ABD mayfasının yöntemi çok basitti. İş dünyasında büyümeye başlayan bir şirket düşünün. Çete, önce hedef şirkete faili meçhul kalacak saldırılar düzenler... Şirket sahipleri yeterince korkutulunca, çete devreye girer ve her türlü saldırıya karşı koruma vaat eder. Tabii korumanın bedeli vardır... Böylece bütün iş dünyasını haraca bağlarlar.
ABD, uluslararası ilişkilerde de mayfa yöntemleri kullanıyor; PKK, El Kaide, El Nusra, Taliban, IŞİD gibi örgütler kuruyor kurduruyor veya destekliyor ve onları hedef ülkelere musallat ediyor sonra da terörle mücadele bahanesiyle bu örgütlerin faaliyet gösterdiği ülkelere askeri müdahalede bulunuyor.
ABD, bazen kendi kurduğu bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütünü destekliyor IŞİD’e karşı, PKK/YPG’yi kullanması gibi.
ABD’nin desteklediği terör örgütüne operasyon yaparsanız, ABD Başkanı devreye giriyor ve sizi, bölge barışını tehdit etmekle ve sivilleri öldürmekle suçluyor.
Oysa, dünya barışını ABD tehdit ediyor... Afganistan’da, Irak’ta ve Suriye’de milyonlarca sivili öldüren de ABD ordusudur.
***
Beyaz Saray’dan yapılan son açıklama, mafya yönteminin tipik bir örneğidir.
Beyaz Saray’ın yazılı açıklamasında, "... özellikle Türk hükümetinin Suriye'nin kuzeydoğusuna askeri harekat için attığı adımların bölgedeki barışı, istikrarı ve güvenliği tehdit ettiğini, DEAŞ ile mücadeleyi zayıflattığını" ileri sürüldü.
Açıklamada ayrıca, "Türk Hükümetinin kuzeydoğu Suriye’de askeri operasyon düzenlemesi IŞİD’i yenilgiye uğratmayı baltalıyor ve sivilleri öldürüyor" ifadeleri kullanıldı.
Türk Dışişleri Bakanlığı, bu açıklamaya şöyle cevap verdi:
"ABD’nin bölücü terör örgütü ile angajmanını sonlandırmasını, ‘17 Ekim 2019 tarihli Ortak Açıklama’nın hükümlerini yerine getirmesini bekliyoruz." denildi.
Türkiye, böylece resmi olarak ilk defa ABD’yi terör örgütü ile bağlantılı bir ülke olarak suçlamış oldu.
***
Verilen cevap yeterli değildir. ABD’nin terör örgütleriyle bağlantısı konusunda ne kadar veri varsa, bunlar dünya medyasıyla paylaşılmalı ve bu mafya yöntemlerine artık bir son verilmelidir.
ABD’nin terörü bir dış politika aracı olarak kullanması, kendi istediği düzenini veya kendi projesini, ilgili ülkelere zorla kabul ettirmek içindir.
Peki ABD nasıl bir düzen dayatıyor? Mesela Büyük Orta Doğu Projesi ile Türkiye dahil 22 İslam ülkesinin haritasını değiştirmek istiyorlar. Bunu da Dışişleri Bakanları açıkladı!
Tabii Türkiye’yi yönetenler de Türkiye’nin haritasını değiştirmeye dayalı bu projenin eş başkanlığını üstlendiklerini ilan ettiler. Projenin Afganistan ve Irak işgali, Arap Baharı, Libya’nın parçalanması, Suriye’nin iç savaşa sürüklenmesi aşamalarında Türkiye’yi yöneten kadroları kullandılar...
Siyasi iktidar, Suriye ve Afganistan’dan milyonlarca insanın Türkiye’ye sürülmesine bu sebeple ses çıkaramadı, hatta “ensar-muhacir” gibi dini gerekçeler üretti.
Türkiye, ABD’nin çektiği sınırı birkaç kilometre aşıp PKK/PYD’ye müdahale edince de ABD, Türk SİHA’sını düşürdü ve ardından Türkiye’yi bölge barışını bozmakla suçladı.
Türkiye’yi yöneten siyasi irade, ABD’nin terör örgütüyle anlaşmasını sonlandırmasını istiyor ama şimdiye kadar Suriye’de ABD projesini uygulayan da kendileri...
***
ABD’nin mafya yöntemleriyle yeni bir dünya düzeni kurma çabasına karşı önemli bir çıkış da Rusya’dan geldi...
Putin, Soçi'de bu yıl 20.'si düzenlenen Valday Uluslararası Tartışma Kulübü Toplantısı'nda yaptığı konuşmada "Uluslararası hukuku yeni bir düzen ile değiştirmeye çalışıyorlar. Nasıl bir düzen? Belli kurallara dayalı... Hangi kurallar? Bunlar ne tür kurallar, kim icat etti? Tamamen belirsiz fakat tam bir çeşit zırva, saçmalık. Tüm bunlar genelde küstah bir şekilde yapılıyor ve söyleniyor. Tüm bunlar, sömürgeci düşüncenin tezahürü. Her zaman 'yapmak zorundasınız, yapmakla yükümlüsünüz, sizi ciddi şekilde uyarıyoruz' dediklerini duyuyoruz. Siz kimsiniz? Bizi uyarma hakkını nereden alıyorsunuz? Bu gerçekten şaşkınlık verici" dedi ve yeni dünya düzeni için 6 temel prensibi açıkladı.
Putin, “Hiç kimsenin başkaları adına veya başkalarının yerine dünyayı yönetme hakkı yoktur. Gururu, kibiri bir kenara bırakıp başkalarına ikinci sınıf ortak gibi bakmaktan vazgeçmelisiniz. Artık hiç kimse boyun eğmeye, çıkarlarını kimseye, özellikle de daha zengin veya daha güçlü olana bağımlı kılmaya hazır değildir. Bu, insanlığın tüm tarihsel deneyiminin özetidir.” dedi.
Dünya, ABD’nin mafya yöntemlerine boyun eğmeyecek; bu çok nettir. İktidarda kim olursa olsun, Türkiye de boyun eğmeyecektir.