyunca çıkan gazeteleri incelemek yeterli sanki sorunlar derin bir buzlukta imiş gibi aynen önümüzde duruyor.

Bir insan dünyaya mutlu ve başarılı olmak, sağlıklı yaşamak, gururunu korumak, toprağında huzur bulmak için gelir. Türkiye'de doğan birinin ya da dünyanın neresinde olursa olsun bir Türk anne babadan doğmuş birinin pek fazla mutlu, başarılı, sağlıklı ve huzurlu yaşadığını söylemek çok zor. Neden acaba?

Bu sorunun cevapları her bir Türk tarafından bireysel olarak verilmelidir.

Hiç bir fert öncelikle devlet, vatan ve millet için yaşamak üzere doğmaz. Aksine ilk önce kendi için yaşayacak ve kendi için yaşamayı becerirse devletine, vatanına ve milletine katkı sağlayacaktır. Siyasetin sevk ve idare ettiği devlette bunun için uygun zemin yaratacak ve kaynaklar bulacaktır. Halbuki bizde bunun tam tersi olmakta birey yani fert kendinden ziyade devlet, vatan ve millet için yaşamaya zorlanmaktadır.

Türk insanı devlet için yaşamaya zorlansa da, kutsallaştırdığımız devlet aldığı kararlar ile bireyi eğitimsiz, yoksul, kültürsüz ve sağlıksız olmasına göz yummaktadır.

O zaman insan eğer bir Türk ise dünyaya gelme nedeni olan mutlu, başarılı, sağlıklı ve huzurlu olarak nasıl yaşayacaktır? Bu sorunun cevabı; çok zordur olur!

Çünkü her şey birbiriyle bağlantılıdır. Devlet dünyaya gözlerini açan her vatandaşını mutlu, başarılı, sağlıklı ve huzurlu olmak konusunda desteklemelidir. Gördüklerimiz bizler için bunların gerçekleşmediğini göstermektedir.

Türkler her yerde yani ister Tanrı Dağında ister Anadolu'da isterse Avrupa'da yada ABD ve Avustralya'da birbirine benzer bir sorunlar yumağına dolanmışlardır. Hiç bir şeyi yani kendileri için iyi veya kötüyü ayırt edemedikleri sorunların müzminleşmiş olmasından çok net anlaşılmaktadır. Onlara doğruları gösterecek aydınlar ise samimi olduklarını kabul etsek bile çok yetersizdirler. Sorunun temelinde bir de bu vardır.

Şimdi yine her türlü bulanıklığın yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Devlet erkine yön veren siyasetin sağından soluna, şeriatçısından milliyetçisine birbirine benzediği günleri yaşıyoruz... Bu tuhaf değil mi? Türk'ün içeride ve dışarıda karşı karşıya olduğu her soruna karşı aynı dili konuşan bir iktidar ve muhalefet ile karşı karşıyayız... O zaman gerçekleri ve başımıza gelecekleri nasıl öngöreceğiz? Kim(ler) anlatacak bize bunları?

Başta söylediğim gibi bugün olan bitenler yarın sonuç verecek. Türk Milleti kendisinin önünü açacak ve yaşananlar karşısında akıl bulanıklığını ortadan kaldıracak siyasetçileri ve oluşumları göremiyor. Hep bir yanlışa "icbar edilmek" durumu var.

Osmanlı bir anda yıkılmadı ve Türkiye Cumhuriyeti bedelsiz kurulmadı! Bunu düşünmek bile bugün yaşadıklarımıza bir ışık olması gerekir...

Bugün suyumuz var ama böyle kullanmaya devam edersek yarın olmayacak... Tek kullanımlık tohumlar yarın toprağınızı köreletecek ve açlığa yelken açacaksınız... Peşkeş çektiğiniz madenler ve yer altı zenginlikleri tükenince namerde bü günden daha fazla muhtaç olacaksınız... Sağlığınız için ilaç ve diğer materyalleri üretemezseniz ameliyat masalarında inleyeceksiniz... depreme tedbir almazsanız beton yığınlarının altında kalacaksınız, memleketi istila etmiş sığınmacıları geri göndermezseniz demografik yapınız bozulacak ve bugünleri mumla arayacaksınız.. memleketten kaçmanız da sorunu çözmeyecek Türk olmanız size gittiğiniz her memlekette en büyük sorun olacak...

Kimse bunlar için halkı ayağa kaldıracak bir politik söylem de geliştirmiyor değil mi?

Gelin günümüzü gün etmeyelim! Kafa bulanıklığını giderelim! Yerli ve milli aynı zamanda da bağımsız siyasetçilerle gelecek için tedbir alalım.. Artık hepimiz biliyoruz ki, gelecek çok çabuk geliyor...