AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Camiler ve Din Görevlileri Haftası’’ kutlamalarında söyledi. Kurduğu cümlenin tamamını vermek doğru olur; “Bu hayatın albenisine kendisini kaptıran insan, dünyasını da ahiretini de kaybeder. Müminin görevi varlıkta şımarmamak, yoklukta sabretmektir. Gerçek mümin acıyı bal eyleyendir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yoklukta sabretmeyi, yoksulluğun eseri acıyı da ‘bal eylemek’ gerektiğini tavsiye etti.
18 yıllık AKP İktidarının Türkiye’yi getirdiği nokta, yoksulluğa karşı sabretmek, yoksulluğun acısını bal eylemek durumu… Acı. Yakıcı gerçeğin en çaresiz haline ram olma hali… Sebep sormama, yoksulluğun sebebini ve müsebbibini sorgulamama önerisine ‘uy’ emri.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın huyudur, kullandığı deyim haline gelmiş şiir mısralarının, sözlerin sahiplerini belirtmeyi nedense hep unutur.
“acıyı bal eylemek”, “acıyı bal eyledik” şekliyle Gürün’lü Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “pir sultan ölür dirilir”, müthiş şiirinden bir mısradır… O şiir bestelenmiş birçok sanatçı tarafından da seslendirilmiştir…
“ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne”
***
Şiir;
“kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni”
mısralarıyla biter…
“Bir ayrılık bir yoksuzluk biri de ölüm”
Şiiri Karacaoğlan’a ait, havalandırmasını Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş’ın yaptığı türküdür. Neşet Ertaş’ın “Bir ayrılık bir yoksuzluk biri de ölüm” olarak söylediği ‘yoksuzluk’, birçok sanatçı tarafından ‘yoksulluk’ olarak seslendirildi.
‘Yoksuz’luk yani ‘yok’ bile yok. Kişinin yoğa bile erişememesi hali… Neşet Ertaş’ın tercihi ‘yoksuzluk’… Rahmetli çok cebelleşmişti ‘yoksuzluk’la. Çocuk yaşta köy düğünlerinde köçeklik bile yapmıştı. Köçeklik hor görülen mesleklerden birisiydi… Yoksuzluğun yaptıracağı son iş!
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liranın hızlı değer kaybının, bozulan ekonomik düzenin, dikiş tutmaz hale gelmesinin müsebbibi. Yapılacak ilk seçimlerde Cumhurbaşkanlığını da, iktidarı da kaybedeceği endişesini yaşıyor. Anket şirketleri, önümüzdeki seçimlerin, Ankara, İstanbul, Adana ve Antalya mahalli seçim sonuçlarının devamı niteliğinde olacağı tahminlerini ardarda yayınlıyorlar. Cumhur İttifakı’nın ‘seçim’ kelimesini duyar duymaz, tüylerinin diken diken olması o sebeple… Onun için ‘seçim’ sözünü duyar duymaz, otomatikman; ‘seçim 2023’te’, diye feryat edercesine, tekrarlayıp duruyorlar… Oysa onlar da biliyorlar ki; seçim takvimleri normal durumlarda belirlenen zamanlarda yapılır. Ekonomi bozulmuşsa, işsizlik had safhadaysa, paranız sürekli değer kaybediyorsa, enflasyonu durduramaz hale getirmişseniz, dış politikada yalnızlaşmışsanız, normal seçime kadar ülkeyi taşımanız zorlaşır. Bazen de imkânsızlaşır. O zamanlarda çare, seçime gidip, ya, yönetim kadronuzu yenileyip, yeniden görev istersiniz, seçilirseniz devam edersiniz. Millet sizi istemiyorsa, seçmiyorsa, iktidarı devredersiniz. Demokrasilerde olması gereken budur.
Israrla seçimi ötelemek, "AK Parti'nin kaderi Türkiye'nin kaderiyle bütünleşmiştir.", gibi sözlerle muhaliflerinizi karşınızdakiler, ‘ötekiler’ olarak nitelendirerek, seçmeni kutuplaştırmak yanlıştır. Siyasi partiler kurulurlar, başarırlarsa iktidara gelirler, milleti usandırırlarsa, memnun edemezlerse, millet ‘illallah’ der hale gelmişse, seçimlerde görevi kendilerinden alır başka siyasi partilere, ittifaklara verir. Siyasi tarihimiz miadını doldurmuş partilerle doludur… Birçoğunun esamisi bile hatırlanmaz oldu. O mukadder son AKP için de kaçınılmazdır. Devlet ise ebedidir. Sonsuza kadar yaşamasını istediğimiz, en önemli ve en değerli birliğimizin teşkilatlanmış halidir… Devletin kaderi hiçbir siyasi parti ile bütünleşmez.
Unutmayınız ki, hiç kimse, yoksulluğa sabırla dayanmak istemez, yoksulluk zordur, kapıya konacak bir meret değildir. Hiç kimse acıyı bal eyleme zahmetine katlanmak istemez! İzanınız varsa bir an önce seçime gidersiniz. Sizin için taşınamaz yük haline gelmiş bulunan iktidardan kurtulursunuz. Devredersiniz. Türkiye de sizden kurtulur…
Bir an önce…