BATILILARIN KIZILELMASI!..

Özcan PEHLİVANOĞLU

Kızılelma Larousse Ansiklopedisi'nde: "Osmanlılar'da ordunun bir gün mutlaka ele geçireceğine inanılan ve nerede olduğu belirsiz uzak coğrafyalar..." olarak tanımlanıyor. Ancak bu tarifte çok eksiklikler olduğu açıktır.

Türkler için Osmanlı zamanında Estergon, Belgrad, Budin, Roma ve İstanbul Kızılelma olarak kabul edilmiştir.

Buna karşılık Batılıların da bir Kızılelması varmıdır diye düşünmek gerekir.

Batılılar, Anadolu ve Rumeli'yi Türklere kaptırmış olmanın verdiği acıyı yüzyıllardır unutmamıştır!

Anadolu ve Rumeli, Batılıların gözünde bir Endülüs yani İspanya gibidir... Müslümanlar Endülüs'te 800 yıl egemen olmalarına rağmen bugün İspanya'da o günlerden kalan ve bir tek Hristiyan olmayan kent, kasaba, köy, mahalle, bina ( Elhamra Sarayı ve Kurtuba Camii hariç) ve insan bulunmamaktadır.

Müslüman egemenliği altında İspanya'da, Hristiyan ve Yahudiler Müslümanlarla özgürce yaşadıkları halde Hristiyan egemenliği altında tam bir etnik temizlik yapılmıştır. Çünkü Batılılar ırkçı olup başka etnik gruplarla yaşama yetenekleri yoktur. Hitler sonrası başlatılan çok kültürlülük politikalarının ne kadar süreceği belirsizdir.

Batılılar İspanya'da yaptıklarını Anadolu ve Rumeli'de yapmayı amaçlamış ve netice itibarıyla Rumeli'de başarılı olmuşlardır. Bir zamanlar Türklerin ülkesi olan Rumeli'de İspanya benzeri tarihi Türk eserlerinin %95'i günümüze ulaşamamış ve Türkler Rumeli'de etnik temizliğe uğramışlardır. Sevr Antlaşması'nı uygulamayı başarabilseler aynı şeyleri Anadolu topraklarında da yapacaklarından zerrece şüphe yoktur.

Avrupalıların bize karşı uygulamaya koyduğu ilke: "Haçın girdiği yere Hilal geri gelemez" ilkesidir...

Bunun üç istisnası var yakın tarihimizde; birincisi İkinci Balkan Savaşı'nda Edirne'nin geri alınması, ikincisi büyük bir başarı ile vatan topraklarına katılan Hatay, üçüncüsü de 1974'de yapılan askeri harekat neticesinde kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir. Bu Türkçü İttihat ve Terakki ile Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in büyük bir başarısıdır.

Batılıların bu ilkesi günümüzde de, yürürlüktedir. Bu nedenle Batılıların ilkesi Türkiye ile olan ilişkilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Günümüzde Türkiye'yi yöneten devlet ve siyaset insanlarının bu ilkenin farkında olması Türkiye'nin yararına bir husustur.

İngiliz dışişleri bakanı Lord Curzon'un 19 Kasım 1921 yılında gönderdiği belirttiği şu hususlar, Batılıların Kızılelma'sının devam ettiğinin açık bir kanıtıdır.

Bu telgrafta Curzon: "Türkiye'den bir kez ayrılmış olan bu toprakların Türkiye'ye geri verilmeyeceği ilkesinin yeniden doğrulanması gerekir. Türkiye'nin Hristiyan halklarının bütün olarak kurtarılması tarihsel kuvvetlerin kaçınılmaz kıldığı, henüz tamamlanmamış bir süreçtir ve bunu sonlandırmak geleceğe kalmıştır." Bu sözler Anadolu'nun Türklerin elinden geri alınmak istendiğinin çok açık bir kanıtıdır.

Batılılar Türk'ün elinden Rumeli'yi aldılar ve bunu Türklere unutturdular... Sırada elbette Anadolu ve İstanbul vardır!

Unutmayın ki; günümüzde Batılılar kiliselere az gitseler de, kültür olarak Hristiyan kalmışlardır. Avrupa Birliği bayrağındaki 12 yıldızın 12 havariyi simgelediği genel bir kabuldür. Bu Hristiyan topluluğun Kızılelmalarından biri de Türkiye'ye ve Türklere yöneliktir.

Şimdi bu yazılanlar çerçevesinde, 1919'da Anadolu'nun işgalini, Milli Mücadeleyi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve de Atatürk'ün bizler için ne kadar değerli olduğunu düşünün!!!

Türkiye Cumhuriyeti'nde devlet ve siyasetin sevk ve idaresinin niçin gayrı Türklerin elinde olduğunu, 13 milyon civarında yabancının Türkiye'ye doluştuğu iddialarını, halkın aşırı borçlandırılmasını, başta madenler ve bankalar, sigorta şirketleri olmak üzere ekonomik değerlerin ve gayrimenkullerin yabancılara satılmasını, kriptoların sosyal yaşamımıza hakimiyetlerini ve bunlara benzer hususları bir kez daha ama iyice düşünün!

Ne yazık ki, Batılılar kendi Kızılelmaları hedefinde sabırla yürümektedir. Bunun bayraktarlığını dün olduğu gibi İngilizler taşeronluğunu da Yunanlılar yapmaktadır...